Bir - "Klasik Bir Başlangıç"

460 38 158
                                    

(Güncelleme: Bu kitaba her yönüyle bayılıyorum ama sadece ilk dört bölümü var. Şu sıralar buna yazmak için biraz fazla yoğunum ama şimdilik bu burada kalsın belki gelecekte devam ederim.)

Kitap okumayı çok severim. Bulduğum hemen hemen her şeyi okurum. Okurken o itinayla, özenle yaratılan evrenlerin içinde kaybolur kitap bittiğinde hiçbiri gerçek olmadığı için kendime kendime üzülürüm.

O evrenler, o olaylar gerçek değildir. Realistik düşünmek gerekir. Ama kendimi şuan belki de yüzlerce kez okuduğum o hep çok benzeyen hikayenin içinde gibi hissediyordum.

Klasik bebeklerin karışması hikâyesi.

Hastanede DNA testi sonuçlarının çıkmasını beklerken yan tarafımda annemle babam otururken karşımda biyolojik annemle babam olduklarını iddia eden iki kişi oturuyordu.

Anlaşılan o ki onlara insanlara dik dik bakmanın hiçte hoş bir şey olmadığı öğretilmemişti çünkü bana öyle bakıyorlardı. Beni baştan aşağı inceliyorlardı.

Onlara inat bende dik dik bakmaya onları incelemeye başladım. İkisi de fazla tanıdık geliyorlardı ama bir o kadar da yabancıydılar.

Babam olduğunu iddia eden adamın ela gözleri kahverengi saçları ona fazlasıyla yakışıyordu. Oldukça dik bir oturuşu vardı. Yakışıklıydı ve gözlüklü insanların da iyi görünebileceğine dair iyi bir kanıttı.

Annem olduğunu iddia eden kadın çok güzeldi. Kızıl saçları, zümrüt yeşili gözleri vardı. İnsanı yanında çok rahat hissettirecek hiç germeyecek birine benziyordu ama ben fazlasıyla gergindim.

Onları inceleyince bile onların çocuğu olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Hiçbir benzerliğimiz yok. Fiziksel olarak tamamen farklıyız. Hem adamın hem benim kahverengi saçlı olmam dışında. Ama bu onların çocuğu olduğum anlamına gelmez. Sonuçta sokakta her gördüğüm üç kişiden biri kahverengi saçlı.

Wattpad kitaplarından farklı birkaç şey vardı. Madem bebekler karışmıştı, öbür karışan neredeydi? Onların hep anne ve babalarının yanında her an gece kulübüne gidecek gibi giyinmiş bir halde umursamazca telefon oynayarak durmaları gerekmiyor muydu?

Birazdan bebeklerin karıştığı ortaya çıkacak ve o filli boya katoloğu annemle babamın kucağına atlayacaktı. Ben de reddedilendim. Doğrusu bu değil miydi?

Oysaki öyle biri hiç yoktu yanımızda. Acaba o kötü kız ben olabilir miyim diye düşündüm bir an. Telefonumu açıp dünyadan habersiz gibi davranmam mı gerekiyordu?

O kötü kıza uyuyor muyum diye kıyafetlerime baktım. Hastaneden aranıp acilen gelmemiz istendiği için bol kot pantalonum ve turuncu tişörtümle baya sevimliydim aslında.

"Su ister misin tatlım?" Biyolojik annem olduğunu iddia eden kadın yumuşak bir sesle konuştu. Bana gülümseyerek bir şişe su uzatıyordu. Gözümün ucuyla anneme baktığımda kadına yolmak ister gibi baktığını gördüm.

Kadına sadece hıhlayıp başımı başka tarafa çevirdim. Yüzündeki gülümsemenin solduğunu gördüm. Umurumda değil.

Kesin bunun yedi sekiz çocuğu falan da vardır. Dikkatle adama baktım. Hiç mafya ya da aşiret reisi tipi yoktu. Belki de kitaplardaki hikayelere o kadar da benzemiyorduk.

Gergince başımı babamın göğsüne yasladım. Testin sonucu umrumda değildi. Benim ailem zaten belliydi.

"Ben bir lavaboya gidiyorum," dedim annemle babama yönelik konuşup üstümde olan bakışları umursamadan lavaboya gittim. İkili ördüğüm saçlarımı çözdüm ve cebimdeki tokayı çıkarıp biraz daha rahatlamak için topuz yaptım.

Elimi yüzümü yıkayıp geri döndüğümde doktor oradaydı. Odadaki herkesin ifadesi değişmişti. Annemle babamın gözleri yaşlıydı. Biyolojik annem ve babam olduğunu iddia eden kadın ve adam rahat, şaşırmamış görünüyorlardı.

Annem koşup bana sarıldı. "Sen benim kızımsın, ne olursa olsun benim kızımsın. Vermem seni kimseye! Alamazlar seni benden!" Annem beni sıkı sıkı tutarken DNA testi sonuçları hakkında ufak ufak birkaç fikrim oluşmuştu.

İtirazla başımı iki yana salladım. "Hayır, hayır, hayır!" İlk hayırı mırıldandım. İkinci hayır normal tonda çıktı. Üçüncü hayırı bağırarak söyledim.

Derin derin hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım. Aldığım oksijen yetmiyordu sanki. Annem, babam, o adam, o kadın, doktorlar... Hepsi beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama ben sadece panikle olabildiğince fazla oksijeni ciğerlerime sokmaya çalışıyordum.

Kolumda bir acı hissettim. İğneyi gördüğümde dünyam dönmeye başlamıştı bile. Yavaş yavaş gözlerim kapanırken o siyah saçlı adamla kızıl kadının endişeli yüzlerini görüp onlara küfretmek istedim ama her şey çoktan karanlığa gömülmüştü...

Canım sıkıldığı için kendimce yazmaya başladığım sonra da Wattpad'ın visyonsuz bir şekilde kafayı yiyip kendi kendine yayınladığı bölümümüz! Tabii farkedince hemen yayından kaldırdım ama ben farkedens kadar okuyan üç beş kişi çok beğendiklerini söyleyince yayınlayasım geldi...

Yeni hikayemiz hayırlı uğurlu olsun o zaman!

Layla Potter ~ Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin