Kim Mila
Gördüğüm kabus ile nefes nefese uyandım. En son sekiz yaşımdayken kabus görmüştüm ve o alt tarafı evimize giren iki hırsızla ilgiliydi. Pek kabus gören biri değildim ama bu bir yıl görülebilecek tüm kabuslara bedeldi.
Rüyamda bir kitabın içine sıkışmıştım ve baş karakter bendim. Ömrümde hiç görmediğim uzun boylu siyah saçlı bir çocuk ise beni kaçırıyordu. Resmen dokunuşlarını vücudumda hissetmiştim.
Üstelik hayatımda ölümden daha da korktuğum bir şey varsa bu da tecavüzdü. Rüyamda bunun olduğunu görmedim ama beni kaçıran kişinin bunu planladığını biliyordum. Hatta eninde sonunda ona aşık olacağımı ve birlikte olacağımızı da biliyordum.
Düşüncesi bile iğrençti, bir insan nasıl onu kaçıran takıntılı birine aşık olabilirdi ki? Kitaplarda okuduğumuz aptal kızlara dönmüştüm. Sahi zaten ben de rüyamda o kitap karakterlerinden biri değil miydim?
Saçlarımı toparlayıp yatağımdan kalktım. Bu kabusu izlediğim Banana Fish animesine bağladım. Günün ilk aktivitesi olarak her zamanki gibi en yakın arkadaşım Sky'ı aradım. Sky ile ilk Kore'ye taşındığımızda birlikte kalıyorduk.
İkimiz de doğma-büyüme Amerikalıyız ama benim babam Koreli. Küçükken bir kez ziyaret edip aşık olduğum bu ülkeyi ona da gösterdiğimde zaten özgürlük ve macera meraklısı olan arkadaşım hemen atlayıp burada yaşamayı kabul etmişti.
Bilin bakalım gelişimizin ilk yılında kim sevgili bulup beni bu evde yalnız bırakmıştı? Doğru, Sky. Sevgilisi Christopher yarı Koreli yarı Avustralyalıydı. Bu yüzden hemen kimyaları tutmuştu.
Sky telefonu bir yere yaslayıp aramamı cevaplamıştı. Üzerindeki sabahlığı bağlarken yüzündeki sırıtmayı gördüğüm an gece olanları anlamıştım.
"Kolay gelsin hayatım." Dediğime ikimiz de gülmüştük. "Sus ya Christopher duyacak şimdi."
"Of iyi be sustum sustum. Sana anlatacağım asıl bombaya odaklanman gerek." kendisine kahve koyup karnını tezgaha yasladı. "Dökül bakalım."
"Çok kötü bir kabus gördüm. Tabii ki yakın arkadaşım beni buralarda yalnız bıraktığı için tek başıma kalıp çok korktum. Suyumu bile kendim aldım." Elimdeki suyu gösterirken dediklerime gözlerini devirmişti.
"Kaçırılıyordum Sky, daha önce yüzünü görmediğime emin olduğum biri beni kaçırıyordu. Resmen bana tecavüz etmeyi planlıyordu ve ben bir kitaba sıkıştığım için her şeyi biliyordum."
Saçlarını geriye atıp gözlerini kıstı, "Bir sakin ol Mila, tane tane baştan anlat şunu karıştırma." derin bir nefes alıp konuşmama devam ettim.
"Ben bir kitabın baş karakteriydim ve tatile çıkmıştım. Bir gün oteldeyken kapım çaldı ben de sen olduğunu düşünerekten açtım. Hafif araladığım kapıdan upuzun siyah tırnaklar göründü önce, senin tırnak uzatmaktan nefret ettiğini bildiğim için de hemen kapıyı kapatmaya çalıştım ama kadın o kadar güçlüydü ki beni itip içeri girdi." başıyla devam etmemi istercesine onayladı.
"Kadın bana yardım etmek için geldiğini söyledi ama aşırı korktuğum için bir yandan telefonumla seni ararken bir yandan da kadının elinden kaçtım. Otelin içinde deli gibi oradan oraya gidiyorum ama. Bağırıyorum etrafta, herkes beni duyuyor ama sadece İngilizce bir şeyler söyleyip duruyorlar. Onlara cevap vermeme rağmen hepsi hep bir ağızdan bağırıyorlar sadece." Kaşlarını çatıp dinlemeye devam etti.
"Tam otelden çıkarken biri ile çarpıştım, işte o beni kaçıran kişiyle. Başta bana çok kibar yaklaşıp yardım etmek istediğini söyledi. Yüzü o kadar güzeldi ki, tanrım o an hipnoz olmuş gibi sadece başımla onayladım onu." Bu dediğime güldü.
"Sonra beni kaçırdı ve evine götürdü, o kadar korkunçtu ki. Ona aşık olacağımı biliyordum resmen, o aptal kız rolüne hemen bürünmüştüm ya. Bir yandan da kitabın içine hapsolduğumu biliyordum ve sana ulaşmaya çalışıyordum." Derin bir nefes aldı.
"Artık seni kurtarabilir miyim, istek değil ihtiyaç."
Dediğine güldüm, "Sonra zaten anlamadığım bir şekilde polis bastı orayı ve kurtuldum." Gerine gerine, "Ben yapmışımdır onu bak, kesin ben kurtardım seni."
Dediğine gülerken Chris gelip arkadan ona sarıldıktan sonra boynuna bir öpücük kondurdu "Yine ne yapmış benim güzel sevgilim?"
Elimle gözlerimi kapattım. "Ben artık yakın arkadaşlarımın özel hayatını görmek istemiyorum ya, bari üzerinizi giyinin." Chris hemen lafa atladı, "Ya, zaten giyinmeyi sevmiyorken neden evimde giyinecekmişim?"
Ellerimi gözümden çekip ona çemkirdim, "Benimle görüntülü konuştuğun için olabilir mi acaba?!" "E sen de ya gel bizimle yaşa ya da her saniye arama kardeşim, özel diye bir şey kalmadı."
Göz devirdim, "Chris, sen değil miydin yiğidin malı meydanda olur diyerekten tişörtsüz fotoğraflarını paylaşan?"
Sky ona dönüp başıyla onayladı "Haklı burada." dediğinde Chris de onayladı, "Doğru, haklısın."
Hepimiz dediğine güldükten sonra Sky bana döndü, "Hayatım yine dün gece anime mi izledin?" Chris ile aynı anda "Evet." dediğimizde Sky güldü.
Chris'e dil çıkarttım, "Bana dedi, kıskan."
"Desin bana zaten genelde dadd-" Sky'ın ağzını kapatmasıyla sustu. "Pisliksin Chris, ya biraz da malınız evde olsun kardeşim, yetti." Bana dönüp dil çıkardığında göz devirdim.
"Neyse ne diyordum, Mila muhtemelen izlediğin o animeden etkilendin. Zaten bana da anlatıyordun içeriğinde anlattıklarına benzer olaylar var. Yine de bugün okul çıkışı bize gel, burda kal. Kabus görmeye devam edersen bir süre daha bizimle kalırsın, hem bir doktora da gideriz." Chris onu başıyla onayladığında gülümsedim.
Chris ile sürekli atışırdık, ama benim için tam anlamıyla bir ağabeydi. Ne zaman başım sıkışsa beni korurdu, sürekli sataşmaktan da geri kalmazdı tabii.
"O kadar olaya gerek yok bebeğim ya, bu gece tekrar görürsem gelir kalırım. Neyse dersim var benim bir saate, hazırlanıp çıkmam lazım. Siz de oyalanmadan çıkın." dediğimi ikisi de başıyla onayladığında onlara öpücük atıp kapattım.
Hızlıca hazırlanıp kendime hazırladığım sandviçimi yedikten sonra yola çıktım. Kulaklıklarımı takıp otobüse bindiğimde ne ara geldiğimizi dahi anlamadan okula vardım.
Müzik böyleydi işte, resmen hipnoz ediyordu beni.
Saate baktığımda hemen koşmazsam derse geç kalacağımı fark edip adımlarımı hızlandırdım. Aniden birine çarptığımda başımı kaldırdım. "Çok çok özür dilerim."
Genç ve oldukça hoş görünümlü olan çocuk bana nazikçe gülümsedi, "Önemli değil." diyerek yanımdan uzaklaştığında arkamı dönüp ona baktım.
Sahi, bu çocuk bana nereden tanıdık geliyordu böyle?
Selam, bu kez farklı bir kurgu ile karşınızdayım. Daha çok mini fic tarzında olacak olan bu fiction ilerki bölümlerde asıl olaylarını belli edecek. Umarım sıkılmadan okursunuz. Stray Kids ile kalın, çarpıştığınız kişilere dikkat edin :).
YOU ARE READING
nightmare
ActionYaşananlar kader miydi, aşk tesadüfleri bu kadar çok mu seviyordu, yoksa biri kaderin iplerini kendi eline alıp herkesin hayatını mı yönlendiriyordu?