2

1K 143 67
                                    

*İyi okumalar 🖤

Kendi düşüncelerimi inkar etmezdim. Kendime asla yalan söylemezdim. Buğra'ya olan hislerim büyürken bu yüzden bunu görmezden gelemdim.

Gurur'un sevgilisi olması bunu durdurmaya yetmiyordu. Onun bana karşı olan tavırları bu kadar içtenken, kendime engel olamıyordum.

Onunla aynı evde yaşamak huzur gibiydi. Sabahları birlikte koşu yapıyorduk. Birlikte yemek hazırlayıp, her öğünü birlikte yiyorduk. Gün içinde ben bilgisayardan işlerimle ilgileniyor, o da kitabını yazıyordu. Hayatımızın birbirine olan uyumuna fazlasıyla alışmıştım.

Salonda otururken yanıma gelen Buğra, elindeki kağıt tomarını dizlerimin üzerine koydu.

Arkasına yaslanırken keyifle "Yeni kitabımı yazmayı bitirdim. Okuyup bana fikrini söyle." dediğinde, kağıtları elime aldım.

Kitapları direkt kağıtlara yazıp onları zımbalıyordu. Bastırdığı birkaç kitaptan haberim vardı ama hiçbirini okumamıştım.

Bembeyaz sayfanın ortasına kocaman yazdığı 'Dibi Olmayan Kuyu' başlığına baktıktan sonra "Güzel başlık." dedim.

Buğra kafasını omzuma yaslayıp mırıltı çıkardı. Birlikte yaşayalı uzun zaman oluyordu ve sık sık temas halindeydik. Yine de kalbim buna alışamıyor gibi hep aynı tepkiyi veriyordu.

"Korkunç hissettiriyor mu?"

"Hayır."

Kıkırdadıktan sonra "O zaman değiştirmeliyim." dedi.

Onun korku hikayesi yazdığını anlarken ilk sayfayı açtım. Kitabı birkaç saatte bitirirdim ama onun bu birkaç saat yanımdan kalkmaya niyeti yok gibiydi.

Bakışlarımı ona çevirip "Bitince yorum yapmam yeterli mi?" diye sordum.

Kafasını sallayıp "Nasıl istersen." dedi.

Gözlerimi ilk satırda gezdirdim.

'Aydınlığı sevmediğimi düşünürdüm ta ki o hayatımı aydınlatana kadar.'

Korku kitabı olduğunu düşünürken romantik bir başlangıçla karşılaştım. Gözlerim tekrar ona döndüğünde gözlerini onun da satırlarda gezdirdiğini gördüm.

Kitabın sonu dememe rağmen daha ilk satırda konuşmaya başladım.

"Aydınlığı sevmez misin?"

Bakışları bana dönerken omuz silkti.

"Karakterim sevmiyor."

Gözlerimi tekrar kağıtlara çevirdim. İlk sayfayı okurken, bunun korku değil romantizm kitabı olduğunu düşündüm.

'İnsanların hayatlarındaki dönüm noktalarına karşı hep merakım olmuştu. Kendi dönüm noktam hakkında fikrim yoktu. O gün onu gördüğümde fikrim oluştu. Benim dönüm noktam, onun bulunduğu yerdi. Aydınlığı sevmesem bile onun için o noktaya adımlamak istedim. Bunun için önce engelleri aşmam gerekiyordu.'

İlk sayfalar karakterin aşık olmasıyla ilgiliydi. Sayfaları geçerken karakter onunla konuşmalarından bahsetti.

'Beni fark etmesi için kalbim yalvarıyordu. Etrafında gezsem bile beni görmedi. Bu yüzden yanına gidip kendimi belli etmem gerekti. Kısa bir 'merhaba' bile yeterliydi. Açık kahverengi gözleri bana döndüğü an 'sonunda' dedim. İlk defa biri için fark edilir olmayı diledim. Seslenişimi duymadı ya da umursamadı. Hayalkırıklığıyla dolarken o ben ona seslenmemişim gibi çekip gitti. Dilimi kontrol edecek kadar ahmak hissettim. Sesim mi kaybolmuştu? Bu saçma düşünce zihnimde dolarken, gözlerimin dolduğunun farkında bile değildim.'

Romantik satırlar devam ederken, sayfanın ortasındaki bir satır tüm romantizmi kesmek ister gibi yazılmıştı.

'Gözlerinin bana bakmasını ve dudaklarından benim için sözler çıkmasını diledim. İstediğim olmazken, dileğimin başkası için gerçekleştiğini gördüm. Benim gibi ona bakan gözler rahatsız ediciydi. Karanlığın bedenimi ele geçirmesine engel olamadım. Fazla olanın gitmesi gerekiyordu.'

~~~

Okuduğum tüm sayfalardan sonra bedenimin gerginleştiğini fark ettim. Yazdığı cinayet kitabı romantizmden uzak, tamamen korkutucuydu. Bunu ilk sayfaları geçtiğinizde anlıyordunuz.

Ona baktığımda büzülmüş dudaklarından çıkan kısa nefesleri ve kısık gözlerini gördüm. Kitabın içine o kadar çekilmiştim ki uyuduğunu bile fark etmemiştim.

Bu masum bedenin kaleminden dökülen korkunç satırlar gerçek değil gibiydi.

Kitabı, adı hiç geçmeyen bir katilin aşkını anlatıyordu. Sayfalar boyunca neredeyse hiçbir isim yoktu ama herkesi anlatan kelimelere yer verilmişti. Katil kendine maske diyordu. Aşık olduğu kişiye aydınlık ve diğer karakterleri de başka isimlerle anıyordu. Maske, psikopat bir ailenin en küçük üyesiydi. Kendisinden büyük abileri ve annesiyle şehir şehir gezerken, arkalarında cesetler bırakıyorlardı. Maske cesetleri doğramaktan keyif alıyordu. Ailesinin öldürdüğü kişileri bodrum katta parçalara ayırıp yok etmek onun göreviydi. Aydınlığı sevmeme nedeni, zamanını hep o bodrumun karanlığında geçirmiş olmasıydı. Daha sonra 'Aydınlık' geliyordu. Maske nadir olarak dışarı çıktığı zamanlardan birinde onu görüyordu. Ona aşık olduğunda, hayatının tüm işleyişi değişiyordu. Ailesi giderken, bu sefer o geride kalıyordu. Sırf aşık olduğu kişiden ayrılmamak için hayatını değiştiriyordu. Kitap boyunca aşık olduğu kişiyle fazla diyalogları yoktu. Daha çok onu hisleriyle ve gözlemleriyle anlatmıştı.

Aydınlık sessiz ve kendi halinde biriydi. Maskenin gösterdiği eğlenceli kişiliğe zıt olarak donuktu. Ama aydınlıkta onun gibi kendini gizliyordu.

Maske insanları sevmiyorken, seviyormuş gibi davranırdı. Aydınlık insanlara karşı nötr gibi olsa da ihtiyacı olanlara yardım ederdi. Maske vicdanlı gözüken vicdansız, aydınlık vicdansız gözüken iyi bir insandı. Maske onun için yüzlerce role girmişti. Onu fark etmemesiyle kafayı yerken, çevresindekilere zarar vermeye başladı. Aşık olduğu kişi çevresindekilerin farkında değildi. Onlarca kişinin ölümünü fark etmeyen aydınlık, maskenin sinirini bozuyordu. Maske kötü de olsa fark edilmek istiyordu. İstediğini alamadıkça üzülüyor ya da öfkeleniyordu. Kitaptaki cinayetler fazla ayrıntılıydı. Bu yüzden duygusal satırlara rağmen romantik ambiyansa giremiyordunuz. Maskenin aşık olduğu kişinin çevresindeki biri, maskenin son kurbanı oluyordu. Maske bu sefer fark edileceğine emin şekilde kurbanına yaslanıyordu. Bu seferki aşık olduğu kişinin kardeşiydi. Maske onların yakın olmasından o kadar mutsuzdu ki diğerlerinin aksine 30 sayfa o kıza işkence ederek öldürüyordu. Maske son kurbanınından sonra istediğini alıyordu. Aydınlık onu fark ediyordu ama kitabın sonu belirsiz bir cümleyle bitiyordu.

'Beni gördü, gözleri hiç olmadığı kadar gözlerimde kaldı. Bana uzak olan bedeni, bedenime temas etti. Kalbinin atışlarını hissettim ve istediğimi aldığımı düşündüm...İstediğim bu değildi çünkü fark etse bile o beni görmemişti. Gördüğü tek şey maskeydi.'

Maskenin Ardındakiler (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin