6

504 81 90
                                    

"anlayamadım. sana yemin ederim, nasıl bu kadar bağlandığımı anlayamadım."

hyunjin için bunları anlatamak ne kadar zorsa jeongin için de dinlemek bir o kadar zordu. titreyen sesine dayanamıyordu. bunca zaman hyunjin üzülmesin diye uğraşmıştı. hep yanında olmuş, kötü anında dinlemişti. oysa bilemezdi, en büyük acıyı kendisinin verdiğini. bilse böyle olur muydu hiç?

"anlasam durdurmaz mıyım kendimi? sen benim dostumsun jeongin... siktiğimin kalbini kaç kere uyardım. geçmiyor ki laf jeongin'im... dil söylüyor da, gönül anlamıyor işte."

"anlamaz."

hyunjin yutkundu. jeongin'in titreyen sesini duymak bile onu kötü hissettirmeye yetmişti. ki zaten içinde bulunduğu durum ve ruh hâli daha ne kadar kötü olabilirdi, bilmiyordu.

ama hyunjin sevgisine karşılık bulamasa bile şanslı hissediyordu kendini. jeongin olmasa kim arayacaktı onu? kim derdini dinleyecekti, canı yanmasın diye kim çabalayacaktı?

özeldi jeongin. çok özel birisiydi. duygularıyla, düşünceleriyle, davranışlarıyla... herkesi hayran bırakırdı kendisine. güzel de yazıyordu. bazen, jeongin'in yazdığı karakter olmak istiyordu hyunjin.

"biliyor musun?"

gülümsedi jeongin.

"neyi?"

hyunjin yutkundu.

"seni göremediğim zamanlarda resmini çiziyorum hep, her bir kıvırımını ezbere bildiğim yüzünü kâğıda aktarmak,
sürekli bakmak iyi hissettiriyor. sanki yanımdaymışsın gibi."

bu kadar sevilecek ne yapmıştı?

"ben..."

bu sefer jeongin yutkundu. bunları söyleyecek olmak çok zordu. korkuyordu, hyunjin'i kırmaktan delicesine korkuyordu.

"erkeklerden hoşlansam, severdim seni. sevilmeyecek birisi asla değilsin."

hyunjin usulca gülümsedi. elinin tersiyle gözlerinden akan yaşları sildi. bu cümle bile yeterdi onun için. bu cümle bile toparlardı kırıklarla dolu kalbini. acısını dindirir, onarırdı.

"çok, çok özelsin benim için. her şeysin. dostum, arkadaşım, kardeşim, bazı zamanlar babam... ya da oyun arkadaşım. her şey olabilirsin. ama seni sevgili gibi bir kalıba sığdıramam ki hyunjin'im."

"biliyorum, senin için her şeyim. ama sevgili olamam."

zar zor yutkundu.

"zarif ve güzel ellerini tutamam, yumuşak saçlarını okşayamam, sana sarılamam ya da dünyadaki bütün çiçekler ve parfümlerden daha güzel olduğuna emin olduğum kokunu içime çekemem. yasaksın bana, yasakların en ağırı ve en can acıtanısın."

jeongin ağlamamak için dirense de başarılı olamadı. bu sırada, telefonun diğer ucundan bir ses geldi. hyunjin'in küfürünü işitti. telaşla sordu.

"hyunjin?"

"kapatıyorum."

jeongin telefonun ucundan bağırsa da hyunjin telefonu hızla kapattı. başını kaldırıp babasına baktığında, duyguları yüzünden bir kez daha acı çekeceğini biliyordu. tek fark, bu acı fiziki olacaktı.

ヤ reflections, hyunin. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin