Bi önceki bölümü atlamayınnUyarı: bu bölümde kendine zarar verme, intihar gibi unsurlar bulunmaktadır!
Aynaya bile bakamadığım üç günün sonunda tamamen işlevsiz olan sol kolumdan farkım yoktu artık. Ne ayağa kalkabiliyordum; ne yemek yiyebiliyordum ne de konuşabiliyordum.
Üç gün önce işe gittiğim son gün Jisung ile yaşadığımız ayrılığı sindirebilmek için eve geldiğimde Chan aramış neler olduğunu sormuştu. Olayın sıcaklığı ile bir anda her şeyi anlatmış sonra da tamamen susmuştum. Benim onsuz konuşacak bir şeyim de yokmuş anladım.
Arkadaşlarım birkaç kez kapıma dayanıp yardımcı olmaya çalıştılarsa da benim kapıya kadar yürüyüp karşılarına çıkacak halim bile yoktu. Onlar da en sonunda durumumu kabullenip vazgeçmişlerdi. Fakat ben hâlâ bir şeyi kabullenebilmiş değildim. Daha kaç ay olmuştu da böylesine bağlanmıştım ki? Jisung hayatıma gireli o kadar az bir zaman olmuştu ki dışardan bakan biri bizim arkadaş olmamıza bile şaşırırdı belki ama ben düpedüz vurulmuştum ona. Yalnız hayatım onunla kalabalık olmuştu; buza dönmüş kalbim onun içimi gören bakışlarıyla erimişti. Ne düşünmüştüm de o an hemen ayrılalım demiştim ki? Düşünmekten, özlemekten çıldırmak üzereydim hatta belki de çıldırmıştım. Kafamın içindeki Jisung bir an bile susmadan konuşuyordu benimle. Sesi o kadar gerçek gibiydi ki sanki kendime dokunsam ona uzanırdı ellerim.
Tüm bunları görmezden gelmek çok zordu. Hayatımın son evresinde ellerinden tutacak birini bulmuşken bulduğum gibi kaybetmem de öyle...Jisung tek bir sıfatla yoktu ki benim hayatımda. Bana hâlâ içimde yaşayan taraflarımı göstermiş onlar için çabalamamı sağlamıştı ve ben de onu terk etmiştim. Neresinden tutarsan elinde kalacak bir hikâye.
Günlerdir olduğu gibi Jisung'u düşüne düşüne uyuyakaldım.
Bu defa orman yoktu rüyamda. Çok eski olduğu belli olan bir binanın önündeydim. Yaşadığım yere hiç benzemese de burada yaşadığımı hissediyordum. Tereddüt etmeden girdim içeriye. Üç kat çıktım. Nedense koşar adımlarla çıkıp nefes nefese kalmıştım. Kapımın önüne geldim fakat büyük bir eksiklik vardı. Evimin kapısı yoktu. İçeriye girebilmem için hiçbir açıklık da yoktu. Kafam karışmış bir şekilde önümdeki duvara bakarken arkamdan biri yaklaştı ve tam yanımda durarak benimle birlikte duvara bakmaya başladı.
"Evimin kapısı yok."
Derin bir nefes alarak konuştu tanımadığım kişi.
"Evin var mı ki kapın olsun?"
"Var tabi, bu duvarın arkası benim evim sadece kapısı kaybolmuş."
Düşünmeden söylediğim şey üzerine bir elini duvara bastırdı.
"Sen öyle san, yıkmışlar evini. Ondan kapısı yok."
İnanmaz gözlerle duvara bakarken uyandım. Duvardan duvara yaptığım geçiş kafamı karıştırken nerede olduğumu unuttum bir an. Sonra gerçek hayattaki, gerçek evimin duvarına baktığımı anladım. Kafamın içindeki Jisung ise tek bir şey söylüyordu: evini yıkmışlar senin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
body and soul, minsung ✓
FanfictionGizem, bir geyik başı gibi uzanıyor aramızda. Boynuzlarında senin karmaşan ve sana ait bilmediğim, bilmek istemediğim onca şey. ! Bu kurguda body and soul adlı filmden esinlenilmiştir.