|2| "her zaman kendin ol"

409 101 184
                                    


Taehyung, Jungkook'u evlat edineli, tam iki hafta olmuş, Jungkook yeni okuluna başlamıştı. Bir hafta boyunca Taehyung, Jungkook'la ilgilenmiş anne ve babasının açtığı yarayı sarmaya çalışmıştı. Küçük çocuk, ilk geceler sürekli ağlıyor gündüzleri ise gereğinden fazla sessiz kalıyordu. Taehyung, bu durumun kötüye gidebileceğini düşünüp bir psikiyatrisle görüşmüştü. Ve durumu şu an iyiydi.

Taehyung, ailesine Jungkook'dan bahsetmişti. İlk başta onları şaşkınlığa maruz bıraksa da sonrasında oğullarının duyarlılığı karşısında mutlu olmuş, onunla gurur duymuşlardı.

Jungkook, parkta tanışıp oyunlar oynadığı arkadaşı RyuJin ile aynı sınıftaydı. Taehyung okulunu dondurma fikrinden vazgeçmişti çünkü Jungkook'la okul saati neredeyse uyuşuyordu. Uyuşmadığı günlerde de Jimin küçük çocukla ilgileniyordu. Gerçekten mükemmel bir arkadaştı.


"Hızlı ol Jungkook, geç kalacağız!" Taehyung yüksek sesle üst katta ki çocuğa seslendi. Mutfakta kahvaltı masasını hazırlamış oturup Jungkook'un aşağı inmesini bekliyordu.

"Tamam hyung, geliyorum!"

Jungkook odadan çıkar çıkmaz elinde okul çantasıyla merdivenlerden aşağı ikişer ikişer indi. Mutfağa girmeden önce dış kapının yanına çantasını bırakıp, kendi kendine söylenerek mutfağa yürüdü.

"Hyung kravatımı bağlayamadım, bu şeyi nasıl takıyorsunuz? Gerçekten sinir bozucu"

Jungkook dudaklarını büzmüş boynundaki kravatı çekiştiriyor, Taehyung da, elindeki fincanı masaya koymuş, küçük çocuğun sevimli suratı yüzünden gülmemek için can çekişiyordu. Kendini toparladıktan sonra konuştu. "Merak etme Jungkook her şeyin bir ilk'i vardır, büyüdüğünde sen de rahatlıkla bağlayabileceksin. Şimdi yanıma gel, ben bağlarım."

Jungkook, başını kaldırıp hyung'unun yanına yürüdü. Önünde durduğunda Taehyung da hemen kravatı kavrayıp güzel bir şekilde bağladı. "Şimdi oldu, çok yakışıklı görünüyorsun"

Jungkook şaşkınca Taehyung'a bakıp "Gerçekten mi, yakışıklı mı oldum? Kızlar beni beğenir mi hyung?" diye sormuştu. Sesinde heyecan vardı. Taehyung gülümseyerek onu onayladı. Kesinlikle tüm evren onu beğenirdi.

Küçük çocuk, Taehyung'un karşısında ki sandalyeyi çekip oturduğunda Taehyung fark ettiği şeyle kaşlarını çatmış "Jungkook saçlarına bir şey mi sürdün?" demişti. Saçları parlıyordu. Arkaya doğru taranmış, sabit bir şekilde duruyordu.

"Şey... Evet hyung, özür dilerim." dedi Jungkook çekingen bir şekilde.

"Neden özür diliyorsun ki?"

Taehyung, Jungkook'un saçına ne sürdüğünü gayet iyi biliyordu ama onunla eğlenmek için bilerek sormuştu. Bıyık altından sırıtmadan duramadı.

"Ben...şey banyodaki dolabın içinde saç jölesi gördüm. Ve....sürmek istedim. Hyung kızma lütfen, okuldaki çoğu çocuk sürüyor ve sonra tüm kızlar onlarla oynuyor. Belki benimle de oynarlar. O yüzden ben de sürdüm."

Taehyung, duyduğu sözlerin üzerine kendini daha fazla tutamadan sesli bir şekilde gülmeye başladı. Gülmekten yüzü kızarmış, gözleri dolmuştu. Bu çocuk onu deli edecekti, bu kadar tatlı olmamalıydı. Jungkook'un yüzündeki şaşkınlığı gördükçe daha da çok gülmeye başladı.

"Hyung, ağlıyor musun yoksa gülüyor musun?" Genç adam gözlerini bir kaç kez kırpıştırıp karşısında şaşkınca onu izleyen çocuğa baktı.

"Ağlamıyorum Jungkook, gülüyorum"

Bunu söylerken yavaş yavaş sakinleşmeye çalışmıştı. Kendini toparlayıp ciddi bir abi tavrı takındı "Bak Jungkook, dış görünüş senin ve diğerlerinin düşündüğü kadar önemli bir şey değil. Her zaman iyi biri olursan insanlar seni sever. Önemli olan içinin temiz olmasıdır. Karakterin sağlamsa tüm kızlar belki de erkekler senin için can atarlar. Çünkü senin gibi mükemmel birini kaybetmek istemezler. Elbette, bazen dış görünüşte etkili olur ama bence, RyuJin seni kendin olarak seviyor "

Still With You | 𝐓𝐀𝐄𝐊𝐎𝐎𝐊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin