prologue

227 27 71
                                    

🕷️

eğer bir gün uyandığınızda sizin dışınızda her şeyin aynı olduğunu ama sizin eskisi gibi olmadığınızı, damarlarınızdaki kanın eskisi gibi akmadığını; sinir uçlarınızın eskisi gibi uyarılmadığını, kendi bedeninizde sizinle birlikte bir başka canlının daha özelliklerini taşıdığınızı öğrenseydiniz ve bu özellikler sizi normal bir insanın ötesinde bir varlığa dönüştürseydi, küçükken büyüklerinizin sizlere anlattığı masallardaki  süper güçlere bir gün sahip olduğunuzu fark etseydiniz hayatınız hangi yönde ilerlerdi? 

çocukların gözündeki o süper kahramanlardan mı olurdunuz yoksa süper kahramanların savaştığı düşmanlardan mı?

işe bilimsel bir hava katalım ve  bunu bir psikanaliste soralım; muhtemelen çocukluk yaşantıları cevabını verecektir.

işi biraz daha davranışçı boyuta taşırsak bu soruyu john watson'ın "bana bir düzine çocuk getirin. bu çocukların yetenekleri, kabiliyetleri,ve hatta genetik bağlarına rağmen;  çocuklardan her birini doktor, hukukçu, sanatçı, iş insanı, dilenci, hırsız yetiştirmeyi garanti ederim." sözleriyle daha belirgin bir şekilde cevaplamak mümkün olacaktır.

bir insanın kişiliğinin oluşması ve kişiliğin insanın geri kalan hayatına etkili olması için; özel güçlere sahip birinin kötü adam ya da süper kahraman olması için o insanın mutasyona uğramış genlerinin nasıl çalıştığına ya da damarlarında hangi diğer canlının kanının aktığına bakmak bu soruyu cevaplamaya yeterli olmayacaktır.

onun geçmişini irdelemek nasıl bir hayat sürdüğünü görmek veya bu olaylar kişinin başına gelmeden önce olaylara bakış açısının nasıl olduğunu görmek gerekir.

nitekim mark radyoaktif bir örümcek onu ısırmadan önce oldukça kaliteli bir yaşam sürmekteydi. müzisyen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen mark'ın yaşam kalitesi yüksekti, doğduğu andan itibaren özenle büyütülmüştü onu iyi ve donanımlı bir çocuk haline getirecek her şey kazandırılmıştı, arkadaşlarıyla arası iyiydi, ortamın sevilen çocuğuydu. insanlar bir şeyler yapmak istediğinde planlarına mark'ı da dahil etmek istiyorlardı. onun söylediklerini önemsiyorlar ve mark'a değer verdiklerini hissettiriyorlardı. hayat mark için iyi başlamış iyi bir şekilde de ilerliyordu. belki basit bir örümcek ısırığı tüm dünyasının alt üst etmiş ona tamamen farklı bir hayatın kapılarını açmıştı ama mark bu durumla başa çıkabilecek mentaliteye sahipti.

böylece örümcek ısırığı mark'ı iyi bir insan olmaya devam etmesine engel olmayacaktı.

diğer yandan mark'ın hemen en yakınında zamanında mark'ı -aslında teknik olarak örümcek adamı- öldürmek için bir araya gelmiş kötü insanlardan; oldukça tehlikeli güçlere sahip olan jeno'nun bir kafadan bacaklıya dönüşmeden önceki yaşamını tahmin etmek zor olmayacaktır.

ama bunun öncesinde kafanızda oluşan kafadanbacaklı tanımını temize çekmek ve jeno'nun insanlar tarafından hayran kalınan daima gözleri üstüne çeken (özellikle baş düşmanı mark'ın) imajını korumak gerekir.

jeno'nun bir ahtapot tarafından nasıl ve nerede bir saldırıya uğradığı bilinmiyordu, muhtemelen jeno henüz hatırlayamayacağı kadar küçükken bir deniz canlısının saldırısına maruz kalmış ve bu durum jeno'nun karnında istediği zaman çıkartıp kullanabildiği lazım olmadığı zamanlarda iç organlarının arasında yerini alan portatif kolay kullanımlı kollarının yer almasına neden olmuştu.

jeno'nun başta kullanma olgunluğuna erişemediği bu kollar jeno'nun ailesinin jeno'yu ölüme terk etmesine sebep olmuştu. hiçbir zaman; kalıcı bir yuvaya, ona sevildiğini hissettiren insanlara, iyiyi ve doğruyu öğreten bir yol gösterene sahip olmamıştı. bu durum sürekli uyumsuz tavırlar sergilemesine ve doğru olmayan davranışlar göstermesine neden oluyordu. karşısına çıkan insanlar ona kötü davranıyor ve onun zayıf olduğunu düşünerek ona zarar veriyorlardı. tabii sonucunda jeno kendisini korumak amacıyla kendisine zarar vereni tek bir kol hareketiyle ya boğuyor ya da kalbini delip geçerek oracıkta can vermelerini sağlıyordu.

jeno kendisini kontrol etmeyi bilmediği gibi kimliğini de gizleyemediğinden bir gün jeno'nun bu güçleri (ileride örümcek adamın düşmanları olarak karşınıza çıkacak) insanlık adına zararlı davranışlarda bulunan bir ekibin dikkatini çekmişti.

daha bu kadar küçük bir yaşta kendini kontrol etmeyi bile bilmezken bu denli zararlı olan bir varlığın güçlerini kontrol edebilmesine imkan sağlandığında dönüşebileceği potansiyel silaha sahip olmak isteyen bu ekip jeno'ya ulaşmış ve halihazırda kendisini hiçbir yere ait hissedemeyen bu çocuğu gafil avlayarak aralarına almışlardı ve yıllarca bir silaha dönüşmesi için eğitmişlerdi.

birilerine zarar vermek jeno'yu hiçbir zaman iyi hissettirmiyordu. onu iyi hissettiren şey bir aileye ait olmak ve yaptıklarının takdir edilerek ödüllendirilmesiydi.

bunu da yine davranışçı kuram'a bağlayarak ödül ve pekiştireçlerin bireyin gelişimindeki yerinden bahsetmek doğru olacaktır.

böylece jeno yaptığı her kötülüğün karşılığını onun eksik hissettiği şeylerin ödüllendirmesiyle davranışı sergilemeye devam ediyor  ve böylece kötü davranışı pekiştirip giderek daha da kötü bir insana dönüşüyordu.

peki ya jeno için işler tam tersine dönebilir miydi? iyi insanlar iyi davranışlarını pekiştirmeye başlasaydı jeno daha iyi bir insana dönüşebilir miydi?

bu sorunun cevabını zaman çoktan vermiş olacaktı ki;

mark ile tanıştıktan sonra hayatı yeniden tamamıyla değişmişti.

gerçekten sevildiğini hissediyor, gerçekten sevdiğini hissediyordu. bir şey aldığı zaman on mislisini vermesi gerekmiyordu. ağladığında da güldüğünde de birileri ona eşlik ediyor; ağladığı zaman kendisine bir omuz güldüğünde kendisiyle birlikte gülen birini buluyordu. daha da iyisi kimse jeno'dan birilerinin canını almasını istemiyordu. ortada kurtulacak ceset ve temizlenmesi gereken kan olmuyordu.

ancak bunların yanında: ne jeno, zamanında mark'ın öldürmeye teşebbüste bulunduğu örümcek adam olduğunu; ne de mark, zamanında kendisini neredeyse boğarak öldürmek üzere olduğu için kollarından birini canice doğradığı ahtapotumsu varlığın jeno olduğunu bilmiyordu.

🕷️

merhaba, yeni ficime hoş geldiniz! umarım beğenirsiniz... düşüncelerinizi ve merak ettiklerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. haftaya görüşmek üzere!!

spiderman: on the way // marknoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin