Gün içinde uyumanın en kötü yanı erken uyanmak. Biraz tavanla bakıştıktan sonra sürüne sürüne prizdeki telefonuma ulaştıktan sonra ağzım bir "O" şekli aldı saat sabah 5 i 5 geçiyordu. Ayy çok mutluyum. Hayır uyandığım için değil sadece 5:05 olması çok hoş değil mi? Hayır mı peki. Saat 6 olana kadar internette gezindim. Neyseki telefonum hala prizde 1 saat boyunca bu kadar telefonla ilgilensem sarjı dayanmazdı. Saat tam 6.05 bekliycem 6.06 olmasını olunca da Cenk'e mesaj atıcam. Vee.....oldu.
Irmak ve Cenk Whatsapp Konuşması:
Irmak: Pişt yakuşuklu uyanık mısın?
Yazıyor.... yazıyor.... .....
Ah ahhh yazmayı bıraktı ben de tepki olarak tuş kilidini kapatıp 1 dakika boyunca telefona bakmayıp tavanla bakışacam.
1 yeni mesaj
Yakuşuklu pirens: Saatin kaç olduğundan haberin var mı?
Yakuşuklu pirens: Heyyy??
Irmak: Ben saat 5 te uyandım ve heyyy seenn yakuşuklu pirens beni telefonuna ne diye kaydettin.(gözlüklü emoji)
Yakuşuklu pirens: Sol Anahtarım
Irmak: Ayyyy
Yakuşuklu pirens: Bizim gruptaki herkes seni öyle kaydetti.
Sol Anahtarım: Ya keşke hepimiz aynı okulda olsaydık.
Yakuşuklu Pirens: Çok bencilsin be. Sırf sen o okulda o kan emiciler ile tek başına mücadele etme diye okul değiştiriyorum. Okula beraber gidelim diye. Sen kişki sizinli iyni ikildi ilsim.
Sol Anahtarım: İşte bu yüzden adın yakışıklı olduğun için Yakuşuklu böyle düşündüğün içinde çok kibarsın bu yüzden pirens sin.
Yakuşuklu Pirens: Ok.
Yakuşuklu Pirens: Saat 7.30 da hazır ol eğer olmadıysan seni yataktan sürükleye sürükleye çıkartırım. :)
Sol Anahtarım: Peki zaten ben hiç geç kalmam.
Ahh tabi ben bu sözümü tutamadım. Cenk ile yani "Yakuşuklu Pirens" konuştuktan sonra uyumuşum cidden acaba günde kaç saat uyuyorum bilmiyorum. Saat 7 yi 50 geçiyordu. Ve 10 saniyede hazırlandım ve tabiki dünkü cam kırıklarına bastım ayağım kanasa da üstüne çorap geçirdim gerçekten acısı tarif edilemezdi. Umursamadan aşağı indim. Aşağıdaki manzara süperdi. Annem Cenk'in ağzına tereyağlı ballı ekmek tıkıyordu. Annem onun ağzına tıktıktan sonra sıra bana da geldi neyseki elime tutturup bizi kapı dışarı etti. Cenk bana 5 saniye kızgın baktıktan sonra ikimiz de gülmeye başladık. Kulaklığımı taktım şarkı söylemeye başladım eğer kendimi meşgul etmem gerek yoksa ayağımın acısı yüzünden inleyebilirim. Şarkı söylerken arada yüzümü ekşitsem de anlamadı.
Cenk'in ağzından
Saat sabah 6 da mesaj attı. Pardon 6.06 da çünkü takıntılı. Aslında o saatte uyanıktım. Onu eve bıraktıktan sonra bizim çocuklarla buluştuk. Şarkı söylediler bende gece yarısına kadar onların sesleri üzerindeki düzenlemeleri yaptım. Eve gece 2 de gittim yemek bile yiyemeden formamı ütüledim kediye mama verdim. Irmak için yeni şarkı üzerinde çalışıyorken mesaj attı.
Irmak neden iki de bir yüzünü buruşturuyor.
Irmak'ın ağzından
Kulaklıkla müzik dinlerken kendimi sanki bir klibin baş rolüymüşüm gibi geliyor. Arada bir Cenk'e bakıyorum bana bakıyor mu diye bakıyorum ama bakmıyordu. Ben de gözümü kapatıp müziğin ritmine kendimi bırakıyordum ki kendimi acı bir şekilde yerde buldum. Gözümü sıkı sıkı kapatmıştım. Ama üzerimde bir ağırlık vardı. Gözümü açtığımda bunun Cenk olduğunu anladım. Onu itekliyip ayağımın acısına bakmadan ayağa kalktım ve Cenk'e de yardım ettim. Çok centilmen bir kızım. Yine salak ben az kalsın ölüyormuşum. Gözlerim kapalı bir şekilde yoldan geçiyormuşum ve o sırada da bir kamyon geliyormuş. Cenk'e sarılmak için tam uzanıyordum acayip şekilde inledim. Ayağım ciddi şekilde acıyordu.
"Sen iyi misin?" sesindeki vurgu cidden korkunçtu.
"Sen hızlı hazırlan diyince ve ben uyuyunca 10 saniyede hazırlanmaya çalışınca aa bi de dün lambayı kırmıştım. Ona ayağımla bastınca da kesti. Ve bende.."
"Ne ayağını mı kestin?" Sözümü kesti ve bağırdı.
"Evet. Ama önemli değil okulda ayağıma baktırırım. Hem o kadar acımıyor ki." Şirin şirin gülümsedim.
"Peki. Ama seni taşımama izin verirsen."
Biraz afalladım ve önüme eğildi. Bacaklarımı tuttu ve ayağa kalktı. İlk başta dengemi sağlayamasamda zıplamasıyla boynuna yapışmam bir oldu.
"Eeee söyle sol anahtarlım rahat mısın?"
"Şey aslında pek rahat değilim, ben iniyim öyle daha iyi aslında hem sırtın ağrımıştır şişkoyum ya."
"Aslında zayıflamışsın yemek yemiyor musun?"
"Yiyorum hem de öküz gibi"
Okula vardığımızda revire gittik. Hemşire ayağımdaki cam parçasını çıkardı biraz acıdı ama yarayı temizledi ve bandajladı. Ve yeni Irmak topal bir şekilde sınıfına gidiyor. Bizim grup yine arkada cam kenarına oturdular ama orası benim yerimdi. Her zamanki gibi onları yok sayıp ön tarafa geçtim. Bu bir kuraldı hem acı çektiriyorlar hem de bir günlüğüne popülerliğini elinden alıyorlar. Sanki çok umrumda ya. Neyse bugün cuma bugün cuma rahatım...
"Pardon, burası boş mu?"
"Ne?!"
"Şey,ben yeni ögrenciyim de adım Tijda."
"Ahjgfjjfj o ne be."
Dönüp pis pis baktıktan sonra sustular.
"Gel otur." Elimle yanımı gösterdim.
"Gerçekten sağol. Nereye gitsem bu salaklarla uğraşıyorum."
"Salaklar her yerde. Üzgünüm."
İkimizde kıkırdadık. Ders yine sıkıcıydı eee nede olsa ders coğrafya olunca.
Teneffüs'te Cenk yanıma geldi. Tijda bakışları Cenk'in üstünden alamadı.
Tijda'nın evi evime yakın olunca o da bizimle yürüdü onu evine bırakınca Cenk'i evime davet ettim. Film izledik biraz skype ile bizim grupla konuştuk. Şarkı söyledik, doğruluk cesaretlilik oynadık. Cidden hayat sevdiğin insanlar ile çok eğlenceli.
"Artık bana özel olarak bir şarkı söylersiniz hanımefendi." Reverans yaparak.
"Tabiki de beyefendi." Aynı reverans ile ona karşılık vererek.
"Hangi şarkıyı istiyorsun peki."
"Pompeii."
Bugün izlediğimiz filmin adıydı ve bu şarkıya bayılıyorum.
"Hazır şarkı söylüyorsun bari kaydedelim."
"Peki ben hazırlıkları yapayım."
Mikrafonu yerinden çıkardım, direği düzelttim, mikrafonun önüne gelen perdeyi değiştirdim ve bilgisayarımdan şarkının sözlerini buldum. Ve biraz su içtim işte hazırdım.
"Normal kızlar saçlarını, makyajını veya kıyafetine karar verirken geç kalır neyse ki öyle bir kız değilsin."
"Eyvallah bro." Elimi de kalbime götürüp bunu söyleyince iyice kro oldum.
"Gitar bende. Başlıyoruz 3...2...1..."
Şarkı söylerken mutlu oluyorum ya ne biliyim birbirinden ayrıyken güzel duygular şarkı söylerken birleşip içim içime sığmayan bir mutluluk yaşıyordum.
Artık müzik için yaşamak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sol Anahtarlı Kız
Документальная прозаDepresyon testi yapıp en üst sınır 40 iken 50 çıkan bir kız düşünün. Biraz depresyonlu fakat bu durum onun çılgın olmasını asla engelleyemez. Kendisini şişman bulduğu için dolap önünde 3 saat geçirebilme yeteneğine sahip. Fakat sonuç yine bakkala gi...