*Yeni bir şeyler yazmaya ihtiyacım vardı. 5 bölümlük hafif gerilim-romantik kitap yazmaya karar verdim. İyi okumalar :)
Dünya benim için hem içinde olduğum hem de izlediğim en uzun filmdi. Bu yüzden 25 sene boyunca, akışına bırakmış şekilde hayatımı yaşıyordum.
Ne hayallerim, ne isteklerim, ne de çabam vardı. Filmin bitmesini, önemsiz bir roldeymişçesine bekliyordum. Yapmam gereken hiçbir şey yoktu, ben de kendime zahmet vermiyordum.
Bir gün ölecektim ve film benim için son bulacaktı.
Annemin ve babamın filminin nasıl bittiğini görmüştüm. Çalkantılı yaşamları sanki hiç yaşamamışlar gibi son bulmuştu. Gittikten sonra onlardan geriye sadece ben kalmıştım. Hayırsız bir evlat gibi, kendi varlığımı da silikleştirip onları izsiz bir hale getirmiştim.
Hiçbir şeyin umurumda olmadığını sanıyordum. Hatta bundan emin şekilde şuursuzca yaşıyordum.
Şimdi ise izlediğim filmin sonu bana tüm hayatımı sorgulatmıştı.
Gurur Duman, onun filminin benimkinden önce biteceğini tahmin etmezdim. Bu hayatta bana katlanabilen ve benim katlanabildiğim tek kişiydi. Onda bir izim olmasın diye 'kardeşim' demeden, uzakmışız gibi arkadaşlık etmiştim. Sözler dökülmese bile hisler vardı.
Gurur, benim için kardeşten öteydi. Ölse ne olur diye düşünmediğim için şu an tamamen boşluğa düşmüştüm.
Birkaç ay önce kaybolduğunda endişem olmamıştı. Gelir ya da gelmez önemsememiştim. Ölüsü geldiğinde ise önem vermediğim tüm değerlerim yıkılmıştı.
Yağan yağmur, toprağın kokusunu getirirken burnum sızladı. Ağlamaktan kızarmış burnumu çekip, cebimdeki ip kolyeyi bir hiçmişçesine mezarının üstüne attım. Bu ip kolyeyi gitmeden önce kaybolmadan önce bana bırakmıştı. 'Bu kıyafetle hiç uymuyor, geldiğimde alırım. Şimdilik sen de kalsın.' demişti. Geldiğinde alamasa bile ona vermiş oldum.
Ağlayan insanlar arasından geçip göz yaşlarım kuruyana kadar yürüdüm.
Hep yalnız olduğumu düşünürdüm ama şu an hissettiğim boşluk, geçmiş yalnızlıklarımın hayal olduğunu gösteriyordu. Hayatımdaki en değerli kişiyi kaybetmiştim.
Adımlarımı durdurup, kafamı gökyüzüne çevirdim.
Film bittikten sonra, oyunculara ne oluyordu?
Gurur neşeli bir çocuktu. Benim aksime eğlenceli ve hayata bağlı biriydi. Figüran, yan rol değil ana karakterin kendisi gibiydi. Kaybolduğunda herkesi endişelendirmişti. Kimse onun intihar edecek biri olduğunu fark etmemişti. Aylarca kayıpken, kendini ölüme hazırladığı düşüncesi garip geliyordu.
Ana karakterlerin ölümünü görmek garipti.
"Uhbar"
Ölümle ilgili düşüncelerim arkamdan birinin ismimi seslenmesiyle kesildi. Birden her şeyden sıyrılıp bana seslenen kişiye döndüm.
Gurur'un ağlamaktan helak olmuş sevgilisi, titreyen sesini saklayamamıştı. Bana doğru hızla gelip sarıldığında, hareketsiz kaldım.
Hıçkırıkları artarken kolları sıklaştı. Ne yapmam gerektiğinden emin değilken, elim istemsizce hareket edip sırtına uzandı. Birkaç kez pat patladıktan sonra çekilmek için hamle yaptım. Bana daha da sıkı sarılmasıyla hareketimi kestim.
Buğra'nın hayatımda hiçbir yeri yoktu. Gurur'un hayatının ise merkeziydi. O merkeze bu kadar yakınken, Gurur'un anıları tekrar zihnime doldu.
Buğra her hıçkırdığında, Gurur ağlıyormuş gibi hissetmekten kendimi alamadım.
"Uhbar, o ölmüş olamaz."
Başını omzuma bastırırken tekrar tekrar gerçeği inkar edecek cümleler kurdu.
O ana kadar kimseyle ilgilenmeyen ben, ilk defa birine ilgi vermek zorunda hissettim.
Kollarımı bu sefer ona dolayarak sarılışına karşılık verip "Geçecek." dedim..
Bizim rollerimiz de elbet geçecek ve filmimizin sonu gelecekti. Şu anki acı için ise geçecek demeye dilim varmıyordu. Buğra bunun için dediğimi düşünüyor olmalıydı.
Dünya filminin sahnelerini ileri sarıp, geriye dönemiyordunuz. Bu yüzden neyip geçip neyin kalacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
~~~
Yaşadığım orman evi her zaman ıssız ve hiçliğin içindeymiş gibi hissiyat verirdi. Bununla yaşamayı öğrenmiştim. Bunu seviyor bile olabilirdim. Ama yıllardır yaşadığım evin varlığı yenilenip değiştirilirken engel olmamıştım.
Buğra elindeki poşetleri tezgaha koyup boşaltırken onu izliyordum. Dudaklarından dökülen ıslık, ince bir melodi gibiydi. Onun varlığı evi ıssızlıktan çıkarmış, getirdiği eşyalarla hiçliğimi doldurmuştu.
"Bugün sana ne yapmamı istersin?"
Duvara dayanmış onun bana neşeyle dönen yüzüne bakarken her zamanki ifadesiz sesimle "İstediğini yap." dedim.
Buğra bozulmayan neşesiyle bir şeyler hazırlamaya başlarken, gözlerimi bir an bile üzerinden ayırmadım.
Gurur öldükten sonra onun hatırasına sahip çıkmak istemiştim. Ailemin bile hatırasını önemsemezken, onunkisini önemsemiştim. Bu yüzden Buğra'ya destek olmaya karar vermiştim.
Gurur öleli aylar oluyordu ve onunla birbirimizi toparladığımızı düşünüyordum. Birlikte yaşmaya başlayalı 6 ay olmuştu. Hayatım hiç olmadığı kadar hareketliydi. Gurur'un hatırasına istediğimden daha fazla sahip çıkmıştım.
Buğra'ya bakarken sıkışan kalbim, Gurur'un tiksinti dolu yüz ifadesini zihnime dolduruyordu. Buna rağmen kendime engel olamıyordum.
Buğra acıyla inlediğinde, kaşlarım çatıldı. Parmağını tutunca, elini kestiğini anladım.
Küçük bir kesik olmalıydı ama yine de bedenime huzursuzluk yayıldı. Sırtımı duvardan ayırıp yanına gittim. Kestiği elini tutup küçük kesikten durmadan çıkan kanlarını, kendi elime bulaştırdım.
Çizik dolu ellerine bakıp "Yine dikkatsizsin." dedim.
Buğra hata yapmış gibi "Özür dilerim." dediğinde, sesimdeki sertlikten pişman oldum.
Derin bir nefes verip, elini musluğun altına götürdüm. Suyu açtıktan sonra sessizce "Özür dileyecek bir şey yok." diye mırıldandım.
Mırıldanmamı duyduğunu biliyordum. Hafifçe tebessüm edip "Teşekkürler." dedi.
Teşekkür edeceği bir şey olmadığını da söyleyecekken kendime engel oldum. Onunla olabildiğince az iletişime geçiyordum. Başlarda böyle değildi ama varlığı beni etkiledikçe, aramızdakileri silikleştirmeye çalışmıştım.
Buğra elini, elimden çekti. Mutfak çekmecesinden sakarlığından dolayı doldurduğum yara bantlarından birini alıp parmağına taktı.
Ardından "Bu aralar dikkatim iyice dağıldı." deyip, kafasını eğdi.
Birkaç gün önce, Gurur'un ziyarete gelen kız kardeşinden dolayı bu halde olduğunu düşündüm. Gurur hayattayken, insanlar onun ilişkisini onaylamamıştı. Öldükten sonra, ölenin ilişkisine hâla saygı duymuyorlardı. Gurur'un kız kardeşi buraya gelip Buğra'ya benimle yaşadığı için yüzsüz olduğunu söylemişti.
Bununla ilgili konuşmamıştık. Her ne kadar iletişimi azaltmaya çalışsam bile, durgunluğu beni rahatsız etti. Bu yüzden onu rahatlatmak için konuştum.
"Senin burada yaşamanı isteyen bendim. Sana o kadar ısrar etmesem, kabul etmezdin. Kendini paralamayı bırak."
Saçlarına uzanan elimi son anda durdurup indirdim. Kirpiklerini titreterek bana bakarken kalbimdeki sızlama arttı.
"Ederdim."
Gülümseyerek mırıldandı. Dediği şeye dudaklarındaki kıvrılmadan dolayı odaklanamadım. Kalbim, göğüs kafesimi yumruklarken zihnimden bir kelime tekrar tekrar geçiyordu.
'Şerefsiz.'
![](https://img.wattpad.com/cover/319353871-288-k490787.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maskenin Ardındakiler (bxb)
Short StoryTAMAMLANDI Uhbar, kayıp arkadaşını aylar sonra görmüştü. Ölü olarak. Uhbar hayatta değil gibiydi, hayata dönmesi gerekti. Arkadaşı için yapması gerekenler vardı. Geride bıraktığı sevgilisini kollamak da bunlardan biriydi. Uhbar'ın bilmediği ise aydı...