16. Bölüm

49 5 1
                                        

Minho karşımda durmuş bana bakıyordu öylece. "Seung sana ne oldu?" Hafif kızmış hafif üzülmüş bir şekilde bana sormuştu. "Şu anda benim adlandıramadığım bir şeyi sana anlatmak istemem min. O yüzden bence hızlı gidelim çünkü babamı merak ediyorum." Onun elini tutup kapıya doğru sürükledim. Ayakkabılarımızı giyinip merdivenlere yöneldik. Ben çok sevmezdim asansörü. Hızlıca yürümeye devam ettim. Diğerlerine yetişince sessizce ne konuştuklarını dinledim. 15 dakika sonra restouranta varmıştık. İçeriye girdik. Bazı idoller yine buradaydı. Masalarda oturanlara göz gezdirdim. İçlerinde benim büyümüş halim vardı. Ağzım açık kalmıştı. Yapılı bedeni uzun boyu vardı. Bana bakıyordu şaşkınlıkla. Benim için artık dünya donmuştu. Sadece o ve ben vardık dünyada. Zaman akmıyordu. Ağzımdan "Baba." Diyerek ona koştum. O da bana kollarını açtı. Burnumu o güzel kokuyla doldurdum. Ağlamalarım yavaş yavaş iç çekişlere dönmüştü. Tekrardan kokusunu içime çektim. "Seni çok özledim ben. Hiç değişmemişsin oğlum." "Bende baba bende çok özlemişim seni. Sende hiç değişmemişsin. Hala bahar gibi kokuyorsun." Ondan ayrılıp yüzüne baktım. Yüzünde ve gözünde olan damlaları sildim. O da benimkileri sildi. Dayanamayıp tekrar sarıldım. Daha da sıkı sarıldım. Hiç bırakmak istemez gibi. "Çocuğum benim nefes almam lazım. Hani insanım ya." Bende istemeyerek ayrıldım ondan. Yanaklarını tutup sıktım. Sonra ikisinide sulu sulu öptüm. Masada en sona oturdum. Üyelerde teker teker oturdular. Sadece Chan hyung kaldı. O da babama sarıldı. Anlaşılan gerçekten benim babamda kendi babasını bulmuş gibiydi. İkisini öyle görünce çok mutlu olmuştum. İkisi de yerlerine oturdular. Benim karşımda Hyunjin hyung onun yanında Jeongin oturuyordu. Benim yanımda Minho oturuyordu. Minhonun yanında babam babamın karşısında Chan hyung. Chan hyungun yanında Jisung hyung. Jisung hyungun karşısında Felix hyung. Felix hyungun yanında Changbin hyung oturuyordu. "Evet çocuklar kahve içmek ister misiniz?" Dedi babam. Hyunjin itiraz etti. "Hayır bay Kim cezalıyız." "Ne cezası?" Diye sordu babam. Üyeler bana döndüler. "Benim üstüme atladılar da. Yaralarımın olduğunu unuttular bende bu hafta bitene kadar ceza verdim. Hem benim kahvemi içemezler hem de başka yerden kahve içemezler baba." "Senin yaran mı var? Kim yaptı?" "Sen yokken annem yaptı bazılarını. Bazılarını ise kriz geçirdiğim zaman oldu." "O anneni bir görsem var ya... Ama öfkeme yenik düşmeyeceğim. Artık özgür. Zaten boşanmıştım onunla." "Baba katil olmadığını söylemiştin. Peki kim öldürdü o kimse?" Babam biraz sessizleşti. Üyelere tek tek baktı. "Onlarda sen bana ne dediysen duyacaklar zaten. Hiç çekinme." Derince bir iç çekti. Önündeki bardaktan bir yudum su aldı. "Benim çalıştığım yerde adamlarla birlikte inşaat malzemesi almaya gittik. Yani ben öyle sanıyordum. Akşam olduğu için de hiç bir şey anlamadım. Beni çok ünlü bir şirketin yanına getirmişler. Oradan önce hırsızlık sonra da küçücük masum bir çocuğun canını aldılar. Ben sadece hiç bir şey anlamadım. O gece annenle kavga ettik zaten. O da beni katil zanetti. Sen benim bu dünyada sahip olduğum en değerli ve tek kişisin. Küçücük bir çocuk. Onlar başka bir araba daha getirmişler. Beni orada bırakıp kaçtılar. Arabaya üç mermisi olmayan bir silah ve hırsızlık planlarını bırakıp gitmişler. Oysaki ben silah nasıl kullanılır onu bile bilmiyorum. Bir çocuğun hayatını mahvettikleri gibi bir annenin ve güzeller güzeli bir oğlanın babasının da hayatını mahvettiler. Bu hayatlarda en çok canı yanan kişi ise sen oldun oğlum. Hakim karşısında hiç bir şey söyleyemiyordum. Hapishanede dilimi açtılar. Onlar sayesinde sokakta yatmıyorum. Çocuğun ailesi bana inandılar. Beni hep ziyarete geldiler. Hırsızlık yüzünden kaldım zaten. Sen daha sekiz yaşındaydın. Çok akıllıydın oğlum. Kimseye zarar vermezdin. Sanırım sen çocukluğunu yaşayamamışsın. O çocukla seninde içindeki çocupu öldürdüler. Annenin sana ne yaptığını bilmiyordum ama okulda ne yaşadığını biliyorum oğlum. Seungmin sen bana çok benziyorsun. Başkalarının hayatları seninkinden hep daha önemli gelir. Hep başkalarını iyileştirmeyi düşünürsün. Ben hapishanede kaç hayat değiştirdim hatırlamıyorum. Kendi hayatımı unuttum ama senin hayatını asla unutmadım. Seni unutmadım. Tüm o sekiz yılın hala aklımda. Çıkar çıkmaz eve gittim. Seni bulamadım. İnternette araştırdım. Senin bir idol olduğunu duyunca beyzboldan nasıl vazgeçti dedim. Ana vocal olduğunu görünce şarkı söylemeyi hep sevdiğini hatırladım. Bu 7 harika adamla tanışmışsın. Onlarla nasıl tanıştığını bilmiyorum ama onların hayatlarında da çok büyük şeyler değiştirdiğini biliyorum. Çünkü sen kendini tutamıyorsun demi oğlum. Biliyor musun eğer annele evlenmeseydim onu babası erkeklere satacaktı. Benim sayemde kurtuldu dedim ama senin hayatını kurtaramadım oğlum. O ne yaptı hiç bilmiyorum. Sana ne yaptı çok merak ediyorum. Oğlum anen sana ne yaptı?" "Sevgi hariç her şeyi verdi. Bana yapmadığı şey kalmadı..." ona annemin ne yaptığını amlattım. Babam beni çok iyi dinliyordu. Ama dinlerken gözyaşlarını tutamadı. "Sana bunları yaşattığım için o kadar çok üz-" sözünü tamamlamadan "Sakın bir daha böyle bir şey söyleme baba. Sen oraya kendi isteğin ile gitmedin. Anlatırken bile hala o zamanda gibiydin. Kendin dedin bana ben sustuğumun cezasını aldım. Hem iyi yanından bak baba. Eminim orada ne hayatlar inşa etmişsindir sen. Sen olmasan belki şu anda hayatta olamazlardı. Ayrıca bunları annem kendi seçti. Sanki sen yapmış gibi özgönöm demeye kalkıyor bir de. Tch tch tch." Hepsi benim ani çıkışıma karşın gülümsediler. Biraz daha sohbet etmeye başladık. Hepsi babamı çok sevmişti. "Eveeet. Baba sen zaten bakmışsındır üyelere biraz da ben kendi gözümde onları nasıl gördüğümü anlatayım. En büyüğümüz ve harika olan liderimiz Chan hyung. O benim zor stajyer zamanlarımda bana yardımcı olan birisi. Tek akıllı hyungumdur. Bazenleri bana yapışıyor. Tam bir bebek gibi oluyor. İzlemişsindir. Yine de onu çok seviyorum. Minho o benim ilk gördüğüm zaman bile dikkatimi çeken kişi. İlk başta çok korktum. Yaşadığım şeylerden dolayı. Annemi ilk ona anlattım. Seni ilk ona anlattım. Benim için bütün sevgi sözcüklerini söyşesem bile yetmeyecek kişidir. Şu anda da benim sevgilimdir. Üyeler biliyor o geceden sonra fotoğraf çekerken olduk. Bunu size sürpriz olarak yapmak istiyordum. Babamın çıktığını ve bizimle buluşmak istediğini söyleyince burada söylemek istedim. Changbin hyung. Benim için tam bir abisin. Ben sana anlatmasamda beni güldürmeyi başarıyordun. Sıkıntılarım senin yanında uçup gidiyordu. Beni hep mutlu ettin. Et ve etmeye devam et. Hyunjin. Sen benim bu grupta ilk tanıştığım insansın. Bazenleri beni çok sinirlendiriyorsun. Aynı şu an olduğu gibi. Sen yinede benim en yakın arkadaşımsın. Bunu asla unutma. Jisung hyung. Sen çok farkılıydın. En üzüntülü zamanın olsa bile hep mutlu oldun. Benim de sıkıntılarımı aldın sanki. Seni şu an pek anlatamam belki. Senin hayatın çünkü. Ama şunu bil sen de en iyi sırdaşsın. Felix hyung. O benim mufak robotum. Bana hep yardım eder az da olsa evdeki işlere yardım etmeye çalışırdı. Senin buraya ilk geldiğin zamanları hatırlıyorum da sende 7 yaşındaki beni görmüştüm. Şirkette bile seninle alay ediyorlardı. Bana söylemiyordun ama ben hep gördüm seni. Nasıl üzüldüğünü. Sen de benim en iyi arkadaşımsın. Ve Jeongin. Sen benimle ikiz gibiydin. Kişiliklerimiz çok farklı olsa bile seni hep kendimle bir tuttum. Diğer üyelerden daha farklı bir şekilde yaklaştım sana. Bazen üzerine fazla titriyorum. Bunu da senin iyiliğin için yaptığımı biliyorsun. Bazenleri sana yapışıyorum. Bu da sözlerimle daha çok söylesem de hareketlerim ile gösteremeyişimdi sevgimi. Sen de benim bu dünyadaki her şeyden çok sevdiğim ve koruduğum kardeşimsin. Hepinizi çok seviyorum. Hepiniz benim en değerlimsiniz. Sizin sayenizde çok değiştim. Hepinize çok teşekkür ederim." Söylediklerimden sonra bazı üyeler ağlamıştı. Bazıları ise ağzı kulaklarına varana kadar gülüyorlardı. Babam "Her şeyii anladım fakat Hyunjine şu an neden sinirlisin Seungmin?" "Onu bence Hyunjine sor baba. Çünkü ilk o başlattı." "Hyunjin oğlum neden Seungmin sinirli?" "Babacım. Senin oğlun bana Minho hyungu sevdiğini söylemedi. Seungmin hani biz en yakın arkadaşlardık. Neden bana söylemedin? Ben sana her şeyimi söyleyeyim ama sen bana söyleme tamam mı? Sabah seni Minhoyla gördüm. Balkonda. Jisung da bu yüzden çığlık attı. Felix ve Changbin hyung da bu yüzden salonda koltukta yatma numarası yaptılar." Duyduklarım ile sinirlendim. "Hyunjin bak söyledim ya sana sürpriz yapmak istedim. Asıl senin bende bir şeyler olduğunu anlaman lazımdı. Ben sende bir şey olduğu zaman nasıl hemen anlıyorsam seninde anlaman lazımdı. Anlamadınız mı? Size insanları anlamanız için sınav yaptım." Hepsi bana şaşkınca bakıyordu. Hyunjin kafasını yere eğdi ve "Seungmin ben özür dilerim sen bana bir iey olunca hemen anlarken ben seni anlayamadım. Ve teşekkürler." Hyunjin kafasını yere eğdiği için daha çok sinirlendim. Sakin bir ses tonuyla. "Hyunjin ben sana ne demiştim. İnsanlar sana kızdıkları zaman başını yere eğme. Çünkü başını yere eğdiğin zaman insanlar senin patronun gibi oluyor. Ama başını eğmeyip onu dinlediğini ve anladığını belli ettiğin zaman eşit oluyorsun. O yüzden bu hepiniz için geçerli suçlu olsanız bile benim karşımda başınızı eğmeyin. Yoksa size daha çok kızarım." Hyunjin eğik olan başını kaldırdı. Bana dolu gözleriyle baktı. Bu haline dayanamıyordum. Çatılan kaşlarım düzeldi. Yüzümde hafif bir tebessüm oluştu. İki kolumu yana açarak onu çağırdım. Annesini bulmuş bebek gibi koşarak benim kollarım arasına geldi. "Bundan sonra seni anlayacağıma dair söz veriyorum. Ve sende bana ben anlamadığım zamanlar bana anlatacağına dair söz veriyorsun." "Senin beni anlamadığın zamanlarda sana anlatacağıma söz veriyorum." Onu kendimden uzaklaştırdım. Gözlerindeki yaşları sildim. Saçlarını karştırdım. Yüzündeki aptal sırıtışla yerine oturdu. Hyunjinden sonra grubun en uzun üyesi olunca Hyunjine yetişmek ve başa çıkmak daha kolay oluyordu. Babam bize baktı. "Seungmin sen nasıl bana benzeyebiliyorsun? Ben de aynı senin gibiydim. İnsanlar ben onlara hayatlarında yaptığı hatalara kızınca başlarını eğerlerdi. Ama ben buna bile kızınca beni daha çok sevdiler. Nasıl bana çektin hiç anlamıyorum. Tipin hiç annene çekmemiş. Junier Hyun shik gibisin. Düşüncelerin bile benimkine benziyor. Annenden bir saç telini bile almamışsın. Benim oğlumsun sen." Kocaman üyelerin tabiriyle köpek gibi olan gülüşümü sundum. Diğerleri de bana gururla bakıyordu. Babam "Eeee gençler sizin işler nasıl gidiyor. Şarkılarınız pek bana göre olmasada 3RACHA çok güzel şarkılar üretip yazmışsınız. Hikayelerini sizden dinlemek istediğim için dinlemedim. Felix oğlum seninde sesine hasta oldum. Minho oğlum senin dansın da beni mest etti. Han oğlum seninde rapin beni çok etkiledi. Changbin oğlum seninde yazdığın şarkılar çok etkiledi beni. Chan oğlun seninde Chans room daki motive edici sözlerini çok beğendim. Hyunjin oğlum senin başarın beni çok etkiledi. Jeongin oğlum senin gülüşün beni de güldürdü. Benim gerçek oğlum olmasanizda hepnizle gurur duyuyorum." Hyunjin "Babacım hepsi sizin oğlunuz sayesinde. Beni o yetiştirdi sayılır. Benim babam olur kendisi. O büyüttü beni." Hepimiz gülmeye başladık. Chan hyung "Evet efendim hepsi sizin oğlunuz sayesinde oldu. Hatta o olmasaydı bazılarımız burada olmayabilirdi." Hepsi onu onayladı. Babamla sohbet etmeye devam ettiler. Ben onları yalnız bırakıp şirkete gittim.

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin