"Günaydın."
Evimdeki 2. Günü olan Hoseok daha yeni uyanmıştı. Ona bakmadan, elimdeki kahvem ve telefonum ile günaydın demiştim. Daha sonra okuduğum ilginç haberin bitmesi ile kahve bardağımı tezgaha bırakıp ona da temiz bir fincan çıkardım ve kahve makinesindeki taze kahveden koydum iki fincana.
"Kahve seviyorsundur umarım Hoseok."
"Olur, severim."
Hoseok gülümseyerek fincanı aldığında ben de kendi kahvemi yudumlamaya başlamıştım. Sessizce kahvelerimizi içtikten sonra sessizliği yine ben bozdum. İşin açığı o, dünkü konuşmadan sonra epey düşünceliydi.
"Kahvaltı yapmak ister misin yoksa kahve yeterli mi senin için? Eğer istemiyorsan hazırlanmalısın. Beraber şirkete gidecektik. Yaran nasıl?"
"Acıyor. Hemde bayağı. Ama dün kadar değil."
Dedi ve kahvesini tepesine dikip devam etti.
"Güzel olmuş, ellerine sağlık."
"Afiyet olsun."
Fincanları alıp bulaşık makinesine koydum ve odama çıkarken seslendim.
"Ben üstümü giyineceğim. Sen de hazırlan hadi."
Ona neden böyle davrandığını soracaktım evet. Ama bana neydi ki? En fazla iki hafta sonra bir daha görüşmeyecektik.
Bu yüzden bunu askıya aldım ve odama çıkıp siyah kumaş bir pantolon ve beyaz gömlek giyinip saçlarımı yaptım. Güzelce düzleştirirken kulağıma bir telefon melodisi ilişti. Bu onun telefonuydu. Benim telefonum uzun zamandır çalmıyordu. Sadece bir arkadaşım vardı ve şu an tatilde olduğu için onu rahatsız etmemek suretiyle aramıyordum. Zaten iki gün sonra gelecekti. Canım ev arkadaşım.Uzun saçlarımı düzleştirirken sonra makyaj masamın önüne geçtim.
(Y. N; Çilekli lip balm 💅💅)
Güzel, ince bir makyajdan sonra bu gün olacak ve katılacağım ilk toplantı için hazırdım.
Derken uzun zamandır duymadığım telefonumun bildirim sesi ile irkildim.
Gönderen>> Bay Min
Günaydın Amaris. Bu gün olacak toplantı birkaç saat ertelendi. Sana tam saati mesaj olarak atacağım. Fakat en az 2 saat gecikir gibi görünüyor.Gönder>>Bay Min
Pekala Bay Min. Teşekkür ederim. Saatinde orada olacağım.Bütün şansımı burada kullanmıştım. Sevinçle kıkırdayıp odamdan çıktım. Hoseok'a seslenerek aşağı indim.
"Hoseok! Vaktimiz va-"
"...Ne diyorsun sen ya? Ne demek ertelenmiş?"
Salonda hiddetli bir konuşma yapan Hoseok beklemiyordum açıkçası.
"... Ciddi misin sen? Ne yapacağız peki?... Bilmiyorum Yo-"
O sırada istemeden öksürmüştüm. Bir haltlar çeviriyordu. Çok belliydi. Fakat, beni ilgilendirmez.
" Hoseok. Toplantı ertelenmiş. İstersen seninle hastaneye gelebilirim diyecektim. Meşgulsün sanırım."
Ben konuştuğum sırada telefonu kapatıp gözlerime korku dolu bakmıştı. Neden korkuyordu bilmiyorum.
"Tamam, beraber gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋 𝐄 𝐓 𝐓 𝐄 𝐑✓𝐉𝐇𝐒
Fanfiction"Hoseok.." Karşımdaki eli kanlı bedene ve onun ayakları altında yatan tanıdık bedene baktım. Bu oydu. "Onu.. Öldürdün mü Hoseok?" "Hak ettiğini buldu."