Saçlarımı okşuyorsun, ben göğüsünün üstünde uykuya dalacakken. Şöminenin karşısındayız, üstümde bir örtü var. Sıcacık hissediyorum, hem vücuduma doğru süzülen ateşin sıcaklığı yüzünden hem de sana karşı olan hisslerim yüzünden. Tam göğüs kafesinin, daha doğrusu kalbinin üstündeki başımı okşuyorsun. Kalbinin atış sesi beni öyle huzurlu hissettiriyor ki yüzümdeki gülümsemeyi silemiyorum. Arada, senin üstünde olmama rağmen, başını kaldırıyor ve burnunu saçlarıma daldırıyorsun. Kokumu ciğerlerine doldururken senin de yüzünde bir gülümseme olduğundan emin oluyorum. Ancak benim içim titriyor, sanki kokumu bir daha içine çekemeyecekmişsin gibi, sanki kokum yok olacakmış gibi içine çekiyorsun beni. Derin bir nefesle başını yerine geri koyuyorsun ve tekrar parmaklarınla saçlarımı okşuyorsun. Her bir tutamını parmaklarına doluyorsun sonrasında bir öpücük kondurup devam ediyorsun.
"Bana bunu neden yapıyorsun?"
Diyorsun, söyle bana, ne yapıyorum sana sevgilim? Seni kırdım mı? Seni üzdüm mü? Karşında af dilemekten başka bir şey yapamam ki ben.
"Özür dilerim sevgilim, ne yaptıysam."
Diyorum kalbini çok kırmadığımı umarak. Karşında beni bağışlaman için yalvarabilirim biliyorsun. Sense sadece kıkırdıyorsun. Saçlarıma daha da aşk dolu bir öpücük bıraktığımda beni bağışladığını anlıyorum. Bunun için Tanrıya şükrediyorum.
"Ne yaptığını sormayacak mısın?"
"Her ne yaptıysam, eğer kalbini kıracak bir şeyse beni affetmenden başka bir şey isteyemem."
Tekrar kendi kendine kıkırdıyorsun, bir süre duruyorsun öylece. Elin durmuyor, beni sevmeyi bırakmıyorsun. Oracıkta uyuyakalmamı istiyorsun galiba. Çünkü devam edersen olacak olan o. Sadece beni seviyorsun, ama konuşmuyorsun. Bana kızdığını düşünmeye başlıyorum ancak bunu hissettiğin an sesin kulağıma varıyor.
"Beni kendine bu kadar aşık etmemelisin."
Uykulu gözlerimi zar zor açarak sana bakmaya çalışıyorum ama olmuyor, bu yüzden başımı kaldırıyorum ve çenemi göğüsüne yaslıyorum bu sefer.
"Özür dilerim."
Histerikçe gülüyorsun önce, sonra gülüşün yumuşuyor ve gözlerin parlıyor. Elini bana uzatıyorsun, yanağımı buluyor, sanki tam yeri gibi oturuyor. Zaten uykuyum var Hyunjin...her yumuşak dokunuşun daha da rahatlatıyor beni. Parmağın yanağımda aşağı yukarı hareket ederken gözlerimi açık tutmak için zor duruyorum. Kısık gözlerim arasından gördüğüm bana gülümseyen dudakların ve parıl parıl parlayan gözlerin. Fazla güzel bir manzara, daha çok izlemek istiyorum ama göz kapaklarım bana karşı savaş açıyor. Sanırım onlar kazanıyor. Ancak dudaklarımın üstünde hissettiğim dudakların uyumama izin vermiyor. Sevgilim sen bir günahkarsın...yanağımda hissettiğim elin uyumam için direnirken dudaklarımın üstündeki dudakların ise uyumamam için direniyor. Beynim allak bullak oluyor, asla ne yapmam gerektiğine karar veremiyorum ve uykulu olduğumdan hiç düşünemiyorum.
"Tam bir bebeksin..."
Dudaklarımızı ayırdığını yeni ve zar zor fark ediyorum. Sana bakmaya çalışıyorum, azda olsa başarılı oluyorum.
"Ben...şey..."
Kelimeleri birleştirmekte zorlanıyorum, aklım yerinde değil. Kulaklarıma kıkırtıların geliyor. Bir melodi gibi daha da rahatlatıyor beni. Tanrım sen ne zaman orkestrada çalışmaya başladın?
"Çok güzlesin..."
Bir şeyler diyorsun ancak duyamıyorum. Artık uykuya teslim oluyorum. Senin kokunla, senin sesinle ve en güzeli de...senin sıcaklığınla sevgilim.
Kısa oldu ama benim hoşuma gitti aslında farklı bir şey için yazmıştım ama böyle kalmalı bence.