000
sıradan bir gündü.
yani en azından taehyung için öyleydi, önündeki olası bir tuğla kalınlığındaki kitaba bakarken can sıkıntısının içinde bunalmamaya çalışıyordu. pekala, teorik olarak ders çalışması gerekiyordu ama pratikte aklı ondan önce hareket ederek mutfakta çalışan jimin'e odaklanıyordu.
kafasını kitaba sertçe geçirirken içini çekti, bu sıcak ve havasız günde yeteri kadar çalıştığını düşünüyordu - ayrıca... ayrıca aklının sürekli olarak takıldığı jimin, o ultra seksi yoga taytıyla yemek yapıyordu! kim yemek yaparken yoga taytı giyerdi ki? lanet-olası-ultra-mega-seksi park jimin bu taytlarla elbette evde dolaşacaktı. zavallı taehyung'sa onu ilk gördüğü an önce boğulmamaya çalışmış, sonra da olası bir kalp krizinden ölmeden önce kendini banyoya kilitleyebilmişti.
şimdilik burnu kanamadan bugünü atlatabilirse kendini şanslı sayacaktı.
aslında bir anda nasıl böyle bir duruma düştüğünü bilmiyordu - evet, on altı yaşından beri jimin'e delicesine aşıktı doğru ama son altı ay içerisinde bir anda kendini onun evinde bulana dek sefil aşkını saklaması daha kolaydı. o ve jimin, birbirlerini hayatları boyunca tanıyorlardı. henüz kıçlarında bir bezle dolaştıkları zamanlardan beri aileleri arkadaştı, böylece taehyung'un dünyayı anlamaya başladığından beri gördüğü en güzel şey jimin'di.
sonra liseye gittiğinde hislerinin değişmeye başladığını ve aslında en yakın arkadaşına derin bir tutkuyla aşık olduğunu fark etmişti - ondan sonra ise hayatı anlam veremediği bir şekilde değişmişti. önce annesi ve babasının olaylı boşanması, daha sonra da babasıyla ve üvey annesiyle yaptığı kavgadan sonra üniversitenin ortasında hem evsiz hem de beş kuruş parasız olarak kalmıştı.
tam o sıralarda, jimin evsiz bir köpek yavrusu gibi duran taehyung'u yakasıdan yakalamış ve evine almıştı. o zamandan beridir çocukluk arkadaşı, en yakın arkadaşı ve son altı yıldır aşık olduğu adamın yanında yaşamaya başlamıştı. tüm dünya ona arkasını dönmüşken jimin... melek park jimin, onun yanında durmuş ve desteklemişti.
çalan kapıyla birlikte kendine acıma seansını yarıda kesti - aile trajedisini ve jimin'in yoga taytlarını daha fazla düşünmemeye çalışarak kafasını salladı ve çalan kapıya doğru yönelirken sipariş verdiği yemeğin geldiğini düşünerek sevinmeye çalıştı. hazır yemek sipariş ettiği için jimin muhtemelen çok sinirlenecekti ama onun sevimli kaş çatmasını görmek bile taehyung için bir kalp kriziydi.
büyük bir zevkle kapıyı açtı, kapıda kuryeyi görmeyi beklerken bir boşlukla karşılaştı.
"ne?"
bunun bir kapı şakası olup olmadığını anlamaya çalışırken boş koridora göz attı ve sonra da duyduğu yumuşak bir homurtuyla gözlerini yere indirdi.
ikinci kez tamamen aptalca bir şekilde tekrarladı, "ne?"
bir puset.
ve içerisinde oldukça küçük görünen bir bebek.
gerçek bir bebek.
"tae? kim gelmiş?" jimin'in nazik sesine cevap vermek için dudaklarını araladı ve ardından kendini durduramadan çığlık atmaya başladı. onun çığlıklarından korkan bebekse taehyung'un yaygarasına katılarak ağlamaya başlamıştı.
eh gerçekten de sıradan bir gündü, değil mi?
-------
merhabalaaar!
evet, geçen gün başka bir fandomda kazayla bebek sahibi olmakla ilgili bir fic okudum ve dedim ki, neden vmin'e de yazmıyoruz? (kesinlikle wangxian, malesef iflah olmaz bir lan wangji aşığıyım)
böylece bu fic ortaya çıktı.
umarım seversiniz!!
feraysu sizi kocaman öper!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
aşkı harcamanın 80 yolu; vmin
Fiksi Penggemarkim taehyung, hayattaki çoğu klişenin bir şekilde onu bulduğundan emindir - ve yine günlerden bir gün oldukça klişe bir şekilde kapısına bırakılmış bir bebek bulur [vmin]