Zehirli düşüncelerim, soğuk zemin ile buluşan vücudum ve bir de gözlerinden yanaklarıma damlayan yaşlar ile beni kendime getirmeye çalışan, Choi Arin.
"Seungmin lütfen, kendine gel!"
Söylemek istedim, "ağlama" demek istedim. Yapamadım sevgilim. "Ben, iyiyim" diyemedim. İyi olamadım.
Daralan nefesim, bulanan midem ve titreyen vücudum. Bana yardımcı olmadılar. Titreyen ellerimi sardı.
"Hatırlıyor musun, seninle bir iddiaya girmiştik. Satranç oynamıştık, kaybeden yemek ısmarlayacaktı. Ben, oyunda hile yapmıştım."
Küçük bir kıkırtı bırakıp devam etti.
"Sen ayakkabını bağlamak için eğilirken, ben senin atını çaldım."
Burnunu çekti, yanağından akan yaşlara inat gülümsemeye devam ederken, ne yapmaya çalıştığının farkındaydım.
"Peki şeyi hatırlıyor musun, okul gezisinde seninle aynı odada kalabilmek için Jisung'ı döve döve çıkarışımızı."
Tekrar bir kıkırtı bıraktı.
"Bir keresinde de, Minho ile Hyunjin bize yemek diye mikro dalgada ısıtılmış peçete getirmişlerdi."
Gülmeye devam ederek, saçlarımı okşadı. Güzelliğini izlerken vücudumun rahatladığını hissediyordum. Midemdeki bulantının yerini alan kelebekler ile oksijen için yer açılmış olan ciğerime derince hava çektim.
Ellerimi yavaşça ellerinden çekip, yanağına götürdüm. Yaşları sildim.
"Seni çok seviyorum."
Dudağıma eğilip bir öpücük bıraktı.
"Bende seni çok seviyorum."
Psikolojinin bana oynadığı oyunun farkına varmak için çok geçti sevgilim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bilmediğim bir ruhun kalbini yaşıyorum.
FanfictionKim Seungmin, zehirli düşünceler ve Choi Arin. [Minific]