Saat sabahın beşi daha.Hava aydınlanmamış tabiki.Bu erken uyanmalarım öldürecek beni..
Yazarın ağzından
Sabahın erken saatlerinde uyanmayı hayatı boyunca bırakamadığı bir alışkanlığı olarak düşündü Aslı.Çok yorgun olmasına rağmen iki saat uyuyabilmişti sadece.Yorgunluğunu soğuk bir duşla atlatmayı düşündü ve yataktan kalkar kalkmaz banyoya gitti.On dakika sonra titreye titreye çıktı banyodan.Hemen kurulanıp üstüne birşeyler geçirdi ve saçlarını havluya sarıp mutfağa çay hazırlamaya gitti.İçinden söylenip duruyordu."Erken uyanmaktan nefret ediyorum.Bütün günüm zehir oluyor."dedi.Zaten Aslı'nın en büyük özelliği kendi kendine kızıp konuşup küfretmesiydi..Çayımı alıp bilgisayarımın basına geçtim.Saat 05:34.Kültablasını hep bilgisayarın yanına bırakırdım ama nedense burada yok.Dün akşam Melike nereye bıraktı acaba?En iyisi bilgisayarı da alıp salona geçmek, hah küllükte burada..
Sigaramı yakıp bilgisayardakı fotoğraflara bakmaya başladım.Birsürü gerekli gereksiz fotoğraf var.Neredeyse hiçbirinde ben yokum.Zaten fotoğrafımın cekilmesinden de hoşlanmıyorum.
Karede benimde olduğum bir fotoğrafı açıyorum.İşte öylece karşımda durmuş bana bakıyor.Onunla olan tek fotoğrafımda bu zaten.Mustafa ve ben..
Mustafa uzun boyu ve hafif dalgalı saçlarıyla bulunduğu herhangibir yerde dikkatleri üzerine çekerdi.Çok yakışıklı bir yüzü olmasa da ses tonu, konuşması ve hareketleriyle ilgi odağı olmaktan oda hoşlanırdı.Ben de diğerleri gibi onu öylece seyrederdim.Hayranlıkla.Çok seviyordum ki hala seviyorum.Melike iki sene oldu unut artık diyor ama insan unutmak için sevmez ki.Acı da olsa anılarım hayatımın bir parçasını silemem ki..
Dalgınlığımdan irkilerek sıyrıldım.Hala fotoğraftan bana bakıyordu.Bilgisayarı kapatıp bardağı mutfağa götürdüm.Saat 06:20..
Yazarın ağzından
Böyle düşüncelere her zaman dalardı Aslı.Kendi içinde çok kırık, her derdini ruhuna kafesleyen ve kendine bolca yalan söyleyen bir kız.Dışı mağrur içi sağnak..Böyle olduğum zamanlarda yazmanın bana iyi geldiğini düşünüyorum.Daha da vaktim varken birseyler karalamak lazım.
Ve bir defterin sayfalarina tereddut etmeden şu kelimeleri döktü Aslı;"Şuan başlayamadığım yerden yazıyorum sana. Buras8 tam olarak sabahın körü ve cehennemin dibi. Okuma ihtimalinin olmadığı kelimeleri yazarken bile soğuk terler döküyorum. Demekki herhangi bir amaca gerek yokmuş, sebebimin sen olması bile yetiyormuş. Birkac ay önce iki yıl oldu. Seni görmeyeli sesini duymayalı iki yıl.Ben ağlamıyorum artık.Sen zaten ağlamıyorsundur biliyorum. Sen heryerde her koşulda iyi olmayı bilirsin ve sen iyi isen ben de iyiyim.."
Yazarın ağzından
Ağlamıyorum dedi ve yalan söyledi Aslı.Akan bir damla yaşı elinin tersiyle sildi.Derin bir nefes alıp yazdıklarını bu zamana kadar gönderemediği ve bundan sonra da gönderemeyeceği diger yüzlerce sayfanın arasına koydu.Olduğu yere oturdu içinden geçirdikleri ise her zaman olan şeylerdi..
"Yanımda yokken bile üzebiliyorsun beni. Üzüldüğümden de haberin yok ya hani. Aldığım her nefesin ciğerime sen diye battığından, uykusuzluğumun sen olduğundan, her sözüme besmele gibi seninle başladığımdan, her bakışımda köpek gibi seni aradığımdan, bendekinin özlemek değil yanmak olduğundan haberin yok tabi.."Arkadaşlar merhaba yeni başladım ve düşüncelerinizi çok merak ediyorum iyisiyle kötüsüyle düşüncelerinizi benimle paylasırsanız sevinirim.. İyi okumalar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DERİN DUMAN
RandomHerkes düşünür derin intikamlar, sen kendine doğruyu söyleyebilir misin?