"Mmgh.."
Atsumu kafasını ritimle hareket ettiriyor, kumral çocuğun bacaklarının zevkle titremesini sağlıyordu.
"Tsumu.."
Atsumu hareketini hızlandırdı, yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu iki çocukta çok iyi biliyordu. Atsumu öz erkek kardeşinin sevgilisine oral çekiyor, adrenalin ikisini de boğuyordu.
Suna elini gözlerini kendininkilere dikmiş çocuğun saçlarının içine geçirdi, ona karşı romantik bir duygu beslemiyordu. Sarışının da aynı düşüncede olduğunu biliyordu. Bunlar sadece ergenliğin zirvede olduğu bol hormonlu zamanlardı. İkisi de birbirini bunun için suçlayamazdı.
Erkek olmak zordu.
Suna inlememek için dudaklarını dişledi, kapıda birinin olduğunu hissedebiliyordu.
Kapı sertçe çalınırken Atsumu umursamadan işine devam ediyordu. Suna gözlerini hemen önünde dizlerine inmiş çocuğa çevirdiğinde oldukları durumdan ne kadar zevk aldığını görebiliyordu.
Kapıdaki kişi -açıkça sarhoştu- küfürler savurarak kapıyı kırmaya çalışırken Suna karnındaki tanıdık hissi hissetti.
Derin bir nefes aldı, Atsumu bunda inanılmaz iyiydi. Eğer şu an da halka açık bir tuvalette olmasalardı Suna seslice inlemekten kendini alıkoymazdı.
Atsumu üzerindeki çocuğu daha fazla uyarmak adına tek elini çocuğun kasıklarından karnına doğru kaydırdı. Suna gözlerini kapatıp başını geriye doğru zevkle savurdu. Zorlanan kapıyı tutan eli titreyerek aşağıya doğru düştü. Ve sonunda kumral uyarmadan sarışının ağzına boşaldı.
Atsumu, Suna henüz işini tamamıyla bitiremeden çocuğun penisini ağzından çıkardı. Meni artık çocuğun yüzüne ve tişörtlü gövdesine damlıyordu.
Atsumu ağzındaki tüm sıvıyı yuttuktan sonra ayağa kalktı. Aşağıya bakmadan kumralın altını toplarken aynı zamanda dudaklarını birleştirdi.
Az önce yaptıkları şeyden dolayı Atsumu'nun ağzında garip bir tat vardı. Ama Suna bunu umursamadı. Sarışının ona verdiği ateşli öpücüğü derinleştirdi ve nefes almak için ayrıldıklarında onu omuzlarından yakalayıp geriye itti.
İki genç de nefes nefeseydi.
Suna tek elinin tersini dudakları üzerine koydu ve çenesine damlayan salyaları sildi. Nefesini toparlamaya çalışırken Atsumu kapıyı açtı. Hiçbir şey konuşmadılar. Kapıdaki adam sızmıştı, Suna adamı ayağıyla hafifçe iteleyip geçmek için kendine yer açtı ve ikizlerin evinin yakındaki tuvaletten birlikte çıktılar.
Osamu evin önünde dikiliyordu. Boş gözlerle karanlığı izliyordu. Atsumu kumrala göz ucuyla baktı. Suna korkuyordu. Neden korktuğunu bilmiyordu, sadece kalbi ağzında atıyordu.
Atsumu birden durup adımlarını evlerinin tersi yönünde atmaya başladığında Suna onu sorgulamadı. Doğru olanı yapıyordu. Kumralın adımları evin önünde duran çocuğun yanında bitti.
Açıkça fark edilmemişti, Suna kulağında kulaklık olan, ikizlerden gencine uzun bir süre baktı. Yüzünde hiçbir duygu belirtisi olmadan ona daha da yaklaştı ve ellerinin belini sarmasına izin verdi.
Osamu ani temasla korkmuştu. Sıçrayarak arkasını döndüğünde gördüğü tanıdık gözlerle duruldu. Kumralı uzağa ittirdi ve boşluğa bakmaya devam etti.
"Samu?"
Cevap gelmedi, kumral çocuğun kulaklıklarından tekini çıkardı, çocuktan tepki alamayınca kendi kulağına taktı.
Gözlerini aklına gelen anılarla kaçıştırdı. İlk öpücüklerini yaşadıkları aptal lise dans partisinde arkada çalan şarkıydı.
Beni neden acele ettiriyorsun, bebeğim?
Sadece biz varız, yapayalnız.Bu gece ölmek istemiyorum, bebeğim.
Bu yüzden yavaşça yudumlamama izin ver.Sana istediğin şeyi vereceğim,
Sadece o ruh haline girmeme izin ver.Seni kullanarak onunla sevişeceğim,
Bu yüzden gözlerimi kapatmama izin ver.Hiçbir şey göremiyor olacağım,
Hiçbir şey hissedemiyorum,
Ama sana güzel bir şekilde dokunacağım.Suna kulaklığı kendi kulağından çıkararak kulaklığın çocuğun omzuna düşmesine neden oldu. Osamu'nun gözü yavaşça kumrala kaydı. Berbat görünüyordu.
"Sizi gördüm."
Suna'nın gözleri genişlerken yutkundu.
"Ne?"
"Tsumu ile."
Suna cevap vermedi. Osamu gövdesini tamamıyla kumrala döndürdü. Yorgun gözlerini kumralın arkasında kalan ormanlık alanda gezdirdikten sonra nefesini titrekçe dışarı verdi. Bir şey demek için ağzını açtı fakat vazgeçti. Suna kaşlarını çatarak konuştu.
"Ne demek istiyorsun?"
"Beni ekip onunla gezmene gerek yoktu."
Kumralın kaşları havalandı.
"Bu doğru değil, kardeşin kaybolmuştu. Tüm bu zaman aklımda olan sendin."
Osamu gözlerini kumralınkilere dikti. Gözlerindeki acı ve sevgi okunuyordu. Bu kumralın midesinde kötü bir his bıraktı.
Fakat Suna vücudunun gösterdiği tepkiyi görmezden geldi. Elini gri saçlı çocuğa uzattı. Kelimelere ihtiyaç yoktu. Dudaklarına küçük bir tebessüm yayılırken Osamu uzattığı elini yakaladı. Suna onu hızla üzerine doğru çekti ve düşmelerine neden oldu.
İki çocuk da sertçe yerde yuvarlandı, kıkırdamalar onlara eşlik ediyordu. Suna gülerken gözlerini kaçırdı. Osamu kumralı gülerken izledi, o güzeldi, ona sahip olduğu için kesinlikle şanslıydı. Onca kişi arasından Rintaro Suna sadece ona aitti. Sadece onunla öpüşüyor, onunla yatıyor, ona sarılıyor, onunla flörtleşiyor ve kimsenin bilmediği garip sırlarını onunla paylaşıyordu.
Osamu pembe düşler içinde yüzerken çocuğun üzerine doğru kaydı, Suna'nın yüzünü kısa süreliğine garip bir ifade aldı fakat ardından gülümsedi ve bir elini üzerindeki çocuğun yanağına yerleştirdi. Osamu bunun evet demek olduğunu biliyordu, sabırsızca dudaklarını birleştirdi.
Buna daha sonra ne diyeceklerdi bilinmez, iki genç de yıldızların altında zevk dolu ıslak bir gece geçirmeye hazırdı.
Atsumu ise ağaçların arasından sadece izledi, saat sabah altıyı gösterene ve vücudu daha fazla uykusuzluğu kaldıramayana kadar.