12.Bölüm (Düzenlendi)

712 101 50
                                    

Önceki bölüm

Önceki bölüm

O anda Gu Jiwi'nin gözüne yatağın altına sürüklenmiş bir kitap çarptı. Sadece ucu görünüyordu. Buradan hangi kitap olduğunu çıkartmak aşırı zordu!
.
.
.
Gu Jiwi'nin göz bebekleri anında küçüldü. Sertçe Cai Shen'i kolundan tuttu ve sürüklemeye başladı.

-Ne yapıyorsunuz kıdemli? Kendinize gelin.

Cai Shen, zorla evinden sürüklendi. Ne kadar kolunu kurtarmaya çalışsa da bir türlü başaramıyordu. Elbette Gu Jiwi, ondan katlara kez daha güçlüydü.

Şu anda neler oluyordu?

Aklı gerçekten de karışmıştı. Yine de ifadesini korudu ve sürüklenmeye izin verdi. Çünkü nereye gittiğini merak ediyordu.

Etrafta onları gören kişiler şaşırsalar da bir şeyler döndüğünü anlamışlardı. Yine de tepe efendisinin işine karışmak istemediler.

Her ne kadar Cai Shen'i çok sevseler de yapmayacakları şeyler de vardı. Hem o ikisinin ilişkisi derindi. Bunu herkes bilirdi. Fakat kimse bu konuda konuşmazdı.

-Tepe efendisi çok sabırsız.

-Biraz daha beklese iyi olabilirdi.

-Cai Shen, güçlü olmaya devam et.

Bir süre sonra nereye gittiğini anlamıştı. Gu Jiwi'nin evine gidiyordu. Fakat neden? Ne yapacaklardı? Yine mi geçen seferki gibi olacaktı?

Gu Jiwi biraz fazla oluyordu!

Yine de Cai Shen, bir şey demeden sürüklemenmeye devam etti. Eve ulaştıklarında ise Gu Jiwi sonunda Cai Shen'i serbest bıraktı.

Hemen yere çöktü ve küçük halıyı kaldırdı. Orada bir kapak vardı. Kapağın boyutuna bakarsak bir insanın geçebileceğin düzeyde gibi görünüyordu!

Gu Jiwi, kapağı kaldırdı ve konuştu.

-Aşağıya in.

Cai Shen, kısa bir tereddütün ardından aşağıya inen geçide atladı. Hemen arkasından da Gu Jiwi atladı. Biraz kanalizasyon gibi görünüyordu. Fakat koku ve pislik yoktu.

Bu yol nereye çıkıyordu?

Neden bu tür bir yol yapılmıştı?

Uzun bir düşmenin sonunda ayakları yere bastı. Biraz kenara çekildi ve Gu Jiwi'nin gelmesini bekledi. Ondan bir kaç saniye sonra o da gelmişti.

Burası küçük ve dardı. Ayrıca karanlıktı. Normal insan eliyle kazılmış gibiydi. Cidden aşırı garipti!

Gu Jiwi çok şüpheli davranıyordu!

Gu Jiwi, belinde asılı olan depolama kesesinden bir kandil çıkartıp yaktıktan sonra soğuk bir sesle konuştu.

-Beni takip et. Aklının karışmış olduğunu biliyorum ama biraz dayan. Şimdi söyleyemem.

Cai Shen, kafasını salladı ve onayladı. Etraf biraz aydınlandığı için şimdi sert toprağa kazınmış olan tuhaf sembolleri fark etmişti. Bütün bunlar da neydi?

Dar yolda ikisi ilerlemeye başladı. Gu Jiwi önden ve Cai Shen de arkadan ilerliyordu. Koridor oldukça uzundu. Nereye çıktığı da belirsizdir. Kaçmak için çok geç kalmıştı. Gerçi kaçmak istese bile kaçamazdı. Hemen yakalanırdı.

İnsanlardan habersiz bu kadar yol yaptığına inanmak oldukça zordu ama gerçekler tam da karşısındayım. Hele ki tarikat lideri gibi bir adama bile fark edilmeden..

Yol, sessizlik içerisinde devam etti. Kimse konuşmak istemiyordu. Daha ne kadar yürüyeceklerdi? Bu şekilde ilerlemeye devam ederlerse tarikattan çıkmış olmazlar mıydı?

Gu Jiwi ne karıştırıyordu?

Cai Shen, hiçbir şey bilmiyordu. Sadece dişini sıkıp dayandı.

Beş saat hızla geçti!

Tam karşılarında küçük bir kapı vardı. Gu Jiwi, boynundan bir anahtar çıkarttı ve kapıyı açtıktan sonra hızla Cai Shen'i içeriye itti. Kendisi de içeri girdikten sonra kapıyı kilitledi.

Burası büyük bir odaydı. Yerin altına yapılmıştı. Sadece bir koltuk vardı. Duvarlar beyaza boyanmıştı. Fakat beyaz rengi görmek oldukça zordu. Çünkü tüm duvarlarda kanla yazılmış yazılar ve semboller vardı. Oldukça ürpertici bir odaydı.

Cai Shen, etrafa kısaca göz attıktan sonra endişelendiğini hissetti. Buradan kaçamazdı. Kapana kısılmıştı!

-Tepe efendisi, burası da nedir? Beni neden buraya getirdiniz?

Gu Jiwi, eliyle alnını ovuşturdu. Sanki başı ağrıyordu. Yüzü de oldukça solgun ve yorgun görünüyordu. Tüm enerjisini kaybetmiş gibi...

-İyi ki tam zamanında geldim. Yoksa şeytanın oyuncağı olacaktın. O kitabı da gördüm. Saklamaya çalışmana gerek yok.

Cai Shen, şok olmuştu. Bu sefer ifadelerini bile kontrol edememişti. Ne diyeceğini bilemiyordu. Oldukça aklı karışmıştı.

-Ne? Nasıl?

Gu Jiwi, solgun bir şekilde gülümsedi.

-Demek sende ifade gösterebiliyorsun. Duygusuz olduğunu sanıyordum. Burada rahatça konuşabiliriz. Sor bana.

Cai Shen, sonunda kendisine gelebilmişti. Ciddiyetle konuştu.

-Burası neresi? Nereye geldik? Kitabı nereden biliyorsun?

Gu Jiwi, odaya kısaca bir göz attıktan sonra konuştu.

-Burası bir sığınak. Burası ne Tanrının ne de Şeytanın kontrol edebildiği bağımsız bir bölge. Kendim yaptım.

Cai Shen, pek de bir şey anlayamamıştı. Boş bir ifadeyle baktı. Çok fazla sorusu vardı ama aklına gelmiyordu.

Gu Jiwi, derin bir iç çektikten sonra yavaşça konuştu.

-Şimdi sana bir hikaye anlatacağım. Beni iyi dinle. Fakat önce sana bir soru soracağım.

-Tanrının sevgili kulu hakkında ki çocuk masalını biliyor musun?

Cai Shen, endişeli bir şekilde başını salladı ve onayladı. Bir şey demedi. Sadece bu konuşmanın sonunu merak ediyordu. Demek göründüğünden ve davrandığından daha zekiydi.

Gu Jiwi, derin bir nefes verdikten sonra yavaşça anlatmaya başladı.

-Tanrı, sevdiği kulunu yeryüzüne gönderdiğinde onun için endişeliydi. Bu yüzden de yeryüzünden 4 koruyucu aile seçti. Bu ailelerin amaçları, bu sevgili kulu bahşedilen güçleriyle korumak ve yetiştirmekti.

-Bu aileler; aşk, sağlık, iyi şans ve koruma güçlerini kazandılar. Onların lideri ise koruma gücünü kazanan aileydi.

-Amaçları, Tanrının sevgili kuluna yardım etmekti. İlk bir kaç yüzyıl o kula yardımcı oldular. Fakat Tanrı uykuya yattığında güçleri her nesil daha da azaldı. Zamanla birbirine düştüler. Kul öldükten sonra ise kendi aralarında savaştılar.

-Sonunda bu savaşı kazanan aile, koruma gücü olan aileydi. Fakat oldukça güçten düşmüşlerdi. Sadece bir kaç aile üyesi kalmıştı.

-Olanların suçlusunun tanrının kulu olduğunu düşündüler ve ona kinlendiler. Fakat yeniden doğmuş olan o kulu gördüklerinde sevgilerinde boğuldular.

-Ne düşünüyorsun?

Cai Shen, içinde bir acıma hissetti. O kimsenin korumasını istemiyordu. Sadece kendi halinde olmak istiyordu. Açıkça burada kendisinden bahsediyordu.

Ölüp dirilmek...

Tanrının sevgili kulu olan Cai Shen düzgün ölemiyor olabilir miydi? Bunu hiç istemiyordu.

-Hikaye.. biraz yarım ve eksik gibi..

Gu Jiwi, tekrar gülümsedi. Sesini düzeltip devam etti.

-Bu ailenin içinden birisi şeytanla anlaşmıştı. Haliyle de onun oyuncağı oldu ve dört ailenin de düşmesine neden oldu. Bu yüzden sen..

-Tanrının sevgili kulu... Cai Shen.. sana engel olmak istedim. O kitap.. onu yakmak istedim ama olmadı. Yırtmak istedim.. Uçurumdan attım.

-Fakat kitap her defasında geri döndü. En sonunda da ben uğraşmayı bıraktım.

Gu Jiwi, oturduğu koltuktan kalktı ve Cai Shen'in tam karşısına geçti. Uzun uzun sessizce baktıktan sonra bir anda yere çöktü.

-Geçmişte yaptıklarım için çok üzgünüm. İstemediğinin farkındaydım ama... Kendime engel olamadım.

Cai Shen, bir kez daha şok oldu. Duyduklarına ve bu olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. Bu olanlar geçmişte hiç olmamıştı!

İlk defa yaşanıyordu!

Bir tepe efendisi kendisinin önünde eğiliyor ve içtenlikle özür diliyordu. Şu anda tuhaf bir his tüm bedenini sarmıştı.

-Sen.. Sevgiden.. Etkilenmiyorsun.

Gu Jiwi, başını salladı ve onayladı.

-Evet bu odada etkilenmiyorum. Tanrının gücü burada etkisizdir. Yani düzgünce düşünebiliyorum. Hoş olmayan şeyler yaptığımın da farkındayım.

Cai Shen, kalbinde bir rahatlama hissetti. Burası harika bir yerdi! Daha da harika olan burayı Gu Jiwi'nin yapmış olmasıydı.

-Kıdemli siz o ailelerden birine mensup olmalısınız.

Gu Jiwi, tekrar başını salladı ve onayladı. Hala diz çökmüş haldeydi. Oldukça pişman görünüyordu.

-Doğru. Koruma ailesindenim. Sizi korumak benim görevim. Fakat bu oda dışında size takıntılı olacağım ve istemediğim şeyler yapacağım.

Cai Shen, sertçe dudaklarını ısırdı. Bir süre tereddüt etti. Evet gerçekten de Gu Jiwi'den rahatsız olduğu zamanlar olmuştu. Fakat o da bir kurbandı. Şimdi ona hiç kızamıyordu.

Gu Jiwi, Tanrının Cai Shen'e verdiği sevgi gücünden etkilenerek düzgün düşünemiyordu. Hele ki verilen koruma gücü yüzünden diğerlerinden bile daha takıntılı oluyordu.

Kalbinde ki rahatsızlık hissi azaldı...

-Ben... Buradan çıkmak istiyorum. Tanrının gücünü yok etmek istiyorum. Sevgiden.. Bunaldım!

-Normal bir hayat yaşamak istiyorum!

Gu Jiwi, ayağa kalktı ve nazikçe gülümsedi. O kötü birisi değildi. Koruma gücüne sahipti. Cai Shen'i korumak istiyordu.

-Tamam. Size yardım edeceğim. Fakat bu kolay bir iş değil. Burada ki tüm sembolleri sizin bedeninize kazıyacağım. Çok acı verecek ve vakit alacak ama...

-SORUN DEĞİL! Buna dayanabilirim. Özrünü de kabul ediyorum.

Gu Jiwi, şaşkınlık içerisinde Cai Shen'e baktı. Bir anlığına yüzü kızardı ama sahte bir kaç öksürükle kendisine geldi.

Duygularını gösteren Cai Shen...

Gerçekten de farklı hissettiriyordu!

-O zaman şimdi başlayacağım. Yere uzan ve kıyafetlerini çıkart.

Cai Shen, kıyafetlerini hızla çıkarttı ve yere uzandı. Bir kaç derin nefes sonrasında kendisini sakinleştirip duygularını kontrol etmeyi başarmıştı. Aklına geçen sefer ki olay geliyordu ama bu sefer farklıydı.

Gu Jiwi'ye hala tam güvenmiyor olsa da başka şansı var mıydı?

Gu Jiwi, yüzüğünden bir kaç şişe çıkarttı. Hepsi de kan gibi kırmızı bir sıvıydı.

-Bunlar benim kanım. Gerçekten de acı verecek.

Cai Shen, bir şey demedi. Donmuş gibi görünüyordu. Aklından geçenleri ise sadece kendisi biliyordu.

Gu Jiwi, küçük bir bıçak çıkarttı. Şişede ki kanı bıçağa döktükten sonra yavaşça sembolleri işlemeye başladı.

Gerçekten de Cai Shen'in vücudunu kazıyordu!

Ufacık bir acı..

Semboller yavaşça oyuldukça acı da gittikçe artmaya başladı. Fakat hala dayanılır düzeydeydi.

Zaman yavaşça geçti..

Cai Shen'in sırtı tamamen kanla kaplanmıştı. Tenini görmek çok zordu. Yüzü ise terle kaplanmıştı ve solgundu. Vücudu titriyordu.

Ne kadar zaman geçmişti?

Bunu bilmiyordu!

-Huh.. Hah... Huu..

Derin derin nefesler aldı ve verdi. Bu düşündüğünden çok daha fazla acı vericiydi. Belki de hata yapmıştı. Biraz daha dayanarak Qing Fan'ın elinden ölmeliydi.

Kendisinden geçmeden önce titreyen elleriyle Gu Jiwi'nin yakasını kavradı ve zorlukla konuştu.

-Ben... Her zaman.. Ah.. Ölmek.. ah..İstedim!

Cai Shen, sonunda bayıldı!

Gu Jiwi'yi ise şok içerisinde bırakmıştı. Bu adamla ne yapacaktı?

Sırf tanrının gücü yüzünden ona zor zamanlar yaşatmıştı. Ona sahip bile olmuştu. Fakat kalbinde bunu yapmayı istememişti.

Kendinden çok utanıyordu. Bu yüzden de konumuna bakmadan yere çöküp içtenlikle özür dilemişti. Yine de bunun yaptıklarını telafi etmek için yeterli olmadığını biliyordu.

Hatasını telafi etmek istemişti. Fakat ne zaman Cai Shen'i görse çıldırıyordu. Kendisine uygun olmayan davranışlarda bulunmuştu.

-Üzgünüm Cai Shen. Sana söylemedim ama... Seni... Üzgünüm.

Gu Jiwi, sözlerini doğru düzgün tamamlayamadı. Dişlerini sıkıp sembolleri işlemeye devam etti.
.
.
.
.
Bir bölümün daha sonuna geldik. Umarım sevmişsinizdir.

Sizce neler olacak?

Semboller hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aileler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Gu Jiwi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?

Beni takip etmeye devam edin canlarım. Sizi seviyorum. 😘😘😘😘😘

Bunlar 4 ailenin sembolü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunlar 4 ailenin sembolü. Sonda ki Gu Jiwi 'ye ait.

Gu Jiwi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gu Jiwi.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cai Shen (BL) (düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin