iç çekerek bankta oturan hyunjin'i izledi jeongin. yüzü gözü dağılmıştı, neden böyleydi bilmiyordu. merak ettiği için iki haftanın sonunda dayanamayıp onu görmeye gelmişti. isterdi, hyunjin'in hislerine karşılık vermeyi çok isterdi. hyunjin asla sevilmeyecek birisi değildi. ama küçük olanın elleri bağlıydı. hiçbir şey yapamıyordu. büyüğünün gün geçtikçe solmasını izlemekten başka bir şey gelmiyordu elinden.
hyunjin'in onu bu şekilde sevebileceğini, aralarındaki bağın hyunjin adına daha ileri seviyelere gelebileceğini düşünememişti hiçbir zaman. hyunjin gibi arkadaşı kaybettiği için, onu yalnız bıraktığı için kendisine kızıyordu.
ama bu neyi değiştirirdi? işte orası meçhuldü.
yutkundu. çocuğun yanına gidip gitmemekte karar kılamıyordu bir türlü. hyunjin'in daha kötü hissetme ihtimali vardı. sevinir miydi yoksa? bilmiyordu.
jeongin hyunjin'in hayatına dair birçok şey biliyorken konu hislerine gelince körleşiyordu.
büyük olanın canı, sert esen rüzgâr yaralarına çarptıkça acıyordu. iki haftayı aşkın bir süredir jeongin ile konuşmuyordu. bu iki hafta iki asır gibi gelmişti ona.
hayatında artık jeongin'in olmayacağının farkındaydı aslında hyunjin. zaten şu hayatta, insanı en çok yoran şeylerden biriydi farkında olmak. beraber olamayacaklarının ya da jeongin'in başkasından hoşlandığının farkındaydı. küle dönene kadar yanmaktan başka bir şey gelmiyordu elinden.
karşısına jeongin'in çıkmasını, ona sıkıca ve ilk defa sarılmayı çok isterdi. bilmiyordu, belki de içi, ona hiç sarılmadığı için yanıyordu bu denli. en zor vedalar bir sarılmayla gerçekleşmez miydi?
hyunjin, jeongin'e hiçbir zaman sarılamamıştı ki, vedası da neyin nesiydi?
"keşke bir kere sarılabilseydim sana, öyle daha kolay olurdu her şey."
jeongin, büyük olanın söylediklerini duydu. sesi titriyordu oğlanın, tıpkı bedeni gibi. saklandığı ağacın arkasından ayrıldı. sevgisine karşılık veremiyordu belki, ama hyunjin'i keşkelere mahkûm bırakmak zorunda değildi. gerçekleştirebilirdi isteğini.
"sarıl."
hyunjin, duyduğu sesle oturduğu yere çivilendiğini hissetti. gerçek miydi? gerçek olabilir miydi? hayal miydi yoksa? yutkundu, zar zor kaldırdı başını. kollarını iki yana açmış, dolu gözlerle kendisine bakan çocuğu gördüğünde bunun bir rüya ya da hayal olmadığını anladı.
gerçekti, her şey tamamen gerçekti. jeongin karşısındaydı.
"sen..." dedi ne söyleyeceğini bilemezken. devamını getiremedi. ayağa kalktı zorlukla. gözyaşları usulca akmaya başladı yanaklarından.
güçsüzdü hyunjin. aralarındaki üç adımlık mesafeyi kapatamayacak kadar yorgundu. jeongin ise bunu anlıyordu. kendisi kapattı mesafeyi. kollarını, sarı saçlı çocuğun bedenine sardı sıkıca.
hyunjin öylece kalakaldı. jeongin'in adetâ bir okyanusu andıran ferah kokusu doldu ciğerlerine. tahmin ettiği gibiydi, dünyadaki tüm çiçeklerden ve parfümlerden daha güzel kokuyordu küçüğü. kapattı gözlerini. kollarını sardı karşısındaki küçük bedene, usulca başını jeongin'in omzuna yasladı. bu anın bozulmasını istemiyordu.
kendisini çıkmazda hissettiği her an jeongin'e sarıldığını düşünürdü. sorunlarının biteceği gelirdi aklına. 'bir kere sarılsam,' derdi kendi kendine. 'bir kere sarılsam iyileşir tüm yaralarım.'
"yüzüne ne oldu?"
hyunjin sustu, jeongin anladı. her zaman böyle olurdu. susardı hyunjin, konuşmazdı. jeongin anlar ve teselli ederdi.
istemeyerek de olsa ayrıldı hyunjin, jeongin'in kollarının arasından. jeongin de bu sırada karşısındaki bedenin yüzündeki yaralara bakıyordu çaresizce.
"benim yüzümden mi?"
başını olumsuz anlamda salladı hyunjin. küçüğünü karşısında görmek öylesine farklı bir histi ki... sanki hiç mutlu olmamıştı. hiç şaşırmamış, hiç sarılmamış, hiç sevmemişti birisini.
sarılmak, dünyadaki en güzel eylem gibi gelmişti gözüne o an. yutkundu.
"jeongin..." dedi sesi titreyerek. "sarılabilir miyim sana?"
güçlü kalamadı jeongin. büyüğünü kendisine çekti, sıkıca sarıldı.
ikisi için de çok zordu.
bir süre öylece kaldılar. hiçbir şey konuşmadılar. hyunjin doya doya sarıldı jeongin'e, bir daha sarılamayacağını bilerek. tüm duygularının kasvetiyle sıkı sıkı sarıldı. ve o an söz verdi kendisine.
oğlanı yüreğinde öldürecek, ruhunun derinlerine gömecekti. yang jeongin onun için bu parkta kalmalıydı.
♞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ヤ reflections, hyunin.
Fanfictionşimdi, acı gibi görünen tüm acılar, o zaman, seni kaybetmenin yanında çıkacak acı olmaktan.