15. Bölüm

39 4 0
                                    

Sabah burnuma gelen güzel kokuyla uyandım. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm kusursuz yüzle dona kaldım resmen. Dolgun dudakları hafif şişmiş yanakları açık kahve saçlarıyla çok güzeldi. Dudaklarına doğru yaklaştım. Sırtımda duran battaniye kaymaya başladı. Bir elimi ensesine koydum. Yavaşça ama duygu dolu bir öpüşme başlattım. Kıpırdamaya başladı. Ne olduğunu farkedince bana karşılık verdi. İlk ayrılan ben oldum. "Birisi görecek şimdi. Babamla birlikte söylemek istiyorum." "Bu sabah öpücüğünün hiç bu kadar tatlı olacağını düşünmemiştim. Kalbim çok hızlı atıyor." Elimi kalbinin üstüne koydum. Sanki delip geçecek gibi atıyordu. Benim de kalbim elimin altındaki hisle daha da hızlı atmaya başlayınca elini kavradım ve benimkinin üstüne koydum. İçerden bir çığlık gelince. İkimizde panikle ayağa kalktık. Bana baktı ve gülmeye başladı. "Şu şaşırmış ve panik olmuş halin varya seni tam bir köpek gibi gösteriyor." Heralde alışkanlık olmuştu. O gülmeye devam ederken gülüşünde kalmıştı gözlerim. Bende istemeden gülümsedim. İçeriye girdim. "Ne oldu? Jisung niye çığlık attı? Hem bu mallar niye odalarında yatmadı?" Koltuğun bir ucunda Changbin hyung bir diğer ucunda da Felix hyung yatıyordu. Karşımda da saçları birbirine girmiş Hyunjin bana dik dik baktı. Niye öyle baktığını sorar gibi başımı salladım. Bana ve Minhoya baktı sonra da tripli bir şekilde odamıza gitti. Drama sabah sabah hiç çekilmiyordu. Yerde duran çantamdan telefonumu aldım. Saat sabahın altısıydı. Yine gözlerimi çok açmıştımki bütün üyelerin bana güldüklerini duydum. Yine öyle olmalıki onlara baktığımda daha fazla güldüler. Hyunjine baktığımda bana baktı sonra kendini toparladı ve aynı dik bakışlarına döndü. Bu sefer sorgulayan bakışlarla baktım. "Ben kahvaltı hazırlayacağım." Mutfağa gidip ellerimi tezgaha yaslayıp belimi esnettim. Boynumu da esnettim. Pilav için makineyi hazırladım. Dünden kalan yemekleri ısıttım. Tencereye su koydum. Kaynamaya başlayınca ramen soslarını koydum.  Su tamamen kaynayınca içine ramenleri koydum. Changbin hyung içeriye esneyerek girdi. "Çok güzel kokuyooor." İşime devam ettim. Telefondan Day6 çalar listesini açtım. Şarkılara eşlik ettiğimde biraz daha iyi olmuştum. Şarkı söylerken düşünmüyordum. Beynimde sadece şarkı sözlerinden başka hiçbir şey olmuyor. Kulaklarım sadece müziğe ve melodiye odaklanıyordu. Bu özelliğim başıma çok iş aşsada çok seviyordum. Şarkı söylemeye devam ederken bir yandan da sofrayı hazırlıyordum. Omzuma dokunan ve hafif sarsan ellerle Jeongine baktım. "Seungmin ne oldu? Daha deminden berli sana sesleniyorum duymuyorsun beni." Tüm üyeler masanın etrafındayken bana bakıyordu. Başımı yere eğdim. "Sadece aklıma bir şey takılmıştı. Bir de şarkı söylerken bana ne olduğunu biliyorsunuz. İkisi de aynı anda olunca seni duymamışım. Özür dilerim." Deyip hafiften Hyunjine baktım. Bana merakla bakıyordu. Neden böyle yaptığını bilmiyordum. Tekrar dik dik bakmaya başladı. Bende işime döndüm. Ağzımı bıçak açmadı. Kulağım şarkıdayken düşüncelerim kötü senaryolar kuruyordu. Çok dalmış olmalıyım ki marul doğrarken elimi kestim. Acıylainletip elimi musluğun altınaa koydum. Masaya baktım. Hyunjin ilk ayağa kalkan olmuştu. Ben bakınca yerine oturdu. Minho ilk yardım çantasından bir yara bandı getirdi. Elimi tutup yara bandını yapıştırdı. Yanağımda olan gözyaşlarımı sildi. "Bugün çok dalgınsın. En iyisi sen geç ben devam ederim." Başımı sallayıp pilav makinesini kapattım. Hyunjinin tama karşısına oturdum. Gözlerimi kısıp hareketlerini ve üyelere olan tutumuna baktım. Gülüyordu ama içten değildi. Üyelere bakışı ise daha çok hüzünlüydü. Kesin bir şey yapmıştım. Yoksa böyle davranmazdım. "Ben sana ne yaptım Hyunjin?" Diye mırıldandım. Yanımda oturan Felix hyung "Bir şey mi dedin Seungmin?" Onun duyduğunu bildiğim için "Sen ne duyduysan onu dedim hyung. Yanlış duymadın yani." Changbin hyung "Ne duydun ki Felix." Felix hyung bende olan bakışlarını değiştirmeden "Pek önemli değil boşver hyung." Deyip bunu sonra sorucam der gibi bakıp önüne döndü. Bende kaldığım yerden devam ettim. 5 dakika sonra Chan hyung "Hepiniz başlayabilirsiniz." Yemek yemeye başladım. Arada bir Hyunjine bakıyordum. Hiç iştahı yok gibiydi. "Hyunjin neden yemiyorsun? Yemek kendi kendine senin ağzına gelemez biliyorsun." Der demez telefonumdaki şarkı değişti. Kndi şarkımız olan Domino çalıyordu. Yerimden kalkıp telefonumu aldım. Ekranda yazanı görünce heyecanlandım. Olabilecek en mutlu sesim ve halimle kocaman gülümsedim. "Efendim baba" "Ne yapıyorsun oğlum?" "Az önce yemek yiyorduk çocuklarla." "Oğlum sesin değişik geliyor bir şey mi oldu?" İlk önce duygulandım. Babam beni nasıl anlıyordu. Gözümden bir yaş süzüldü. Diğerlerine bakımca tekrardan gülümsedim. "Yok bir şey baba. Akşam balkonda uyuyakalmışım. O yüzdendir." "Tamam oğlum. Bugün bukuşacaktık ya. Neresi olsun? Senin istediğin yer olsun." "Dün gittiğin restourant çok iyi. Hem orası şirketimize ait. Kimse bir şey diyemez. Ne zaman olacağına da sen karar ver." "Siz yemeğinizi yiyince haber verin. Çocuklara sor bir şey istiyorlar mı? Çekinmesinler." "Tamam baba bir dakika." Telefonu biraz uzaklaştırdım. "Babam bir şey istiyorlar mı diye soruyor." Jisung hyung ve Felix hyung elini kaldırdı "Ben geçenlerde yediğimiz tatlıyı istiyorum."dedi Felix hyung. "Bende o tatlıdan istiyorum." Başımı salladım. "Baba ben sana bir konum atıcam orada bir tane tatlı türü satılıyor. Oradan tatlı istiyor Felix ve Jisung hyung. Baba biraz kalın giyin bugün yağmur yağabilir. Sen şimdi alışamazsın belki." "Tabi oğlum alırım. Anladım oğlum. Kalın giyinirim sen merak etme. Bazen düşünüyorum acaba oğlum hala soğuklarda köpüş gibi mi oluyor?" Chan hyung ben konuşurken yanıma geldiği için soruyu o cevapladı. "Evet bay Kim. Seungmin soğuk havalarda tam bir köpüş oluyor." Ben utançtan kızarmışken o ikisi kahkaha atıyordu. "Görüşürüz oğlum. Kendinize iyi bakın. Sanada sağ ol Bang oğlum. İyiki dün telefonu açmışsın." İkimizde aynı anda "Görüşürüz baba." Dedik. Ardından telefonun kapanma sesi. Chan hyungun babamdan gerçekten hoşlandığını anlıyordum. Yüzümde olan gülüş solmaya başladı. Telefonu aynı yerine koyup masaya oturdum. Hepsi kesin çok şaşırmıştı. Maskemi çok iyi kullanıyordum. Aklıma konum atmadığım gelince telefonu alıp masaya tekrar oturdum. Ağzıma ramen koyup telefondan babama pastanenin konumunu ve yediğimiz tatlının ismini attım. Rameni höpürdeterek ağzıma aldım. Telefonu masaya koyup yemek yemeye devam ettim. Hyhnjine bakmayı kesmiçtim. Üyeler hala çok şaşkındı. Soruma cevap verilmemesinden hoşlanmazdım. Üyeler soruma cevap vermeyince terslerdim. Ama bu sefer Hyunjin bana nasılsa bende ona o şekilde karşılık verecektim. Chan hyung başını telefondan kaldırıp "Çocuklar 2 hafta sonra dünya turu yapacakmışız. Seungmin ve Hyunjin de yeni şarkılarını çıkarmak için hazırlık yapacaklarmış. Seungmin sen bu hafta izinli olduğun için evde çalışacaksın Felixle beraber. Diğerleri de yarından itibaren çalışmaya başlayacakmış." Şimdi daha da üzgündüm. Bir yandan da mutluydum. STAY i görmek beni her zaman mutlu etmişti zaten. Üzgün olmamın sebebi ise babamı daha yeni kazanmışken hemen ayrılmamızdı. Jisung hyung benim bu halimi görünce "Seungmin üzülme. Babanla hergün konuşursunuz. Hem baban korede yapılacak konsere de gelebilir." Bende yine kocaman gülümseyerek karşılık verdim. Yemek yemeye devam ettim. İşim bitince diğerlerine baktım. Hepsi yemeklerini bitirmiş bana bakıyordu. Yavaşça sandalyeden kalktım. Telefonumu yanıma alarak odama girdim. Babama yemeği bitirdiğimizi ve 1 saat içinde orada olacağımızı söyledim.

Kavganın Sonu (2min ,minmin, Gankwaz)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin