Oslo, belkide milyonuncu kez başındaki peruğun düzgün durup durmadığını cep telefonunun ekranından kontrol ediyordu. Sarı renk onu açmıştı sanki, fakat uzun süre bu renkte kalmayacaktı.
Adımlarını gürültülü bardan içeriye attığında kapıda gülüp konuşan birkaç sarhoş kısaca onu süzdü. Oslo rahatsızca üzerindeki elbisenin uçlarını aşağıya doğru çekiştirerek yoluna devam etti. Şimdi anlıyordu işte kadınları.
Etrafına bakınarak yürürken topuklu ayakkabılarından çıkan sesleri hayal meyal işitebiliyordu. Bir haftadır topuklu ayakkabılarla pratik yaptığından, kendisini diğer kadınlardan daha üstün görüyordu. O daha iyi yürüyordu bir kere.
Bar sandalyesine oturduğunda bakışlarını içkilerin üzerinde gezdirdi. Hafifçe boğazını temizleyip o tok, kalın sesiyle konuşurken, ilk kuralı çiğnemişti.
Asla konuşma.
"Bir kadeh Votka alabilir miyim, lütfen?"
— 🥢 —