"Sana ne kadar güzel kıyafetler getirdim bir bilsen."
"Gri.. Lütfen."
"Göstereceğim! En azından göstereyim değil mi?"
Güldüm, onun neşe dolu bu hali yanında, ben soluk ve ruhsuz kalıyordum. Ama bir önemi yoktu artık, çünkü biliyorum ki gri beni her halimle seviyor ve onun sevgisi de bana ziyadesiyle yetiyordu.
"Bak, etek ister misin? Ya da şort?"
Yüzümü buruşturuyorum.
"Belki.. şort?"
"Evet! İyi seçim! Kot mu olsun deri mi?"
Şu an Chan'ın bana kıyafet getirmesi, ve bana bunları beğendirmeye çalışması size komik geliyor olabilirdi. Ama bana bakacak olursak, kıyafetlerim siyah ve kahverengi renginde tişört, pantolon, ve kazaklardan oluşuyordu. Hepsinden üçer tane vardı. Onlar üniversite son sınıf bir öğrenci olarak bana yetiyordu elbette. Chan ise kıyafet zevkimden nefret ediyordu. Yeni şeyler giydirmeye çalışsa da nadiren kabul ediyordum. Ama şimdi, bara gidiyorduk. Benim sade giyinmemi bu tür yerlerde istemezdi. Gerçi ben de gitmiyordum ama, bir istisna olduğu zaman işte.
"Mavi kot olur mu?"
"Olur. Üstü sen seçersin, uzun kollu olsun."
"Tamam, bence gri yakışır, değil mi?"
"Mavi ve gri mi? Bilemedim şimdi, iyi bir seçim mi?"
Chan umursamazca güldü "Yakışacağını düşünmüştüm! İstersen kırmızı da seçebilirim."
"Yok, kalsın. Gri olur."
"Bir dakika.. Beyaz bir gömlek var, çok güzel! İster misin?"
"Hmm."
Chan gülüp hemen yanıma yaklaştı ve denememi istedi, acele etmem gerektiğini de yanında mırıldanıp, heyecanla yatağıma sıçradı ve telefonunu eline aldı. Üstümü değiştirirken ona baktım;
"Chan! Yoksa.. O yeşilli çalışan orda mıdır!? Ordaysa kesinlikle gidemem!"
"Yok, bugün çalışma günü değil."
Gözünü telefondan ayırmadan söylemişti. Sonra bir fotoğraf çekildi. Muhtemelen mora atıyor, çünkü çok tatlı görünüyordu.
"Senin üzerindekiler de güzel olmuş bu arada." diye mırıldandandım. Uzun gri bir kot pantolon ve üstüne mor bir sıfır kollu giymişti. Ah, tanrım..
Kotun fermuarını kapattım, evet, fazla kısa. Gömleği üzerime geçirdim.
"Ya içine koy ya!"
"Tamam! Of! Bu kot çok kısa!"
"Kısa mı?"
"Döverim seni."
"Ya ama yakıştı işte ne kısası?!"
"Yakıştı mı?"
Durup boy aynasında kendimi inceledim. Kendimi güzel görmenin ne denli zor olduğunu söylemiş miydim? İnsan kendini sevmeyince böyle oluyordu işte. Kot, mavi ama sanki bir kağıdın yamuk kesilmesi kadar acı verici geliyordu. Gömleği kot pantolonumun içine yerleştirirken yavaş hareketlerim vardı, tıpkı bir kağnı gibi ilerliyordum değil mi? Çünkü aynada kendimi incelemek beynimi çok yoruyordu, o kadar çok düşünüyordum ki, hareketlerim duraksıyordu.
Ve mavi bunu biliyordu. Bildiği gibi bana dönüp mırıldandı;
"Hyunjin bana bak."
Bir anda onu karşımda görünce korkuyla sıçradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum Saftatası ve Hastacılık |Hyunho
Fiksi PenggemarHyunjin yeşil renginden, onun verdiği histen nefret ederdi. Ama Minho bu nefret için en büyük istisna olacaktı. Rahatsız edici öğeler; kan, şiddet, travma, intihar ve psikolojik sorunlar.