2. Soğuk Varlık(?)

319 53 11
                                    

Jimin gözlerine inanamıyordu. Ne yani böyle bir sarayda yaşayan biri taşınmak mı istiyordu? Malikanenin her tarafı siyahlar içindeydi. Geniş bahçesinde tek bir çiçek türü bile yoktu. Sadece yemyeşil otlar ve büyük ağaçlar vardı. Bahçede sırtlarında çuvallarda bir şeyler taşıyan insanlar vardı. Giyim tarzından onların hizmetçi olduğunu anlamak mümkündü.

Jimin, Bay Jeon ile tanışmak için can atıyordu. Onun nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Sergilediği nazik davranış ile onun sıcakkanlı birisi olarak düşündü. Dış görünüşünden ise bihaberdi. Kaç yaşında olduğunu bilmiyordu ama böyle bir yeri yönetiyorsa en az 50 yaşındadır diye düşünüyordu.

Jimin, önünde durduğu yeri biraz daha inceledi. Büyük duvarlarla çevrelenmiş bahçenin demir parmaklıklardan bir kapısı vardı. Kapı ve duvarlar en az dört metre kadardı. Jimin, bu kadar yüksek olmasına anlam verememişti. Demir kapı büyük bir kilit ve zincirlerle bağlıydı. Sarışın olan bunu saçma buldu. Herhalde buraya çok fazla hırsız geliyor diye düşündü.

Az önce atı süren iki kişi burada öylece dikilmekten sıkılmış olmalı ki, uzun olan genç kapıya doğru ilerledi. Sesini çok yükseltmeden bağırdı.

"Mark, kapıları açın."

Bağırması ile kapının iç tarafından iki kişi çıktı ve kat kat kilitlenmiş kapıyı açmaya başladı. Bu sırada Jimin'in içini tuhaf bir his ele geçirdi. Sanki birisi, hatta birileri onu izliyordu. Hızla arkasını dönerek karanlık ormana baktı ama kimseyi göremedi. Zaten birileri olsa bile bu kadar karanlık olan bir yerde o kişiyi göremezdi. Jimin'in içi titrerken Mark denilen adamın sonunda açtığı kapıdan adeta koşarak içeriye girdi.

Onunla birlikte az önceki iki adam da içeriye girdi ve Mark yeniden kapıları kilitlemeye başladı. Jimin az önce parmaklıklar arasından gördüğü bahçeyi şimdi rahatça görüyordu. Az önce tahmin ettiği gibi bahçede tek bir çiçek türü yoktu. Bu kadar büyük bir bahçede neden çiçek olmaz ki? Eğer Jimin'in bahçesi olsaydı orayı çeşit çeşit çiçeklerle doldururdu.

Gözlerini etrafta gezdirirken çalışanları gördü. Neredeyse yedi kişi sırtlarında ağır olduğunu düşündüğü çuvllarda bir şeyler taşıyordu. Jimin yanındaki adamlara onların ne taşıdıklarını sormak istedi ama Bay Jeon'a sormanın daha doğru olacağını düşündü. Hepsi meraktandı.

Jimin ileriye doğru yürümeye başlarken üşüdüğünü hissediyordu. Sanki her an yağmur yağacakmış gibi bir hava vardı. Gökyüzünü siyah bulutlar kaplamıştı. Malikanenin etrafına sis çökmüştü. Jimin bu ürkütücü ve kötü havayı hiç sevmemişti.

Jimin yavaş adımlarla ilerlerken malikanenin büyük kapısı açıldı ve içerisinden siyahlara bürünmüş bir kız çıktı. Kız başını aşağı tutarken ellerini önünde birleştirerek sarışına doğru yaklaştı.

"Efendim, Bay Jeon sizi bekliyor." Kız başını kaldırmadan ince sesiyle konuştu. Jimin, kadının göz teması kurmamasından rahatsız olsa da bir şey demedi. Kızı baştan aşağı süzdü.

Üzerinde ayak bileklerine kadar uzanan siyah, sade bir elbise vardı. Siyah saçlarını sıkı topuz yapmıştı. Dudaklarındaki parlatıcı dışında yüzünde makyaj yoktu. Yine de kız çok güzeldi.

Jimin'in kızı süzme sebebi buradaki insanların tarzını, davranışlarını öğrenmekti. Kızı asla başka bir niyetle süzmezdi. Katie kadar mükemmel bir sevgilisi varken gözleri başka birini görmüyordu.

Jimin başı ile kızı onayladı ve önden yürüyen kadını takip etmeye başladı. Kız, büyük kapıya ulaşınca biraz güç kullanarak kapıları araladı. Önce kendisi içeriye girdi ve kapıyı tutarak Jimin'in geçmesini bekledi.

Mr. JeonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin