18

7.1K 387 200
                                    

Selam bebekler. Bu bölüm ayıplı bir bölüm bilginiz olsun.

Okumak istemeyen olur diye bilgilendirme yapmak istedim.

Yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar...




Yarım saattir tuvalette bir aptal gibi saklanıyordum. Her şeyin en güzeline layık gördüğüm bebeğime güzel bir sürpriz yapmamanın acısını çekiyordum aslında. Yaşadığı onca kötü anıdan sonra yerine güzel anılar koymak istemiş, unutmasa bile en azından mutlu olması için bunu başarırım sanmıştım. Olmadı. Beyinsiz arkadaşlarım her şeyin içine etti ve güzel bebeğime hazırladığım sürpriz yalan oldu. Şimdiyse bulunduğum yerin kapısında bana sesleniyordu.

"Jungkook? Jungkook daha ne kadar süre içeride kalmayı planlıyorsun?"

Sesi hayal kırıklığına uğramış gibi gelmiyordu. Tatlı tatlı konuşup beni ikna etmeye çalışması o kadar güzeldi ki yeniden aşık oluyordum ona.

"Be... Ben utanıyorum. Her şey berbat oldu."

"Utanmanı gerektirecek bir şey yok. Hadi çık dışarı, yüz yüze konuşalım bunu."

Ne sıra kapıyı açtım farkında bile değildim. Sesi hipnoz ediyordu beni. Yap dediği her şeyi yapabilirdim. Başımı yerden kaldırmadan önünde öylece duruyorum. Sonra görüş anlanıma bir çift ayak girdi. Dibime kadar gelmişti. Eliyle çenemden tutup ona bakmamı sağladığında karşımda bana güzelce gülen yüzünü gördüm. Mutluydu. Bu gözlerinden belli oluyordu.

"Jungkook?"

"Efendim?"

"Bugünü ömrüm boyunca unutmayacağım biliyor musun?"

Rezil olmuş bir günü unutmasını bekleyemezdim ondan. Bugünü ben de unutmamasını istemiştim ama güzel bir şekilde olmalıydı bu.

"Ben bütün bunları kendim hazırlamalıydım. Senin için her şeyin en iyisi olmalıydı. Özür diler..."

Baş parmağını dudağıma koymuş, susmamı sağlamıştı. Bense anın şokuyla donup kalmıştım. Dudağımda duran baş parmağını öpmemek için zor tutuyordum kendimi.

"Özür dileme. Benim için hiçbir şey yapmana gerek yok. Öylece durman bile mutlu hissetmem için yeterli."

Öyle güzel gülüyordu ki bir ateş çukurunun içinde olsam, bu gülüş suyum olur söndürürdü o ateşi. Konuşmamı istercesine elini dudağımdan çekeceği sırada durdurdum onu. Ufak bir öpücük bıraktım dudaklarıma imzasını bırakan parmağına. Sonra bir öpücük daha, bir öpücük daha. Sonsuz öpücükler bırakmak istedim. Ellerini usulca benim ellerimin arasından çekip, yanağıma doğru getirdi.

"Başkasının açtığı bir yaradan kendini sorumlu tutma sakın. Bak şu küçük öpücüklerin bile nice yaraları kapatır kalbimde."

Hayatım boyunca deneyimlemediğim bütün duyguları aynı anda yaşıyordum. Aşk, güven, korku, öfke...
Anlamış olacak ki yeniden konuştu.

"Seninle konuşmam gereken bir konu var. Sahilde oturalım mı biraz?"

Başımla onayladım onu sadece. Ellerinden tuttum sıkı sıkı ve yürümeye başladık. Onunla bütün bir dünyayı el ele dolaşmak istediğimi anladım o an. Nihayet dalgaların hırçınca vurduğu sahile vardığımızda orada bizim için bulunan iki mindere oturduk. Elleri ellerimden ayrıldı. Büyük bir boşluk hissettim. Yıllardır hissettiğim boşluğu dolduracak olan şey onun elleriymiş meğer. İki elini birbirine sürtüp duruyordu. Gergin olduğu belliydi fakat ben neden böyle olduğunu anlayamıyordum.

𝑳𝒐𝒗𝒆 𝑺𝒉𝒐𝒕 | 𝑻𝒂𝒆𝒌𝒐𝒐𝒌Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin