altıncı bölüm

2K 227 187
                                    

elimdeki bölümler bitmek üzere yenilerini yazmam gerek ama gün içinde 8 kere falan sıcaktan baygınlık geçirdiğim için bir türlü yazamıyorum. gece de uyuyakalıyorum :(( buna bir çözüm bulmam gerek

hadi bölüme

♠︎

Dejavu lisesinde gibiydim.

Kesinlikle her gün aynı olayların tekrar tekrar yaşandığı bir lisede okuyordum.

Daha birkaç gün önce yemekhanede Chaeyoung'la otururken hemen çaprazımızda oturan Jungkook ve arkadaşları, Jungkook'un bana sert bakışları, Lisa'nın dönüp dönüp bana bakması, tüm her şey tekrar yaşanıyordu. Tıpkı yaklaşık iki gündür yaşandığı gibi.

O olayın üzerine hemen haftasonu girmişti. Şimdi ise haftasonunu saymazsak okulda olduğumuz ikinci gündü. Fakat Jungkook'un tek yaptığı, bulunduğumuz ortamda bir lazer gibi baktığı yeri kül eden korkunç bakışlarını üzerime dikmekti. Bir şey yapacağını bilirken, bunu beklemek ölüm gibi bir şeydi.

Okula giderken, okuldan dönerken, sınıftayken, tuvaletteyken, koridordayken, yemekhanedeyken sürekli bir huzursuzluk içindeydim. Gözlerim etrafımda gezinip duruyor, bana zarar verecek bir şeyin olmadığını teyit ediyordu. Birkaç günüm zehir olmuştu.

"Bu kadar korkuyorken nasıl oluyor da sürekli aptal bir cesarete bürünebiliyorsun anlayamıyorum cidden!" Chaeyoung'un kendi kendine söylenmesiyle mesaimin başladığını bilerek sıkıntıyla ofladım. Chaeyoung, annemin bana sürekli 'bunu yapma, şunu yeme, onunla arkadaşlık kurma' diyerek darlayan versiyonu gibiydi. Sürekli bir şeyleri yapıp yapmayacağımı söylüyor, ben söylediklerini uygulamayınca da beni her gördüğünde, laf sokup söyleniyordu.

"Korkmuyorum ben, sana öyle gelmiş." dedim sinirli bir şekilde çıkarmaya çalıştığım ses tonumla. Evet benim de bazı korkularım vardı tabii ki ama bunları belli etmek yerine üzerine gitmek daha mantıklı gelirdi. Hatta bu düşünce birkaç gün önce o kadar mantıklı gelmişti ki, üzerine gitmeyi bırakıp bir de yumruk atmıştım. Sonra bu düşüncenin çokta mantıklı olmadığını anlamıştım. Ama bunlar hep tecrübeydi sonuçta.

"İlk geldiği zaman kaplan gibi herkesin üzerine atlayıp şimdi yerine sinerek etrafa kedi yavrusu gibi bakarken bunu söylemen çok komik." dedi yalandan gülümsemesiyle. Gülüşünü bir anda yüzünden silerek ciddi bir tavırla, "Aptalsın." dedi.

"Ya dost musun düşman mısın sen de?!"

"Dostluk görevimi yerine getirdim fakat ondan anlamayınca bir de bu şekilde deneyeyim dedim." dedikten sonra çubuklarına yemeğini sıkıştırarak ağzına götürdü. "Sen bundan da anlamazsın gerçi."

Önümde hâlâ dokunmadığım yemeğime bakarken dirseklerimi masaya koyarak ellerimi saçlarıma götürdüm. Pekala, bu cesaret işi beni bile aşmıştı. Belki de her söylediklerine kulak asıp cevap vermeye çalışmak yerine onları umursamamayı seçmeliydim. Eninde sonunda ilgilerini üzerimden çekip beni rahat bırakacaklardı sonuçta.

"Merhaba," İnce bir kız sesi duyduğumda başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Jennie elindeki tepsisiyle ikimize bakarken yüzündeki saf gülümsemesiyle istemsizce gülümsemiştim. Bu okulda, yanımda oturan dost kılıklı düşmandan bile bana zarar gelebilirdi ama bu kızdan geleceğini hiç sanmıyordum. Gülümsediğimi görünce gerginliği biraz olsun azalmıştı fakat çekingen bir tavırla konuştu. "Oturabilir miyim?"

"Tabii ki," dedim çekici olduğunu düşündüğüm gülümsememle. Chaeyoung'un ağzı açık bir şekilde beni izlediğini görsem de Jennie'den gözlerimi çekmedim. Bugün üzerinde kırmızı renginde geniş bir swearshirt vardı. "Kırmızı sana çok yakışmış. Her zamankinden farklısın bugün." Elleri üzerine giderken kaşlarını kaldırdı. Göz kırpıp devam ettim. "Çok çekici görünüyorsun."

school of bulliesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin