Kim Mila
Gecenin bir yarısı her zamanki rutinlerimden birini uyguluyordum; film izlemek. Yalnız yaşayınca, özellikle ülkede çok fazla tanıdığınız olmayınca akşamları ve geceleri yapacak pek de bir aktiviteniz olmuyordu. Arada Sky ve Chris ile takılsam da, onlar bana yansıtmamasına rağmen sürekli üçüncü teker gibi hissediyordum. Diziden de sıkılmışken telefonuma gelen mesajla komidindeki telefonumu aldım.
"Selam." yazan mesaja kaşlarımı çatarak baktım. Gecenin bir yarısı kimdi ki bu?
Daha fazla düşünmeden kim olduğuna dair bir mesaj attım. Fazla vakit geçmeden Hyunjin olduğunu yazdı.
Şükür ki o beni bulup yazmıştı, bir dakika, numaramı nereden bulmuştu ki? Bu soruyu ona yönelttiğimde Chris'ten zorla aldığını söylemişti. Şirin.
O gece yalnız değildim, Hyunjin benimleydi, yani fiziksel olamasa da sürekli mesajlaştık. Hatta telefonda da konuşacaktık ama acil işi çıktığı için aramamı cevaplayamamıştı.
Sadece o gece değil, bundan sonraki birçok gecemde Hyunjin'in benimle olacağını anlamıştım o an. Artık hep yanımda gibi hissediyordum.
Günler böyle aktı, okulda çok fazla görüşemesek de sürekli mesajlaşıyorduk. Gün içinde telefonla da konuşuyorduk ama anlamadığım bir şekilde Hyunjin geceleri telefonla konuşma taraftarı değildi, ev arkadaşım rahatsız oluyor, uykusu çok hafif falan deyip geçiştirmişti beni.
Ama sonunda o güne gelmiştik, buluşma günü. İki haftadır sürekli bir aksilik çıkıyordu ve biz bir türlü görüşemiyorduk. En sevdiğim elbisemi giyip özenle hazırlandım. Hyunjin ile gideceğimiz yerde buluşmak üzere sözleşmiştik, ya da ben öyle sanıyordum.
Aşağıya indiğimde elinde bir buket ay çiçeği ile felaket yakışıklı duran Hyunjin'i gördüm. Bu çocuk kesinlikle dünya standartlarını değiştirebilecek güçteydi gözümde. Bana yaklaştığında gülümsedim, "E hani kafede buluşacaktık?" sorumla başını eğip gülümsedi. Yanaklarını sıkma isteğim doğal mıydı?
"Öyle sözleşmiştik ama gelip seni burdan almak istedim, hem biraz daha vakit geçirmiş oluruz hem de aklım sende kalmaz." Gözüm arkasındaki motora kaydı, " Senin motorun mu?" sorumla başını olumlu anlamda salladı ve elindeki buketi bana uzattı.
"Bunlar da senin." gülümseyerek elindeki buketi aldım "Teşekkür ederim, sorun olmayacaksa bekle, ben de bunları hemen suya koyup geleyim olur mu?"
"Tabii, hallet gel işini bekliyorum ben rahat ol." hafifçe gülümseyip koşarak eve girdim. Dolaptan bir vazo alıp içini su doldurduktan sonra dikkatlice çiçeklerimi içine koydum. Ay çiçeği benim en sevdiğim çiçekti.
Ay çiçeği benim en sevdiğim çiçekti.
Dışarıya çıktığımda birlikte motorun yanına geçtik, üzerindeki ceketi çıkartıp ters bir şekilde belime bağladı, "Motora bineceğiz, çok güzel olmuşsun şimdi değiştirsen olmaz ama böyle de rahat edemezsin. Ceketi oturduğunda bacaklarına örtersen rahatça oturursun."
Kurduğu cümlelerle gülümsedim, bu kadar düşünceli olması gerçek dışı olduğunu düşündürtüyordu bana. Motora bindiğimizde bana döndü, "İstersen belime sarılabilirsin, daha güvenli olur."
Dediğini yapıp hafifçe beline sarıldım. Şu an gerçekten de o salak kitapların birinde gibi hissediyordum.
Kafeye geldiğimizde motordan inip benim de inmeme yardım etti. İçeri geçtik, önce bir şeyler yedik sonra kahvelerimizi içtik. Uzunca ilgi alanlarımızdan konuştuk. Hyunjin'e bakınca gerçekten de kendimi görüyor gibiydim. Hobilerimizin, zevklerimizin bu kadar benzer oluşu her geçen gün daha da şaşırtıyordu beni.
Bu kadar uyuşmamızın üstüne Hyunjin çok zeki, kibar ve tatlı biriydi. Tanıdıkça daha da dinlemek istiyordum onu, daha fazla vakit geçirmek, daha çok görüşmek istiyordum onunla.
İyi ki o gün Hyunjin ile çarpışmıştık, gerçi çarpışmasak bile Chan bizi tanıştıracaktı. Bir noktada kader ağlarını örmüştü ve iki ayrı ülkede, bambaşka ailelerde bizi bu kadar aynı yetiştirip karşı karşıya getirmişti.
Ve ona söylemekten kesinlikle çekineceğim bir şey oluyordu, ben Hyunjin'den deli gibi hoşlanmaya başlamıştım.
Selamlar dostlarım, bu kez bölüm erken geldi, umarım böyle devam ederim. Beğeniyorsanız oylarınızı ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen. Stray Kids ile kalın, kimlerle buluştuğunuza dikkat edin :).
YOU ARE READING
nightmare
ActionYaşananlar kader miydi, aşk tesadüfleri bu kadar çok mu seviyordu, yoksa biri kaderin iplerini kendi eline alıp herkesin hayatını mı yönlendiriyordu?