6-"eskisi kadar yakın olacağımızı sanmam"

18 3 3
                                    

Bölüm şarkısı:Olivia Rodrigo- Jealousy, Jealousy
Olivia sektörde ne kadar yeni olmasına rağmen sevdiğim bir sanatçı. Sadece fazla aşk şarkısı yaptığı için 3 yada 4 şarkısını dinliyorum. Bölümü yazarken bu şarkıdan bir kaç söz kullandım.

Adale ayağa kalktı "Diana! Senin ne dediğini kulakların duyuyor mu?" Diana hafif başını kaldırıp Adale'in gözlerinin içine baktı "gayette duyuyor, hemde senden daha iyi duyuyor" Adale Diana'nın kolundan tutup onu dışarı çıkardı.

"Diana beni iyi dinle, eğer daha fazla birilerinin yanında böyle konuşmaya devam edersen aramızda abla-kardeş ilişkisi kalmayacak. Tepkilerini anlayabiliyorum aileni kaybettin ama şunu unutma onlar benimde ailemdi. İleride çocuklarıma senin yaptığın kötülükleri değil ne kadar iyi bir teyze olduğunu anlatmak isterim. Eğer böyle devam edersen anlatacak hayatta olan bir teyzeleri bile olmayacak. Senin hayatın bir bardan diğer bara gitmek, nadirde olsa kokain krizine girip elindeki bütün parayı kokaine yatırmak, 1 haftada paketlerce sigara içmek olmuş. Evet zor şeyler yaşadın, ama bunları bende yaşadım senin kadar olmasada. Ama ben senin gibi hayatımın geri kalanını mahvetmek yerine geleceğime odaklanıyorum."

Adale konuşurken Diana'nın kolunu hâlâ tutuyordu, kolunu bıraktı ve konuşmaya devam etti.

"Bu saatten sonra eskisi kadar yakın olacağımızı sanmam ancak, başına bir şey geldiğinde 'benim bir ablam vardı' diyebilmelisin en azından. Anneme ve babama olan nefretini içinde dizginlemen gerek, en azından cenaze için. Bu gün yada yarın cenazelerini yapacağız, bunu sende biliyorsun. Sonunda hayalini kurduğun gün geldi, artık özgürsün Diana. Gerçi kafeste yetişmiş bir kuş kafesten çıkınca ne kadar özgür olabilirse okadar özgürsün."

Kalan bütün miras -çoğunlukla nakit, banka kartları ve evler- Diana'ya kalmıştı Alice olmadığı için. Diana şoförü çağırmış, malikaneye gidiyordu. Evdeki eşyalarını toplayacak ve evi bakıma sokacaktı -ablası masrafları üstlenmeyi kabul etmişti- yakında malikaneyi satmayı planlıyordu.

Malikaneye girdiğinde tavanın döküldüğünü gördü, artık kendi evi gibi değilde başkasının evini geziyormuş gibi hissediyordu. İlk kat tamamen yanmıştı, tahta merdivenler, kapılar, tavan yani 2. katın zemini, duvardaki yanmamış olan boyalar kalkmıştı. Merdivenler çıkılacak halde değildi, bahçedeki müştemilattan çatıdaki kiremitler kırıldığında değiştirmek için kullandıkları oldukça uzun merdiveni odasının camının hizasına dayadı.

Cebine yerden bulduğu bir taşı koydu ve merdivene tırmanmaya başladı. Malikane oldukça büyük ve oldukça fazla katı vardı, bodrumla beraber 4 kattan oluşuyordu. En üst katta -çatı katında- aktif olarak kullanılan sadece Diana'nın ve Alice'in odası vardı. Aynı katta Merida'nın ve James'in giyinme odası, misafir odası ve tuvaleti, James'in okuma odası vardı -çalışma odasında birşeyler okumaktan nefret ederdi- yani kısaca Diana ve Alice evin en az kullanılan katında kalıyorlardı, bodrum bile daha fazla kullanılıyordu.

Diana belli bir sürenin ardından odasının camına ulaşmış ve cebindeki taş ile camı kırarak içeri girmişti. Yatağına oturdu ve odasına bakmaya başladı, bu odada çok ağlamış ve çok dayak yemişti. Kötü anıları olsada bu odayı çok seviyordu, malikanenin içinde olduğu ormanı bütünüyle görebiliyordu.

Komidini açtı ve içini boşaltmaya başladı. Dolabını boşalttı, çalışma masasını, duvarındaki resimleri söktü. Son olarak anı kutusunuda yere koydu ve odaya baktı. Tamamen boştu, adamlar geldiğinde evdeki herşeyi yenileyeceklerdi. Bütün kişisel eşyalarını topladı ve Alice'inkilere odasına gitti.

Adamların kişisel eşyalarına dokunmasını istememişti, özellikle Alice'inkilere. Alice'in montunun cebinden bir zarf çıkmıştı, üstünde 'işte ödemen' yazıyordu. Diana içini açıp baktığında içinde kokain ve bir miktar para olduğunu gördü. Alice'in kötü maddeler kullandığını Diana biliyordu fakat bu kadar ileri gideceğini hiç düşünmemişti.

Fakat banknotlar Sterlin değil dolardı. Alice saçma bir işe karışmış fakat neden ödemeyi dolar olarak istemişti ki? Diana araç sesi duymasıyla zarfı yatağa bıraktı ve balkondan aşağı bakmaya başladı. 4 adet siyah araç evin önüne park etti, ve bu arabalar asla Fenth yada Robertlara ait değildi. Diana telefonunu çıkardı ve plakasının fotoğrafını çekti.

2. Arabadan bir kadın inmişti, üstünde polis üniforması vardı. Kadın Diana'yı gördü ve ona seslendi. "Pardon sizin orada ne işiniz var hanımefendi?" Diana kadını daha önce hiç görmemişti. "Asıl sizin burada ne işiniz var? Burası benim evim" diğer arabalardan polisler indi. "Hanımefendi ben Jane, amir Jane Fink Almanyadan İngiltere'ye bu vaka için atandım, oldukça önemli bir dava olduğunu söylediler" Jane ve Diana iki yaşlı kadın konuşuyormuş gibi birbirlerine bağırarak konuşuyorlardı. "Hanımefendi aşağı gelsenizde öylemi konuşsak böyle zor oluyor?"

Diana çıktığı gibi geri cama dayadığı merdivenden indi. "Merhaba ben Diana Fenth" Jane gülümsedi "ben demiştim zaten" el sıkıştılar. "İçeri geçelim diyeceğim ama bu pek mümkün değil maalesef" Jane ile birlikte gelen adamlar evin içine girmiş araştırma yapıyorlardı. "Pardon? Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz? Burası özel bir mülk, bu toprağa basmak için bile izin almanız gerekirken siz evime izinsiz giriyorsunuz?"

"Bayan Fenth farkındaysanız şuan bir cinayet araştırması yapıyoruz" Diana'nın suratı mermer gibi oldu. Şimdi bir anda neden polisler gelmişti ki? Ne gereği vardı, elleri ve sesi titriyordu. "Yanınızda bir savcı olmadığı yada savcı izni olmadan bu topraklara girmenize izin vermiyorum lütfen buradan gidin." İçerideki polis memurları malikaneden çıktı "görüşürüz amirim" Jane gülümsedi "umarım ceza evinde görüşmeyiz yada mahkemede."

Diana Mattheo'yu aradı

-Theodore
+efendim Diana
-dışarı çıkabilir miyiz sinirim çok bozuldu
+tamam çıkalım, okulun yakınındaki avmde buluşalım

Mattheo Diana'yı her gördüğünde şaşırıyordu, çünkü her görüşünde iyice çöküyordu. Şimdi ise gözleri iyice kızarmış ve kan toplamıştı. "Seni çok özledim Diana" Mattheo Diana'ya her geçen gün daha çok üzülüyordu. "Bende seni Theodore" Mattheo gülümsedi, Diana'ya olabildiğince pozitif yaklaşmaya çalışıyordu.

"Hadi gel kitapçıya bakalım belki yeni kitaplar getirmişlerdir" ikili uzun zamandır kitapçıya gitmiyorlardı, keşke şimdide gitmeselerdi. En çok satanlar bölümde 1. Sırada Ross Wilson'dan Fenth Ailesi ve Gerçekleri isimli bir dergi duruyordu. Diana küplere binmişti "pardon bakar mısınız? Bu dergi ne zaman çıkarıldı?" Kasadaki çalışanla sohpet eden çalışan Diana'ya döndü "dün efendim, Bayan Fenth Siz misiniz? Ben sizde malum olayda öldü sanıyordum."

Diana iyice sinirlenmişti "gördüğünüz üzere ölmedim karşınızda kanlı canlı duruyorum ve sorularımı cevaplarsanız daha çok mutlu olurum. Bu dergi ne zaman çıktı ve ne kadar sattı?" Çalışan elindeki listeye baktı "dün çıktı ve bir milyonu geçik sattı."

"Tamam teşekkür ederim, bende bir tane alayım" Diana sinirlice Mattheo'ya döndü "sende istermisin Theodore, belli ülkede tek okumayan bunu biz kalmışız. Hatta niye soruyorum ki bizde magazin takip edelim değil mi neyimiz eksik? Lütfen 2 dergi olsun."

Kelime:1012

Evet sonunda tamamen boş olduğum bir gün oldu ve bölüm yazabildim. Umarım hepinizin hayatı iyi gidiyordur, bu sene hepimiz için oldukça zor bir sene kaçıncı sınıf olduğumuz fark etmeksizin. Ailemiz, hocalarımız yani çevremizin bizi darladığı bu günlerde ben Wattpad'i bir kaçış yolu olarak kullanıyorum. Tahminimce çoğumuzunda öyle ama ileride bu seneye baktığımızda bu senenin bizim için bir evrim senesi olacağına neredeyse eminim.

FenthlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin