Tekrardan merhabalar nasılsınız görüşmeyeli. Okunma sayımız yavaş da olsa her gün biraz daha artıyor ve bu beni çok mutlu ediyor. Vote ve yorum atarsanız double mutluluk :) Uzatmadan bölüme geçelim o zaman.
.................................................................
Sarp ...
Sarp...
Sarp , benim dönüm noktam ve ona verdiğim sözleri tutmak ona borcumdu. Sarp benden bir yaş küçük erkek kardeşim. Ben 11 yaşındayken kanserden vefat eden erkek kardeşim. 10 yaşında daha beraber yapabileceğimiz onca şey varken gitmek istedi bu dünyadan . Belki de onun için daha iyiydi bu bilmiyorum, Sarp'a sekiz yaşındayken akciğer kanseri tanısı konuldu . O yaştayken savaşmayı öğrendi , çok sevdiği saçları her gün biraz daha döküldü. İki ay kalmıştı onuncu yaşına , doğum günlerin de her çocuk gibi o da heyecanlanırdı. Doktorlar artık iyileşiyor demişlerdi iyileşicek evre atlamıyor artık demişti . Tabi buna Vural'ın psikolojik şiddeti yeterliydi. O yüzden Sarp'ın ölümünden onu sorumlu tutuyordum. Sekiz , dokuz yaşında bitirmişti benim kardeşimi . Hayallerini çalmışlardı kardeşimin. Doğduğu günü bu kadar seven çocuğu, doğduğu gün öldürmüşlerdi .
Yarın... yarın altı sene olacaktı. Koskoca altı sene . Çok yakışıklı bir çocuk olacağına emindim bana nazaran sapsarı saçları vardı çok severdi her saçının döküldüğünü gördüğünde ağlamasını durduramazdık . Abim de ben de çok uğraşmıştık onun için . Çok küçüktük hepimiz , küçücük yaşta neler yapabilirsin ki değil mi .
Telefonumu elime alıp saatime baktım 22.06 . Bir saat elli dört dakika , yaklaşık iki saat sonra on beş yaşına girmiş biri olacaktı. Telefonumu cebime atıp üstüme başıma bakmadan aşağı indim . Hiç bir şeyle uğraşacak takadim kalmadı artık . Hiç bir şeye bakmadan bahçeye çıktım, evin önündeki adını bilmediğim şoför konuşmaya başlayınca ona baktım bitik gözlerimle
"Sima hanım nereye gidecekseniz ben bırakayım."
'Gerek yok.' dedikten sonra yürüyecek halimin olmadığını düşünerek devam ettim.
'Yada var, yakınlarda "..." pastanesi var oraya gidiceğim '
"Tabi efendim götüreyim götürmesine de kapanmıştır ki bu saatte "
'O zaman açtırırız sıkıntımı ?'
"Yok efendim buyrun"
On dört dakika içinde pastaneye gelmiştik , tabiki bu saatte kapalıydı. Telefonumdan Sarp için ezbere bildiğim numarayı tuşlayıp kulağıma götürdüm.
"Bende seni bekliyordum Sima , geldinmi güzel kızım."
'Geldim Deniz ablam , seni bekliyorum.'
"Hemen geldim canım kızım"
Deniz ablayla da Sarp ile birlikte pastane gezerken tanışmıştık o da çok severdi Deniz ablayı. Buranın pastalarını çok sevdikten sonra her istediğimizde buraya getirirdi abim bizi. Sarp gitti ama her doğum gününde en sevdiğinden ona götürüyorum .
Deniz abla gelince bir şey demeden bana sarıldı.
"Gel hemen veriyim pastanı, hazırlamıştım zaten dolaba kaldırmıştım senin için "
'Teşekkür ederim abla '
"Bir şeye ihtiyacın olduğunda aramassan kırılırım bak"
'Tamamdır.'
Pastayı alıp arabaya yönelirken deniz ablanın sorduğu soru tekrar yaşama belirtimi göstermişti sanki. Hayatımın değiştiğini tepetaklak olduğunu Sarp bile bilmiyordu.
