Ahin;
"Ben çıkıyorum anne... Yok yok gelmene gerek yok... Tamam bende öptüm"
Ayakkabılarımı acele bir şekilde ayağıma geçirip çantamı omzuma astım. Hızla kapıdan çıkarken ister istemez gözüm yan tarafa duvarın oraya kaydı.
Tahmin ettiğim gibi... Yeni bir bebek daha. Bu seferki bi' barbie'ydi. Sarı uzun saçları sonradan örülmüştü. Üstündeki nar çiçeği elbisesine asılı bi' not vardı. Notu alıp yolda yürürken okumaya başladım.
❝Bebeğin saçlarını senin için ördüm, kim bilir belki bir gün senin baştan çıkarıcı saçlarını da örerim.❞
Bu notlar ne kadar insanın gururunu okşasa da 3 gündür notlarla oyuncak bebek geliyordu, artık bir saplantı haline gelmiş gibiydi. Korkutucu. Gelip düzgünce söyleyebilirdi, anasını mı sikeceğim? Neyse küfür yok.
Durağa ulaştığımda daha sabah erken olduğu için kimse gelmemişti. Kendimi boş banka bırakıp çantamdan telefonumu çıkardım. En son konuştuğum o numaraya tıklayıp yazmaya başladım.
Ahin:
Bak iyi hoş bebek hediye ediyorsun ama bu saplantı gibi görünüyor Minho (Görüldü)
A.Oyuncakçı:
Hadi ama Ahin, Minho olmadığım konusunda anlaşmıştık:(Ahin:
Üzgünüm Hyunjin'in şakacı oyuncakçı brother'ı dışında kimse aklıma gelmiyorOyuncakçı:
Sanırım duygularımı çok iyi saklamışımAhin:
Duygu diyip durma dalga geçtiğin aşırı belliOyuncakçı:
Aşk konusunda asla dalga geçmem ben
Özellikle de seninleAhin:
Ee o zaman hangi psikopat anonim bir şekilde hoşlandığı kızın kapısına oyuncak bebek bırakırOyuncakçı:
Ben.Ahin:
Kafayı yiyeceğim sanırımOyuncakçı:
Şşşşt sen oyuncağının saçlarıyla oyna ve sonra da benim senin saçlarınla oynayacağım zamanları bekleAhin:
Tanrım
(Görüldü)Cevap olarak bir şeyin gelmeyeceğini anlayınca mesajlardan çıkıp önümde duran ve beni bekleyen okul otobüsüne bindim. Her zaman ki yerime oturup çantamdan kulaklığımı çıkarttım, telefonuma takıp en sevdiğim playlistimden her zaman dinlediğim şarkıyı açıp dinlemeye başladım.