Felix heyecanla kapıdan içeri girerken bakışları direkt olarak dağınık yatağında yastığına sarılmış bir şekilde uyuyan sevgilisine kaydı. Hyunjin'in dibi gelen sarı saçları beyaz çarşaflarının arasında kaybolurken iki bacağının arasına aldığı yastığa burnu dayamış derin nefesler alıyordu.Felix bu görüntüye birkaç dakika boyunca dalarken elindeki poşetin ağırlığıyla kendine gelmiş ve küçük adımlarla mutfağa doğru ilerlemişti. Poşeti masanın üstüne bıraktıktan sonra içindeki pastayı dikkatlice çıkarmış ve yanında bulunan mumları üstüne dikmişti. Pastanın üstündeki notu dikkatlice düzeltmiş ve yazının kaymadığından emin olunca erkek arkadaşını uyandırmak için mutfaktan çıkmıştı.
Yavaş hareketlerle yatağa yaklaşırken açıkta kalan kısma oturmuş ve Hyunjin'in dağılan saçları arasında parmaklarını gezdirmeye başlamıştı. Sarı saçlı bedenin yüzü daha da huzurlu bir ifadeyle rahatlarken burnunu iyice yastığa sürtmüştü. Felix onun bu kediyi andıran tavırlarına kıkırdarken yüzünü yavaşça eğmiş Hyunjin'in gözünün altındaki benine hissedilmeyecek kadar küçük bir buse kondurmuştu. Ardından dudakları birbirine karışmış kirpiklere giderken kapalı gözlerini de tek tek öpmüş ve ardından burunlarını birbirine sürtüp tebessüm etmişti.
Felix son kez sevgilisinin üst ve alt dudağına tek tek öpücük kondurduktan sonra doğrulmuş ve bir elini uyuyan bedenin yanağına götürüp okşamaya başlamıştı.
"Hyunjin... Uyanma vakti sevgilim."
Hyunjin sevgilisinin kokusuyla daldığı uykusundan yine onun sesiyle uyanırken yavaşça gözlerini açmaya çalışmıştı. Karşılaştığı ilk şey sevgilisinin ona şefkatle bakan gözleri olurken onun tebessüme karşılık mayışık bir tebessüm bırakmıştı.
"Günaydın."
"Günaydın bebeğim..."
Hyunjin yeni uyandığı için boğuk olan sesiyle Felix'e cevap verirken çilli genç onun uyanma çabalarını fırsat bilip hızlıca yataktan kalmış ve mutfağa girip yerleştirdiği mumları tek tek yakmıştı. O sırada Hyunjin dalgın bakışlarla beyaz çarşafı izlerken kendine gelmek için gözlerini kırpıştırıp duruyor ve gözünün önüne düşün saçlarını geriye doğru atıyordu.
En sonunda bundan rahatsız olduğu için tokasını ararken birden aklına tokayı gece uyumadan önce Felix'in saçlarından çıkartıp kendi bileğine taktığını hatırladı. Bununla beraber oflarken yatakta dikelip oturma pozisyonuna geçmişti.O sırada ise Felix elindeki pastayla ve dudaklarından çıkan klasik doğum günü şarkısı ile Hyunjin'in tüm dikkatini üstüne çekmişti.
"İyi ki doğdun Hyunjin~"
Felix kendisine şaşkınlıkla bakan sevgilisine gülümseyip kalın sesiyle söylediği doğum günü şarkısını bitirmiş ve yatakta oturan Hyunjin'e mumları üflemesi için pastayı uzatmıştı.
Hyunjin hâlâ şaşkınlıkla Felix'e bakarken gözlerinin dolmasını engelleyememişti. İlk defa arkadaşları dışında başka birisi doğum gününü hatırlıyor ve ona dilek tutması için mum yakıyordu.
Dudakları arasından titrekçe bir nefes kaçarken gözlerini kapatmış ve ona artık heyecanla değil de endişeyle bakan sevgilisini fark etmeden gözlerinden akan yaşlarla dileğini dilemişti.
Eğer tanrı gerçekten varsa lütfen tüm yaşamımı ve yaşamlarımı Felix'in varlığıyla doldursun.
Felix gözlerini açmadan mumları üfleyen sevgilisine tedirginlikle bakmış ve pastayı en yakın yerdeki masaya bıraktıktan sonra hâlâ gözleri kapalı bir şekilde ağlayan Hyunjin'in önünde diz çökmüştü. Elleri çoktan ıslanan yanaklara giderken kendi gözlerinin dolmasını engelleyememişti.
"Hyunjin neden ağlıyorsun? Kötü bir şey mi yaptım, hadi söyle bana neden ağlıyorsun?"
Hyunjin yanaklarındaki parmakların sildiği gözyaşlarının yerine yenilerini bırakırken yavaş bir şekilde birbirine yapışan ıslak kirpiklerini aralamıştı. Felix dolu gözleriyle önünde çökmüş ve onun iyi olduğundan emin olmak istercesine ona bakıyordu. Hyunjin bu görüntüye daha fazla dayanamazken kendisi de yataktan kayıp Felix gibi yere çökmüş ve sonra başını sevgilisinin boynuna saklayıp ellerini küçük bedenin beline sarmıştı.
Felix küçük bir çocuk gibi ona sarılıp ağlayan erkek arkadaşının sarılışına sımsıkı bir şekilde karşılık verirken kendi gözyaşlarını da daha fazla tutamamıştı. Başını omzuna yaslamış ve sevgilisinin sırtını okşayarak onu rahatlatmaya çalışırken bir yandan da onu ağlattığı için vicdan azabı çekiyordu.
"Özür dilerim benim yüzümden ağlıyorsun..."
Hyunjin duyduğu cümlelerle ağlamasını durdurmaya çalışırken küçük bir çocuk gibi başını sallamış ve inkar eden birkaç mırıltı çıkarmıştı.
"Özür dileme bebeğim. Çünkü özür dilenecek hiçbir şey yapmadın ama ben hem özür dilerim hem de teşekkür ederim."
Hyunjin saklandığı yerden başını kaldırırken sevgilisinin belinde olan ellerini tıpkı onun gibi yanaklarına çıkarmış ve akan yaşları silmişti. Felix'in parlayan gözleri içinde kalbine yakın bir yerin sızlamasına sebep olurken gözlerine dudaklarını değdirmiş ve elleri altında titreyen bedenin alnını dudakları ile okşamıştı.
"Her şeyim olduğun ve olmaya devam edeceğin için teşekkür ederim Felix."
Çilli genç de sevgilisinin çenesini dudakları ile sevmişti.
"Beni her şeyin yaptığın için teşekkür ederim Hyunjin."
●
bu ne duygusallık acaba (つ﹏⊂)
bölümü beğenmişsinizdir umarım
sizce yakında final vereyim mi?
●
- larren
ŞİMDİ OKUDUĞUN
webtoon ✓
FanfictionLee Felix bir boyslove webtoon çizeriydi, baş karakterini çizerken esinlendiği kişi ise homofobik olan Hwang Hyunjin'di. | texting (ult hyunlix)| by larren not: okumayın bence cringe