4- Randevu

149 12 5
                                    


Ben hâlâ büyüleyici görünen yerlere bakıyordum merakla, Hürkan da gülümseyerek beni izliyordu. "Seni gezdirme mi ister misin? " dediğinde döndüm ve ona baktım. "Çok sevinirim" yürümeye başladık

"Ne zaman'dan beri geliyorsun buraya? " dediğimde, yere odaklandı. Sanki bir şeyler aklına gelmiş gibiydi "Küçüklüğüm'den beri" dedi sadece, kafamla onayladım. "Anlatmak ister misin? " dedim, başını yerden kaldırıp bana baktı. Birkaç saniye öylece baktı bana. "Anlatayım" dediğinde, meraklı gözlerle baktım ona.

"Buraya ailemle gelirdim hep, zorla getirirlerdi daha doğrusu. Piknik yapardık, bir ay'da en az 3 kez. Alışmıştım buraya, zengin aileler gelirdi. Çocuk'larıyla oynamak isterdim, anneleri beni görünce kaçarlardı. Dalga geçerlerdi, üzülmezdim. Alışmıştım artık" sustu,
Sadece sustu. Sarıldım

"Onların adına özür dilerim" dediğimde, o da sarıldı. Hiçbir şey demedi birkaç dakika ardından tekrar konuştu; "Bir şey hatırlıyorum, keşke hatırlamasam dediğim; Yine piknik yapmak için gelmiştik buraya, zengin bir aile vardı yine. Aile'nin 2 çocugu vardı, kız olan bana bakıyordu.

Gülümsedi, gülümsedim. El salladı bana, karşılık verdim. Hiç bu kadar mutlu olmamıştım diye düşünmüştüm içimden. Annesi bizi farketti, kızın bileğini tutup kendine çevirdi ve bağırmaya başladı. Bileğindeki morluğu o zaman farkettim.

" Ne yaptığını sanıyorsun da, sen bu aptalla konuşuyorsun! " dediğinde annesi bana doğru baktı, babam bana dediğini farkedince, olay çıktı. Annem, annesiyle kavga ediyordu. Babam, babasıyla. Ben koşup bir masanın altına girdim, korkmuştum.

Karşı masanın altına baktığımda, konuştuğum kızda masanın altına girmişti. Beni farkettiğinde, sanki hiçbir şey olmamış gibi gülümsüyordu. Hem kendi, hem gözleri gülümsüyordu bana." sustu, yine ve yine sustu. Gözlerine dolmuştu "Hürkan, lütfen.. Yapma" Gözlerini hızlıca sildi "Tamam, tamam. İyiyim" Tekrar gözleri dolmuştu, elimin tersiyle sildim göz yaşlarını, gülümsedi

Yol boyunca susmuştuk. "Geldik! " Onu izlemeyi bırakıp, geldiğimiz yere baktım. Hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biriydi, pembe yapraklı ağaçlar.. Köpek kulübeleri, doksan'lardan kalma gibi görünen restoran." Heyecanlı bir şekilde Hürkan'a baktım. "Burası çok güzel!! "
Dediğimde, restorandan çıkan bir adam bize doğru geldi

"Tabi güzel olacak, bu çocuk nereyi seçeceğini çok iyi biliyor" dediğinde, Hürkan gülümsedi. Ben bu adamın kim olduğunu anlamamıştım, yinede gülümsedim "Hacı abi! " dedi Hürkan ve adam'a sarıldı. "Ne zamandır gelmiyosun buraya, özledim vallaha" Hürkan güldü "Kusura bakma, vaktim olmuyor" tekrar gülüştüler.

"Kim bu yakışıklı? " dedi adam, utandım. Hürkan gülümsedi "Tanıştırmayı unuttum! Emre, hacı abi. Hacı abi, Emre" Hacı abi mi? Adamın adı Hacı, soyadı Abi falan mıydı? Belki de sadece hacı'dır. "Memnun oldum, yakışıklı" dedi Hacı abi. "Ben de memnun oldum" dedim.

İçeri geçmemiz için işaret etti içeriyi. İçeri girdiğimde, dışı kadar mükemmel olduğunu farkettim. "Siz geçin şöyle" dedi Hacı Abi, bahsettiği yer özel kişiler için ayırtılmış gibiydi. Hürkan, Hacı Abi'nin kulağına bir şeyler söyledi, bana baktı ve tekrar döndü. Ne dediğini merak ediyordum.

Yemekten yüzük falan çıkarsa hiç şaşırmazdım doğrusu, çok komik olurdu. Hürkan da kendi yerine oturdu, sohbete daldık. Ardından yemek ve mum geldi. Hürkan bana baktı ve gülümsedi. "Kahve başka zaman'a artık" dedi ve göz kırptı.

"Akşam yapsaydın böyle şeyleri keşke, sabah sabah tadı olmuyor" dalga geçercesine söylemiştim bunu, dediğime Hürkan gülümsedi. "Senin için akşamı getireyim o zaman? " dediğinde, anlamamıştım. Hürkan masadan kalkmıştı bile. Birkaç dakikanın ardından, camlara siyah perdeler indi. Gözlerimi birkaç kez açıp kapattım. Bu gerçek miydi?

Aniden her yerde mumlar yanmaya başladı, istemsizce hem şaşırdım, hem güldüm. "Hürkan" dediğimde, beni susturdu. "Sadece bu an'ı özel kılmak istiyorum.. " dedi, başımla onayladım. Normalde böyle şeyleri seven biri değilim ben, evde mısır patlatır titanik izlerim. Ama bu, gerçekten mükemmeldi.

Elini çektiğinde, buranın güzelliğinden bahsettim. Öylece gözlerime bakıp dinledi beni. Ben konuştum, o dinledi.

Yemeklerimizi bitirmiştik, ben etrafı inceliyordum tekrar. "Kahve? " dediğinde, Hürkan'a döndüm, anlamamıştım. "He? " yanlış bir şey mi söyledim? Dercesine bana baktı "Buranın kahveleri şaka yapmıyorum, içtiğim en güzel şeylerden biri. Sana burada ısmarlamak istiyorum kahveyi"

"Hacı abi'nin ellerinden mi? " dediğimde, Hürkan kendini tutamayarak güldü, ben de güldüm. "Sen ne istersen" dediğinde, tekrar güldüm. "Hacı abi'nin ellerinden olsun o zaman" dedim, Hürkan içten bir şekilde baktı bana "Sen nasıl istersen? "

Hürkan, hemen geleceğini söyleyip bir yere gitti. Nereye gittiğini anlamamıştım. Birkaç dakika geçtikten sonra, yanıma. "İşte kahvelerle geldim! " bir ona, bir kahveye baktım. "Hürkan bu normal kahve amk, sen kimi trollüyon" dediğimde, Hürkan bir bana,bir kahvelere baktı. "Normal kahve mi? Olm bi tat şunu, valla öyle dediğine pişman olucaksın"

"Bakıyım bâri, eğer normal kahve çıkarsa döverim, bilgin olsun" kıkırdadı. "Tamam, tamam"
Kahve'nin tadına baktım ve normal kahve gibi değildi, bu..Bu mükemmeldi! "Hürkan bu" dediğimde, susturdu beni "Mükemmel? " başımla onayladım. "Ben sana ne dedim? E, şimdi ben seni döveyim o zaman? " dediğinde, kaşlarımı çattım. "Öyle bir sey yok? "

-
-
Not: Lütfen cringe vb diyorsanız okumayın, okumak istiyorsanız da "çok cringe " gibi şeyler yazmayın. Ben zorla okutmuyorum size (sacma sapan şeyler yazanlara söylüyorum sadece bunu)
-
Biraz geç attım, kusura bakmayın lütfen!!

Sadece senin olmak istedim -мєηgσℓα. [ARA VERİLDİ!!]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin