"Büyük bir okyanusta yüzmeye çalışıyormuşum gibi. Kıyıya yaklaşmaya çalışsam da koca okyanustaki küçük dalgalar tarafından çekiliyor gibiyim"
...
Son bir kaç gündür olduğu gibi bugün de kai ve tae bana gelmişlerdi. Onlar sık sık geldikçe Kore'den ayrılmanın gerçekliğini daha net hissediyordum.
"Hadi ama Yeonjun oradan nefret ediyor olamazsın. Amerika'da sevdiğin bir şeyler olmalı."
"İlla ki vardır kai. Fakat şu an tüm düzenim bozulacakken oradaki şeyler bana pek de cazip gelmiyor"
Taehyun, sandalyemde kendini döndürdü ve yatakta oturan bize baktı.
"Gitmesen olmuyor mu ya?"
Bunu o kadar çok söylemişti ki bulduğu her fırsatta söylüyordu
"Taehyun, olmuyor. Gitmek zorundayım, gideceğim. Bir buçuk hafta sonra koredeki lise hayatımı bir kenara bırakıp gideceğim."
Sandalyeden kalktı ve yatakta yanımıza oturdu.
Çok dikkatli bir şekilde bana bakıyordu."Buna insanlar da dahil mi?"
Soobin'den bahsettiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi.
"Soobin'i de geride bırakacağım. Lise aşkım Choi Soobin'den uzaklaşma zamanım geldi."
Taehyun gülümserken Kai ikimizi izliyordu. Bense çoktan verdiğim bu büyük kararın altından nasıl kalkacağımı düşünüyordum sadece.
...
Üç elli, kimse yoktu. Taehyun geç geleceğini söylemişti, Kai de bir oyuna dalıp bizi ekmişti muhtemelen. Soobin ise... Gelecek olsa çoktan gelirdi değil mi?
Sektirdiğim topun sesi kulaklarıma dolarken kendi kendime konuşmaktan başka bir şey yapmıyordum.
Gelmemesi ondan uzaklaşmam için bir adım gibiydi. Sektirdiğim topu elime aldım ve potaya attım. Basket. Potaya girdikten sonra yerde sekmeye başlayan top birden kontrol altına alındı.
"Yalnız mısın?"
"Geç kaldın."
Gülümsedi. Güzel gülüyo şerefsiz
"Eh sen fazla erken gelmişsin."
"Vaktinde geldim aslında, geç kalmayı kendine yediremiyor musun?"
Potanın demirlerinde dönen top potaya giremedi.
"Geç kalmayı umursamıyordum."
"Bir sporcudan bunları duymak ne kadar da üzücü."
"Neden, herkes senin gibi 'örnek' sporcu mu olmalı?"
Attığım top potadan deliksiz girdi ve yerde yavaşlayarak sekmeye başladı
"Aynen öyle, benden öğreneceğin çok şey var"
" Choi Yeonjun ah lütfen bana bir şeyler öğret. Buna ihtiyacım var."
"Tüh yazık oldu, bunun için pek vaktimiz kalmadı. Ama bu konuda iyi bir arkadaşım var, ondan saana yardım etmesini isteyebilirim."
Topu sektirmeyi bırakıp potaya attı, bu sefer deliksiz girmişti. Basketbol oynuyor değildik yerde seken top kime gelirse alıyor topla oyalanıyordu.
"Kang Taehyun mu? Onun bu konuda pek başarılı oldığunu sanmıyorum, sevgilisinin yanına bile geç geliyor"
"Sevgilisi mi? Kimden bahsediyorsun?"
"Taehyun ve sen sevgili değil misiniz?"
"Nereden çıkardın bunu?"
AMKKKKK SOOBIN TAE İLE BENİ MANİTA MI SANIYO BUNDAN DAHA KORKUNÇ NE OLABİLİR Kİ
"Benim bir yerden çıkardığım yok, siz çok belli ediyorsunuz. Sizi gören herkes manita olduğunuzu anlar Yeonjun, bunun bilinmesini istemiyorsanız dikkatli olun."
CİDDİ CİDDİ BİZİ SEVGİLİ SANIYORDU. Topu elime aldım ve kaşlarım çatık bi şekilde Soobin'e yaklaştım.
"Kim uyduruyor bunları, en yakın arkadaşımla sevgili olduğumu size düşündüren ne? Ki olsak bile kime ne?"
"Ne yani Taehyun'dan hoşlanmıyor musun?"
Siktir git Soobin gerçekten şu an siktir git
"Neden soruyorsun? Seni ilgilendiren kısım ne tam olarak?"
Omuz silkti
"Sadece merak. Söylemeyeceksen de, sevgili olduğunuzu düşünmeye devam edeceğim."
"Sevgili falan değiliz."
Kolunu omuzuma attı ve yüzünü bana yaklaştırdı. Bi şey yok bi şey yok bi şey yok
"Öyleyse seninle flörtleşebilirim."
Soobin'in arkasındaki potaya çarpan topun sesiyle Soobin'den uzaklaştım.
"Selam"
Kısa bi bölüm oldu yine . Bölümün devamı da hazır ama bu bölüme eklemek istemedim. Kalanını bir iki güne eklerim. İyi okumalar aşkolar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Star in my Mind ° YeonBin°
Fanfiction"Sana aşık olmama neden olan kibarlığın için teşekkürler Soobin. Beni zaman zaman ağlatmış olsa da..." Elimdeki iki kağıdı karşılaştırdığımda bir şeylerin farkına varmıştım. Oydu ve ben onu şu an kaybediyordum. Okuldan çıktığını bilmeme rağmen koştu...