"Sokakta yürüyorum yok tek bir ışık"
Topuk seslerim zeminde yayılıyor, dominantlığımı gün yüzüne çıkartıyordu. Kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp üstümü başımı düzelttim. Kapıyı iki kere tıklatıp gelecek cevabı beklerken elimi kapı koluna atmıştım.
"Gir." Emire itaat ederek içeri girdiğimde sandalyede oturan yüz bana dönmüş söyleyeceklerimi bekliyordu.
"Gönderilen konumu inceledim. İllegal maçlar yapılan bir yer gibi görünse de maçlar için alınan paralar uyuşturucuya yatırılıyor."
Kafamı dik tuttum, kendimle gurur duyarken çatışmanın çıktığını öğrenmemesini umut ettim.
"Ortalık karışmış?" Baskın ses tek kaşını kaldırıp soru sorduğunda kendimi kasmaktan kaslarım ağrımıştı.
"Ufak bir çatışma çıktı ancak herhangi bir sorun olmadığından emin olabilirsiniz." Gerginlikten dudaklarımı kemirecektim fakat karşımdakine saygısızlık olacağını düşünüp bu isteğimden vazgeçtim.
"Kimliğinle ilgili bir sorun var mı? İfşa oldun mu?"
Hayatımı kurtaran adama künyemi verdiğimi yok sayarsak hayır. " Hayır efendim, ifşa olmadım."
"Güzel. Madem görevin başarılıydı tekrar gideceksin. Bu sefer numune olarak kullanabileceğimiz uyuşturucu paketlerinden getirmen gerekiyor."
Yutkunmamın sesini duyduğuna emindim zira boku yemiştim.
"Emredersiniz."
Saygıyla eğildikten sonra arkamı dönüp odadan çıktım.
Sinirle ayağımı yere vururken koridordan geçenlerin bakışlarına maruz kalıyordum.
"N'oldu lan?" Omuza elini atan Kaya'ya kısaca baktıktan sonra koridorda yürümeye başladık.
"İfşa oldum." Adımlarımız aniden durdu ve Kaya omuzlarımı tutup beni kendine çevirdi. "Ne diyorsun kızım? Gidelim bildirelim!"
"Of Kaya! Bir kişi öğrendi, sadece onu bulsam olay çözülecek."
Yemekhaneye vardığımızda çektiği sandalyeyle teşekkür ettim. "Bak, ciddiye alınacak bir durum bu. Hem nereden bulacaksın adamı?"
"Bu hafta da aynı görev yerindeyim. Bu sefer nasıl içeri gireceğim bilmiyorum ama görev geldi." Görev hakkında herhangi bir bilgi vermem yasaktı.
Önümüze koyulan tabldottaki patates püresine çatalımı batırdım. Ardı ardına sorular soran Kaya bir yandan da tıkınıyordu.
"Ee planın ne?"
Bezelyeli pilavı çiğnerken yanıtladım. "Maça gireceğim." Tadı bu kadar kötü olmak zorunda mıydı?
"Ne maçı lan?" Masaya tabldotunu bırakan Tan sohbete dahil olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan Sezanı
Teen FictionArdı arkası kesilmeyen nefeslerim boğazımı tıkıyor, koşmamı engelliyordu. Hızlı olmam lazımdı, koşmam lazımdı, siktiğimin yerinden kaçmam lazımdı. Ardımdan gelen iri vücutlu adamların aksine zayıf vücudum hızlanmama oldukça yardımcı oluyordu. "Dur!"...