12*ೃ༄

125 18 15
                                    

arkadaşlar yukarıdakinin jihope olduğunu biliyorum bilerek koydum şey etmeyin🧍🏻

°

Dışarıda sadece iki dakika iki saate dönüşmüştü.

Yoongi, Jimin ile aynı bankı paylaştı. İkisi de oturmuş, Hoseok ve Jungkook'u kendi işleriyle baş başa bırakmışlardı. Onlar etrafta dolaşıp hareketli konuşma tarzlarıyla kollarını sallamıştı. Hoseok'un bahçede hasta bir şekilde ortalıkta dolaşmasını garip buldu. Kaşlarını çattı ve derin bir nefes verdi, gözleri yere bakıyordu. Jimin konuşmadan önce dizlerine derin bir şekilde baktı.

"Onu böyle görmekten hoşlanmıyorsun, değil mi?"

Yoongi başını kaldırdı ve bir süre sarışın olana baktı. Jimin onun cevap vermesine fırsat vermedi.

"Ben de onu öyle görmekten hoşlanmıyorum. Bu yüzden gelmek istemedim. Ama Jungkook ısrar etti." Jimin'in umursamaz tonu sözleriyle çelişiyordu ama söylediği bir şey ile Yoongi'nin tüm düşüncelerini kastetmişti.

"Hodeok ile arkadaş mıydınız hiç?" Yoongi ince bir ilgiyle başını kaldırdı. Sorusuna cevap bekledi.

"Dans ederdik. Üçümüz. Lider de Hoseok'tu. Daha sonra buluşup birlikte vakit geçirirdik. Genelde Jungkook'la vakit geçiririm. Bu yüzden..." Çok az enerjiyle omuz silkti. "Onu Jungkook'un dans grubu kurma isteği sayesinde tanıdım. O iyi bir adam. Yine de gürültülü."

Hoseok'un kahkahası, Jimin'in haklı olduğunu kanıtlamak istercesine bahçede yankılandı.

Yoongi neredeyse gülümsedi. "Peki... Tüm bu olanlar hakkında ne düşünüyorsunuz, sorabilir miyim?"

"Ben..." Jimin'in dudakları düşünceyle büzüldü. "İyiyim ya da en azından öyle olduğumu düşünüyorum. Kendimi soyutlamaya çalışıyorum. Hoseok'u ziyaret etmek istemememin bir başka nedeni de bu." Aşağıya baktı, saçları yüzüne düşüyordu. "Hoseok'ta bana uymayan bir şeyler var. Onunla ilgili anlayamadığım garip bir şeyler var."

Kafası karışmış ve hafif şokta olan Yoongi yüzünü buruşturdu. "Onda bir sorun mu var? Kötü bir şey mi yaptı?"

"Hayır. Ama yaptıysa da demek istediğim bu değildi." Jimin koluyla burnunu ovuşturdu. "Hoseok ile daha önce hiç tanışmamış olmak veya onu on gün, on hafta, on ay veya on yıldır görmemiş olmak önemli değil. Onunla en ufak bir etkileşime girersen, onun gerçekten ne kadar iyi bir insan olduğunu anlıyorsun."

Yoongi, konuşmadan Jimin'e baktı.

"O samimi, kibar ve bazen çocuksu, ama onu bu kadar... sevilebilir yapan da bunlar. Seni kendine çekiyor. Yaptığı her şeyde en iyisi olduğunu haykırırken başkalarını da övüyor. Bu çok saçma."

Yavaşça başka tarafa bakan Yoongi, Hoseok ve Jungkook'un uzaktan yeniden ortaya çıkışını izledi. Hala her ne konuşuyorlarsa o konuşmanın içindeydiler.

"Jungkook şimdi mutlu görünüyor. Ama o zamanlar değildi." Jimin kelimeleri neredeyse mırıldanacaktı. Yoongi ona bir bakış atmak için döndü, ama Jimin uzaklara bakıyordu, gözleri özel bir şeye odaklanmadı. Yoongi gözlerini kırpıştırarak dikkatini Jungkook ve Hoseok'a çevirdi.

"Beş hafta önce depresyondaydı. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Sadece benimle konuşuyordu çünkü onu teselli etmeye istekli olan tek kişi bendim." Konuşurken boşluğa bakmaya devam etti. "İşte o zaman hastalığı öğrenmişti. Bugün de neredeyse gelmek istemiyordu. Kimse değer verdiği birinin hasta olduğunu öğrenmekten hoşlanmaz. ... Tedavisi mümkün olmayan bir hastalıkla baş başaysa özellikle."

Hoseok ve Jungkook, kulak misafiri olmayacak şekilde konuşmaya devam ediyorlardı.

"Hoseok da eski halinden iyice farklılaşmaya başlıyor. Eskiden daha cüsseliydi. Eskiden Jungkook'tan daha büyüktü, ama şimdi daha küçük olan o . Jungkook daha büyük. Jungkook daha ağır. Hiç... Hiç mantıklı gelmiyor."

Dudaklarını birbirine bastıran Yoongi aşağı baktı ve Jimin'in parmaklarıyla uğraşmasını izledi. Onları huzursuzca çekip çekiştiriyordu.

Yoongi, Hoseok'un Jimin'i çoktan kendisine çekmeye başladığını düşündü. Hoseok'un böyle bir yeteneğinin olması korkunç bir şeydi, ama Yoongi, Hoseok'un bunları kasıtlı olarak yapmedığını biliyordu. Tek yapması gereken biriyle konuşmaktı ve bir anda Hoseok ile arkadaş olup onun etkisine kapılıyordu.

Yoongi bunun gayet farkındaydı. Aynı şey iki buçuk ay önce ona da olmuştu. Basit metin mesajları göndermenin günlük hastane ziyaretlerine dönüşeceğini bilseydi, cep numarasını asla vermezdi. İstediği bu değildi. Kişisel ve duygusal zamanını harcamak zorunda kalacağı hasta bir arkadaş değil, düzenli olarak konuşabileceği sağlıklı arkadaşlar istiyordu. Yoongi yutkundu ve bir başparmağını diğerinin üzerine sürterek ellerini kavuşturdu. Hoseok'a baktı ve başka tarafa bakmakta güçlük çekti. Ağır bir şekilde konuştu.

"Keşke onunla hiç tanışmasaydım."

Tam o sırada bahçeden serin bir esinti geçti ve Hoseok ısınmak için boynundaki bordo örgü atkıyı sımsıkı tuttu.

°
fark etmeyenler için Yoongi hastaneye gelirken bordo bir atkı takıyordu, üşümesin diye onu Hoseok'a veriyor

in another life -sopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin