Yuju: sakinleş,Kai! Kai: hayır ya koskoca sınıfın karşısında bana kafa tutdu! ? Dongmyeong: o daha yeni,biraz sonra anlar yerini. Dongju: hayır bence. Dongmyeong: ne? Dongju: o kız başa bela olucak. Kai: Yuju,o kıza dersini vermeni istiyorum. ... Son ders zili çaldı ve her kes yorucu bir haftanın sonunda başlayacak olan haftasonu için şükür etdi. Wonyoung son defterini de alıp çantasına yerleşdirdi. Tam ayağa kalkıyordu ki,omzundaki el ona ağırlık etdi. Wonyoung: Yuju unnie? Yuju: kiraz dudaklı,benimle gelir misin biraz? Wonyoung: neden? Yuju: iki kız kardeş sohbet edicez. Wonyoung: tamam,burda konuşalım. Yuju: merak etme,sana bir şey yapmam. Wonyoung biraz düşündü ve kalkıp Yujuyu izledi. İkili okulun arkasına geçdiler. Yuju durdu ve etrafına bakdı. Hiç kimse yokdu. Yüzüne Wonyounga çevirdi ve göz devirdi. Yuju: bak, küçük kız..bizim gruba bulaşma. Eğer akıllı kız olup,bizi dinlersen,..sana tırnak bile değmez. Ama yoo,.. eğer hayatına eğlence katmak istiyorsan.. Wonyoung: benim sizinle işim olmaz. Ne de sizden korkarım. Sizin gördüğünüz gibiyim. Zorbalara karşı.. Yuju: eğer zorba olsaydım,şimdi seni pataklardım demi? Wonyoung: zorbalık sadece pataklamak mıdır? Elinden geleni ardına koyma.. Wonyoung Yujuyu o kadar kızdırmışdı ki,Yuju yumruğunu sıktı. Artık dayanamazdı. Çok sabırsızdı. Derin bir nefes aldı ve verdi. Yuju: bak,...Jang Wonyoung. Beni kızdırma..bana bulaşma..yoks- Wonyoung: ne olur yoksa?
Yuju Wonyoungu anlık duvara itdi ve tam yumruğunu yüzüne indiriyordu ki,bir el onun elini tutdu ve Wonyoungun yüzünü paramparça etmekden kurtardı. Yuju yüzünü elin sahibine çevirip "bırak!" diye bağırıyordu. Wonyoung o sırada gözlerini kapatdığı için kim olduğunu göremiyordu. Ama Yujunun son kez bağırması ve geri çekilmesiyle açmışdı gözlerini genç kız. Yuju: sen deli misin,Kai?! Kai: sana dersini ver dedim,yüzünü parçala demedim,noona! Yuju: o zaman..cevabını kendin ver! Yuju kızgın gözleriyle Wonyounga bakdı ve yerden çantasını alıp ordan uzaklaşdı. Kai Wonyoungun karşısına geçip dikkatle göz gezdirdi ona. Kai: bu cesaretin kaynağı ne? Söyler misin? Wonyoung: ailem..insanlığım.. Kai: voah! aile! insanlık! öyle şeyler varmı gerçekten? Wonyoung: zorbalığının kaynaklarını bulmuş oldum. Kai kendini tamamen rahat hisseden kıza doğru bir kaç adım yaklaşır. "senin o dilin çok uzun.." dedi gözlerinin içine bakan genç kıza. "Son kez uyarıyorum,..haddini bil,güzelim". "Doğru dedin,"-dedi Wonyoung,"sizin gibi alçakların seviyesine inmemeli.." Wonyoungun söylediği her bir kelime,gülün bir dikenine beraberdi. Her bir kelime ayrı acıtıyor,karşıdakini yakıp kül ediyordu. Kai onun söylediklerine o kadar kızmışdı ki,kızın kolunu tutup kendise çekmiş,kendisine sıkıca bastırmışdı onu. "Bak,kiraz dudaklı..seni anladığın her anlamda incite bilirim. Tam da burda..ağzını kapatıp,istediğimi yapa bilirim..Can you feel it?" Wonyoung karşıdakinin gözlerinden gözlerini çekmeden "iğrençsin" dedi alçak sesle. "Hayır,güzelim..ben hayatım boyu hiç bir kadında bu mesafede olmadım..asla bir kadına bu kadar yakın olmadım."-demişdi küçüğün yüzünü inceleyerek. Son anda gözlerini kızın kiraz dudaklarında durdurmuş, kendi dudaklarını ısırıp,imalı bir bakış verdi Wonyounga. Wonyoung onun zayıf anını bulup,hemen çıkmışdı kolları arasından. Çantasını alıp kaçmışdı ordan. Uzun olan ne yaşandığını anlamadan sadece öylesine bakmışdı siyah meleğin arkasından.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.