iyi okumalar~
_______
"Prensesim işte bahsettiğim çocukluğumun geçtiği parka geldik." Taehyung bir eli ile benim diğer eli ile Chaeyoung'un elini tutarken, çenesi ile parkı işaret ettikten sonra derin bir nefesi içine çekti. Yüzünde eskileri hatırladığını belli eden ufak bir tebessüm vardı. Yaşanılan her an onun için çok kıymetliydi ve iyi veya kötü fark etmeksizin tüm hatıralarına sahip çıkardı.
Chaeyoung ailemize ilk katıldığı zamanlar gece uyumasına yardımcı olmak için hikaye okumak yerine yüzünde küçük bir tebessüm ile anılarını anlatırdı ve beşiğinde ona boncuk gözleri ile bakan kızımız hızlı bir şekilde uyuyakalırdı çünkü Taehyung babasının kalın sesinden adeta bal damlıyordu.
Özellikle bizim anılarımızı anlatmaya bayılıyordu. Beş yaşındaki kızımız tanıştığımızdan onu evlat edinene kadar geçen sürecimizi belki yüzlerce defa dinlemişti. Gerçi kızımız bu konuda Taehyung babasına benzemişti çünkü her seferinde sıkılmadan tekrar anlatmamız için yalvarıyordu. Zaten babasının canına minnet olduğu için milyonuncu kez aynı anıları yeniden yaşıyordum.
Yanlış anlaşılmasın bununla hiçbir derdim yok, sadece ilk buluşmada heyecandan tansiyonumun düştüğü detayını tekrar tekrar dinlemek bazen utanç verici olabiliyor.
Parkta oyun oynayacağımız için üzerine beyaz bir tişört ve koyu bir kot giymişti. Tutamları uzamaya başlayan saçları önüne gelmesin diye evde bulduğu eskiden sürekli taktığı bandanalarından birini takmıştı. Çok fazla yakıştığı için her seferinde içim giderken şimdi birde uzamış sakalları ile iki kat daha yakışmıştı. Yunan tanrısı gibi bir eşe sahip olmak her an ağzınızın suyu akacağı anlamına geliyordu.
"Burası benim en çok vakit geçirdiğim yerdi. Annemler sürekli getirsin isterdim gerçi biraz büyüdükten sonra eve yakın olduğu için kendim gelmeye başlamıştım ah garip hissettim." Tüm dişleri görünürcesine gülümsedikten sonra üst dudağını ısırdı. Gözüme çok tatlı gelmişti.
Parkın kapısından girdikten sonra etrafa bakındığımda saat daha on bir olduğu için etrafta hiç çocuk olmadığını gördüm. Aslında çocukların olması daha iyi olurdu çünkü yaşıtları ile sosyalleşmesi gelişimi için önemliydi. Jimin'e bu konuyu danıştığımda yaşıtları ile çok fazla iletişim içinde olmazsa ileride içine kapanık olma ihtimalinden bahsetmişti ve bunu istemiyordum.
Chaeyoung kocaman açtığı gözleri ile etrafı izlerken hangi alete bineceğini hesapladığının farkındaydım. Tam bir park canavarıydı ve biz evde olmadığımızda Seulgi noonaya götürmesi için türlü şebeklikler yaptığını biliyordum. Bahçemizde oynayacağı şeyler olsa bile doğal olarak evimizin yakınındaki park daha çok ilgisini çekiyordu elbette.
"Hadi bebeğim kaydıraktan başla biz seni aşağıda bekliyoruz ama çok dikkat et olur mu? Canının yanmasını istemeyiz balım."
Başını salladı ve koşarak birkaç basamağı olan merdivene ilerledi. Hava çok soğuk olmadığı için turuncu bir eşofman takımı giydirmiştik. Kaydırağa geçip kaymaya başladığında tam bir portakalı andırıyordu.
Taehyung elimi bırakıp kolunu omzuma atınca başımı usulca omzuna yasladım. Göğüsünden sonra en rahat hissettiğim yerdi.
"Bir keresinde bu kaydırağa tırmanmaya çalışırken önümdeki çocuk yüzüme yanlışlıkla tekme atmıştı." dedi kıkırdayarak. Şaşırarak ona döndüğümde alt dudağını ısırarak gülümsemesini durdurmaya çalışıyordu. "O an acıdan ölüyorum sanmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miracles in september
FanfictionKim Taehyung sokakta centilmen, mutfakta aşçı, yatakta ise sert bir adamdı ve eşi Jeongguk buna bayılıyordu. ↬safe place♡