19. Bölüm

64 6 6
                                    

Eve gidip tüm eşyaları yerleştirdik. Diğerleri de benim gibi katlayıp tüm üyelerin eşyalarını dolaplara yerleştirmişlerdi. Onları evde bırakıp güzel resim malzemeleri satan bir mağazaya girdim. En kaliteli olan malzemelerden aldım. Tuvali de Hyunjinin kullandığı boyutta aldım. Her boyadan iki kutu aldım. Onların parasını ödeyip eve geçtim. Hyunjin elimdekileri görünce duygulanıp ağlamıştı. Bende o ağladığı için gözlerim dolmuştu. Onun da eşyalarınu dolaba yerleştirdik. Her şey bitince Chan hyung bizi ses kayıt odasına aldı. Yeni çıkacak olan şarkıları söyletti. Sabah olmaya kalmadan herkes odasına gitti. Bende pratik odasına gittim. En sevdiğim müzikleri açıp arada bir dans edip şarkı söyledim. Yorulunca yukarıya çıkıp güzel bir mutfak alış-veriş listesi hazırladım. Evden çıkıp markete girdim. Tüm lazım olan şeyleri aldıktan sonra eve gittim. Kahvaltıyı hazırlayıp masayı kurdum. Diğerlerini uyandırdım. Chan hyunga "Sen git diğer üyeleri al da gel." Chan hyung uykulu bir şekilde evden çıktı. Minho bana baktı ve "Sen uyumadın değil mi?" Diye sordu. Bende cevap vermeden sessiz kaldım. Derin bir off çekti ve "Neden kendine kötü davranıyorsun? Aşkım bak bu senin bedenin. Sana yeterli gelmiyor olabilir fakat biz de seni düşünüyoruz. Bazen fark etmediğimizi sanıyorsan yanılıyorsun. Sırf sen daha kötü olma diye söylemiyorduk sana." Hyunjin de devam etti. "Evet Seungmin. Benim köpüşüm bak bundan sonra seni uyuttultan sonra uyuyacağız. Tamam mı? Sakın kendini yorma. Biz nasıl çalışıyorsak sen de öyle çalış. Vokalini istediğin gibi çalış fakat dansta senin bünyen çabuk yoruluyor. O yüzden fazla pratik yapma." Onlara kocaman gülümsedim ve "Tamaaaam" diyerek bağırdım. Ben kendimi görünmez zannediyordum. Demek ki benden daha iyi saklıyorlar kendilerini. Zil çalınca diğerleriyle birlikte kapıya geçtik. Gerçekten çok uykulu görünüyorlardı. Chan hyung arkadan kıkırdayarak geliyordu. Onlar hala fark etmemişlerde yeni bir evde olduklarını. Bende kocaman gülümsedim ve masaya geçmelerini izledim. En sonunda Felix " Lan burası neresi. Chan hyung bizi mi kaçırdın?" Chan hyung daha fazla gülerek "Evet Felix sizi kaçırdım ve sizde yemek yiyorsunuz." Felix evi gezmeye başladı. Diğerleri de yavaş yavaş ayılıyordu. İlk Han konuştu "Burası kimin evi?" Ben konuşmadan cevapladı Hyunjin" Kimin olacak tabiki de Seungminin." Han şaşırarak "Gerçekten mi?" Diye sorunca Chan hyung "Yok yalan." Dedi ve Han da ayağa kalkıp evi gezmeye başladı. Jeongin yeni yeni ayılmaya başlamaıştı. Sarhoş gibi bağırarak "Nerdeyim lan ben?" Dedi. Hyunjin onun yanağından öpüp "Sevgilinin yanındasın jeonginii" jeongin onun yanağına şaplak atıp bana döndü. "Seungmin ben şimdi bunu dövüyüm mü yaa. Canım çok sıkıldı." Gülerek söylemişti bunu bende o gülğnce güldüm. Hyunjine baktığımda ise gözleri dolmuştu ve eli hala Jeonginin vurduğu yerdeydi. Gerçekten ben bu çocukla nasıl arkadaşaım bilmiyorum. O da bana bakıp yukarıyı yani benim odamı işaret etti. Bende kafamı salladım. O yukarı çıkarken yukarıdan üç beş tane çığlık yükseldi. Sanırım Felix ve Han hyungtu. Chan hyung Jeongine olayları anlatmaya başlıyordu. Changbin hyungta benim arkamdan gelip sarıldı. "Demek bizim minik köpüşümüz büyümüşte yeni bir ev almış. Hani bize ev yok mu?" Beni öpmeye çalışırken dudaklarına vurdum. "Iyyy. Yürü git be hyung. Yok size ev mev. Burası hepimizin evi. Sizin veyada benim değil." Changbin hyung yanağıma çok hızlı bir öpücük koyup koşarak uzaklaşmaya başladı. Bende öptüğü yeri silmeye çalıştım. Minhonun yanına gidip Changbinin öptüğü yeri gösterdim o da çok uzun bir şekilde dudaklarını orada bekletti. Bende onun yanağını öpüp yukarıdaki odama gittim. Hyunjin benim yatağıma yatmış sessizce ağlıyordu. Yatağın ucuna hafifçe oturdum. "Hyunjin Jeongini bilirsin sabah gerçekten çok sinirli ve ne dediğini bilmeyen birisi oluyor. Tabikide böyle yapmaması gerekiyordu ama o da bu sürece alışmaya çalışıyor. Henüz büyük olsa bile o daha küçük bir bebek. Ona böyle trip atarak bir şeye varamazsın. Tam tersi daha kötüye gidebilir. Jeongin bu. Her zaman her şey olabilir. O hep böyleydi." Hyunjin yavaşç abaşını bana çevirdi  "Seungmin yine saçımı okşar mısın?" Bu dediğine kıkırdayıp sırtımı yatak başlığına yasladım. O da kucağıma yerleşti ve yatakta kaydı. Elimi saçlarına götürüp okşamaya başladım. Gözlerini kapattı. Hala gözlerinden yaş geliyordu. Bende dayanamayıp sordum "Hala neden ağlıyorsun hyun?" O hıçkırarak cevap verdi. "Onu çok seviyorum min. Onu o kadar çok seviyorum ki. Bana böyle davranınca sebebini bildiğim halde hemen üzülüyorum." Daha çok hıçkırmaya devam etti. Kucağımda ters dönüp belime sarmaladı kollarını başını karnıma gömüp orada ağlamaya devam etti. O ağlayınca benim de göz yaşlarım akmaya başladı. Her üzüldüğümüzde böyle mi yapmamız lazım. Hani sahilde deniz dalgaları kumların üstünü kapatır yavaş yavaş. İşte onun gibi acaba gözyaşlarımız. Bizim her üzüntülü olduğumuz anda derdimi alıp götürüyor milyonlarca insanın derdiyle harmanlıyor mu. Ağlaması kesilip nefesleri düzene girince başını karnımdan çekti benim ağladığımı görğnce gülmeye başladı. "Ne gülüyon mal?" Diye yalandan sinirlendim. O daha çok gülüp zar zor konuştu "Ağlayınca daha çok benziyorsun köpeğe." Deyince benim sinirler attı. "Ben seni şimdi çok güzel bir lamaya benzeteceğim haa." Benim yanımdan koşarak kaçtı göt. Arkasından hafif bir tebessüm sundum. Diğerleri de evi çok beğebdiklerini söyleyip şirkete gitti. Felix ile beraber kalmıştık. Felix bana göz kırpınca bende ona göz kırptım. Birlikte mutfağı toparlayıp üstümüzü değiştirdik. Son kalan bir kaç şeyi de düzenleyip toparlayınca pratik odasına geçtik. Konserde çalınacak olan şarkıları tek tek izledik. Sonra kendimiz çalışmaya başladık. Genel olarak çoğu şeyi hatırlıyorduk. Bir yandan şarkı söyleyip bir yandan dans ederken birden bire kalbime ağrı saplandı. Yere düşünce Felix hemen yanıma geldi. Bir şey olmuştu. Hem de benim hiç hoşlanmayacağım bir şey. Felix bir şeyler söylüyordu fakat ben duyamıyordum onu. Sadece su diyebildim. Bana su verince biraz daha iyiydim. Beni motive edici sözler söylemeye başladı. Ben ise onu dinlemiyordum. Dinleyemiyordum. Aklım hala ne olduğu ile ilgiliydi. Benim onu dinelemediğimi farketmiş olmalı ki yüzüme bir tane tokat attı. "Seungmin shi beni dinlesene ya. Yien bir şey oldu diye düşünme. Belki bir şey olmamıştır. Yhaa! Beni dinle seni yavru köpek. Bir daha böyle dalgın olduğunu görmiycem yoksa seni bok çalıştırırım. Ona göre düşün ayağını denk al! Şimdi kalk devam ediyoruz daha akşama kadar burdayız. Ama ben çok acıktım önce yemek yapalım." Felixin bu yönünü görmem iyi oldu. Çocuk sana o kadar şey söyledi sadece bu mu Seungmin aferin sana böyle devam. Felix ile birlikte yukarı çıkıp yemek hazırladık. Diğerlerinede birer porsiyon yapıp aşağıya indik. Kendi yemeğimizi yerken ben de Chan hyunga burdan yemek götürebileceklerini yazdım. Yemek yedikten sonra biraz sohbet edip çalışmaya dans etmeye devam ettik. Bir iki saat sonra ara verdik. Telefonum çalınca açtım. "Alo" "Pardon Kim Seungmin ile mi görüşüyorum?" "Evet benim." Telefonun arkasından gelen polis sirenlerinin arasından duyduklarım ile başımdan aşağı kayanar sular döküldü. Artık nasıl bir suyasa beni buz gibi dondurdu. Telefon elimden düşerken gerçekten nasıl böyle bir şey olur onu düşündüm. Onu daha yeni bulmuşken kaybediyordum.

..........

Merhabaaa. Selam.
Ben sizinle konuşmak istiyorum. Sohbet etmek çok hoşuma gider. Oy vermeniz benim için çok önemli değil. Yorum yapın yeter. Oylarınız size yorumlarınız bana olsuuun.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin