13-Belki de Hiç Sevmemişti Beni...

43 6 3
                                    

Yoongi;

Herakles ise hareketsiz kalmamız konusunda beden diliyle işaret yapıyordu. Biz de olabildiğince hareketsiz kalmaya çalışıyorduk.

"Siz gidin bunu ben hallederim, bir şey olmaz bana."

Demişti Herakles, Herakles'e ölümsüzlük bahşedildiğini biliyordum tabii ki de ve şu durum için Herakles'i dinlesem iyi olacaktı.

Hoseok'un elini tuttum ama yürümüyordu biraz daha zorlasam sürüklüye sürükleye çıkacaktım.

"Bu adam sana o kadar yardım etti şimdi bu köpekle baş başa mı bırakacaksın?"

"Bebeğim nolur yürü emin ol ki ona bir şey olmaz, bilmediğin şeyler var."

"Bence ben senin hakkında hiçbir şeyi bilmiyorum."

Elini elimden çekti, önümden yürüdü ben de arkasından onu takip ettim merdivenlerden çıkmadan önce son kez arkasına baktı ve Herakles'i kontrol etti, ah tam bir iyi kalpli melekti.

Yavaşça yukarı çıktık ve bilin bakalım yukarıda gene kim vardı? Evet Zeus...

"Ooo başarmışsın şu siktiğimin mağrasından çıkmayı ve köpekle baş etmeyi Yoongi."

"Artık rahat bırak beni tamam mı?!"

Zeus kulağıma eğildi ve fısıldadı.

"Yoksa hâlâ Eros olmak istemiyor musun?"

"İstemiyorum şimdi beni ya rahat bırakırsın ya da rahat bırakırsın."

"İyi sen bilirsin."

Diyerek mağaranın merdivenlerine yol almıştı Zeus.

"Yoongi o adam kim?"

"Boş ver bebeğim."

"Gerçekten böyle bir ilişkimiz olacak Yoongi? Ben sana her şeyimi anlatırken sen bana hiçbir şeyini anlatamayacak mısın?"

"Elbette sana anlatacağım Hoseok hem de her şeyi ama bugün değil."

"Tamam benle dertleşmeyeceksen, sorunlarını bana anlatamayacaksan niye sevgiliyiz ki ayrılalım."

"Ne? Hoseok seni beni çok yanlış anlıyorsun."

"Yanlış anladığım falan yok seni Yoongi sakın peşimden dahi gelme!"

Diyerek arkasını dönüp uzaklaşmıştı, Zeus ne demişti ki ona?

Hoseok;

Bilmediğim ülke de, bilmediğim bir şehirde başıboş yürüyordum, kar yağıyordu üstümde mont yoktu sadece bir sweat vardı ama kalbimin soğukluğu vücudumun soğukluğunu bastırıyordu...

Sahilde boş boş yürürken yüzüme kar topu yemiştim, şaka mıydı bu? Yanıma kısa boylu bir kız gelmişti.

"Çok özür dilerim, isteyerek olmadı."

Dediğini anlamıyordum ama anlamış gibi davranmaya çalıştım hafifçe tebessüm ettim, koşarak arkadaşının yanına gitti ne kadar mutluydu gerçi bende mutluydum ama birkaç güne kadar. Sevgilim dediği adamın kim olduğunu bile bilmiyordum gerçekten Yoongi diye biri miydi? Yoksa beni o mağraya tıkan adamın uydurduğu bir hikaye miydi? Peki o köpek neyin nesiydi?

Ani bir kararla kar topu oynayan o grubun yanına gittim ve sordum, ingilizce bir şekilde.

"Hello, can i ask a little question?"(Merhaba, minik bir soru sorabilir miyim?)

Bana yanlışlıkla kar topu atan kız cevap verdi.

"Of course."(Tabii ki.)

"There is a cave and there is a dog with three heads have you ever seen that dog?"(Bir mağara var ve orada üç başlı bir köpek var, hiç gördünüz mü o köpeği?)

"A dog that rumored to be found in the Cehennemağzı Cave, according to the legand, guards the entrance to this world and the next world, don't worry, i was born and raised here and i went to that cave many times, i haven't seen or met such a dog."(Cehennemağzı mağarasında bulunduğu rivayet edilen bir köpek, efsaneye göre bu dünya ve öteki dünyada ki girişi koruyormuş ve merak etmeyin doğma büyüme buralıyım ve birçok kez o mağaraya gittim öyle bir köpek görmedim de rastlamadım da.)

Teşekkür edip grubun yanından uzaklaştım, görmemişlerdi ama ben gördüğüme adım kadar emindim ya da ben delinin tekiyim ve tımarhanede ki hasta bakıcım hâlâ ilacımı vermemişti...

İkinci bir senaryo ise köpek görünmek istediğine görünüyordu...

Tamam Yoongi'ye peşimden dahi gelme demiştim ama hiç bilmediğim ülkede, şehirde, akşam karanlığında tek başıma yürürken nasıl rahat ediyordu? Az daha romantik olup peşimden gelmeye cüret edemez miydi?

Belki de hiç sevmemişti beni, duygularımın incilmesinden zevk alıyordu belki, her şeyden önce ya o köpek ya o mağara onun oyunu ise beni kurtarıp ondan daha da etkilenmemi sağlamak istiyorsa?..

Dudaklarımı yaladığımda ağzıma tuzlu su tadı gelmesi ile ağladığımı anlamıştım, saf biriydim zaten benim başıma hep ne geldiyse saflıktan ve iyi niyetlilikten gelmişti, Yoongi bana aşık değildi belki de ben yine saflığıma kandım her zamanki gibi...

Yoongi;

Sahilin geniş olmasından yararlanılarak Hoseok fark etmeden beni onu takip edebiliyordum, montsuzdu üşüyor muydu, şu anda ne düşünüyordu acaba?.. Artık Eros olma gibi bir şansım yoktu farkındaydım bunun elimdeki tek değerli şeyi de kaybedemezdim; Hoseok'u.

Zamana ihtiyacı vardı onun hakkımda öğreneceği şeyler hakkında, kendimi hazır hissetmiyordum anlatmaya bana deli gözüyle, şizofren gözüyle bakmasından korkuyordum... Bu sefer gerçekten kalbim yanıyordu, Zeus'un büyüsünden değil Yoongi olmayı tercih ettiğim an o büyüyü üstümden kaldırdı, kalbim yanıyordu çünkü onu koruyamadım ve üç başlı köpekle yaklaşık üç gün civarı geçirdi ve onun narin ruhu kaldırabilmiş gibi görünse de kaldıramazdı biliyordum.

Yanına gidip üstümde ki montu vermek istiyordum ama "peşimden gelme" demişti ve bunu derken de yüz ifadesi ve sesi çok ciddiydi, düşünceleri ile baş başa kalması gerekiyor diye düşünüyorum Hoseok'un ya da sadece ben korkağın tekiyim...

Kar taneleri havada yavaş yavaş uçuşuyordu âdeta ruhumun dizginliğini belli eden bir yavaşlıkta uçuşuyorlardı, kirpiklerime düşüyordu kar taneleri, kirpiklerine düşüyor kar taneleri...              Görmüyordum yakından onu ama tahmin edebiliyordum, uzun kirpiklerine düşmüş beyaz kar taneleri, kıpkırmızı saçlarında parlayan beyaz kar taneleri, soğuktan kızaran yanakları-burnu hepsi gözümün önüne gelince geniş bir tebessüm ettim.

İnsan olamayacak kadar tatlı biri, kızaran bir insan ne tatlı olur ne de yakışıklı ama o oluyordu işte. O halini görmeyi şimdi o kadar çok istiyordum ki ama iki-üç saat düşünceleri ile onu yalnız bırakacaktım ya da korkaklık edecektim, onu takip etmeme rağmen yanına yanaşmayacaktım zaten bilmediğim onun da bilediği bir ülke de ve şehirde nasıl yalnız bırakabilirdim ki?...

*

Merhaba,

Bölüm yayınlamayalı uzun zaman oldu bunun birçok sebebi var aslında, dershanem başladı ve dershaneden dönünce genelde ders çalışıyorum ders çalışmadığım zamanlar boş beleş geçiriyorum zamanı, kitabı nasıl devam ettiriceğimi tam olarak kuramadım kafamda zaten birkaç gün önce ablam doğum yaptı tüm gün hastanedeydik ve onun yaşadığı yere git gel falan yaptık. Neyse ben bu bölümü pek sevemedim ama başka türlü de yazamıyorum:(

Siz seversiniz umarım bu bölümü<3

𝙄'𝙢 𝙀𝙧𝙤𝙨~𝙎𝙤𝙥𝙚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin