-benimle kal-

101 5 28
                                    

"minho ben, ben nasil desem bilmiyorum, cok ani oldu yani bilmiyorum sey..."

"chan, acele etmek zorunda degiliz, ben seni beklerim gercekten soz veriyorum."

"hayir minho oyle demek istemedim, ben evet senin erkek arkadasin olurum. ben bunun icin ne zamandir bekliyorum biliyor musun? ben heyecandan ne dediğimi bilmiyorum sadece."

"kabul ediyor musun gercekten chan?"

"minho, ediyorum tabii, ben cok mutlu oldum. ruyada degiliz degil mi? cunku lutfen olmasin. inanamiyorum ben."

"ben de, ben de inanamiyorum chan. ruya gibi. sevgiliyiz biz o zaman?"

"hmhmm oyleyiz sanirim." dedim kikirdayarak.

minho da benim gibi agzini kapatamiyordu gulumsemekten. birkac dakikalik salakca bakismalarimiz ve kahkahalarimizdan sonra minho ustume atladi. ne yapacagimi bilemedim ilk basta. sonra kollarimi ona doladim. yatakta boyluca uzaniyordum ve ustumde kahkahalar atan minho vardi. bir yandan gulup bir yandan beni gidikliyordu. bunu baska biri yapsa tekmeler atip onu uzaklastirirdim ama konu minho olunca degisiyordu benim icin. konu minho olunca dunyam duruyordu. beni gidiklamasina ragmen onu ittirmek yerine ona daha cok sariliyordum.

minho da durup bana sikica sarilmaya basladi. ruyalarimda bile bu kadar guzel degildi. hayallerimin otesindeydi minho.

gogsume kafasini koymustu dinlenmek icin. saclari ceneme degiyordu. saclarinin yumusak kokusu bir ilac gibiydi ve ben bu ilaci olabildigince icime cekmeye calisiyordum. her dakika bu kokuyu aliyor olsaydim bile yine de ozlerdim bu guzel kokuyu.

basini beni gorebilmek icin yukariya dogru cevirdi. simdi goz gozeydik. bana asikti gercekten, bu bakistan baska bir anlam cikmazdi. askin tanimini bile bilmeyen bir kisi bunun ask oldugunu soyleyebilirdi.

asik oldugunuz kisinin size asik olmasi bu dunyada bana en imkansiz gelen olaydi. ta ki bu geceye kadar. tum bu yasadiklarimiz bir mucizeydi. evet, en iyi tanim "mucize" sanirim. minhoyla tanismamiz, onun hoslandigi kisiden sogumasi, benim sakayla karisik ona yurumelerim ve flortlesmeye baslamamiz... hepsi bizim bir araya gelmemiz icin yapilmis gibiydi resmen.

yuzume bakip siritan minho, birden dusunceli bir ifadeye burundu ve gulumsemesini kaybetti.

"chan."

"efendim bebegim?"

"hickimse bizi ayiramayacak degil mi? nolursa olsun birlikte olcaz?

"bu nerden cikti simdi minho?"

"sey... ben ailemi dusundum de bi an. onlardan gizli boyle bir iliskimin olmasi uzdu sadece."

"minik bebegim benim, ailelerimiz maalesef boyle. biz onlari her sekilde kabul ederken onlar istedikleri gibi biri olmadigimizda bizi reddedebiliyorlar. o yuzden su an elimizden bir sey gelmiyor bu konuda. zamanla alisacagimizi dusunuyorum."

"hmhmm alisacagiz. ama keske onlara da iliskimizi sevinerek anlatabilseydik degil mi? keske onlar da bizimle birlikte sevinebilselerdi."

"keske oyle olsaydi ama sevinmek bir yana iliskimizi ogrenseler yuzumuze bile bakmazlardi eminim."

minho sessiz kaldi yuzunu asarak. ailesiyle arasinda ozel bir iliski oldugunu biliyordum. ne zaman aile konusu acilsa yuzu gulerek ailesinden bahsederdi benim aksime. aslinda minho'nun ebeveynleri herkesten iyi degildi. siradan bir aileydiler ama minho evlatlik gorevini en iyi sekilde yerine getirmek icin cok cabaliyordu. sanirim bu yuzden iliskimiz konusunda kafasi karisikti. ailesinin yuzune bakamayacagindan korkuyordu.

"saat sabahin 5'i olmus neredeyse. bizim yurt 7'de aciliyor. ben birazdan cikarim. sen uyu tamam mi?"

"sacmalama nereye gidiyorsun?"

only love can hurt like this | minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin