Sabahın ilk ışıkları , kopkoyu karanlığı yararak gökyüzünü kaplarken , açtı gözlerini Ayda. Daha güneş tam doğmamışti. Gülümseyerek uyuşuk uyuşuk gerindi. Kuş sesleri çok tatlı geliyordu, günün en sevdiği saatleriydi, ve en önemlisi yurdundaydi. Daha mükemmel bir sabah olabilir miydi ?
Ama maalesef erken sevinmişti. Yanında alık alık onu izleyen adamı görünce silindi gülümsemesi. Zaten bütün gün ensesinde olacağını biliyordu ama , bu saatte de mi rahat vermeyecekti ? Daha uyanır uyanmaz sinirlerini germisti kadının.
- Ya ne ararsın bu saatte tepemde yine sen ! Bağlayayım mi yine seni onu mu istersin ?
- Sana da günaydın , Ayda Bike.
- Hay, bikene...
- Bir şey mi dedin , duymadım ? Ayrıca, ben artık tutsak olmadığım için , maalesef beni baglayamazsin.
- Defol git dedim başımdan. Defol da uyuyayım aydı. Kabus olup rüyama da girersin sen yakında.
Yaklaşıp , kadının saçını yüzünün kenarından , kulağının arkasına koydu.
- Sen bu saatten sonra hayatta uyumazsin Ayda. Kimi kandirirsin ? Hani bir zamanlar her gün yanımda uyanırdın ya , unuttun heralde ?Yüzündeki eli itip, dirseginin üstünde doğrularak yaklaştı Ayda adama.
- Unuttum ben, sende unutsan iyi olur. Hem üstünden 19 bahar geçti ya hani, belki değişmiştir benim huylarım.
- Cık, bence hiçbir huyun değişmedi.
Göz devirerek tekrar yerine uzandı Ayda.- Hatta hiçbir şeyinin değişmediğine eminim, ama tek değişiklik var. O da gülerken bile gözlerinden gitmeyen acı...
Dışardan bakınca bile fark edilir , ya da ben fark ederim. Ama işte o, biraz üzer beni.Tekrar dirseginin üstünde doğruldu kadın.
- Sen ne anlatırsın ya ?- Affet derim artık.
- Bence sen kendi yaptıklarını kendine unutturdun, yoksa benim bıraktığım adam bu kadar yüzsüz değildi. Gerçi, zaten ondan eser yoktur ya.
- Yüzsüz?
- Yüzsüz, kötü kalpli, bencil ,
Bir hisimla bu lafları sayıp,arkasına döndü kadın. Sinirlenmişti yine, bu ara çok agresifti zaten.
Bir süre sessizlik oldu , ses gelmeyince, merak etmeye başladı. Dayanamayip arkasını dönünce , adamın orda olmadığını gördü. Gitmişti.
Çok mu sert davranmisti acaba...
Olsun, daha fazlasını hak ediyordu.Bunun üstünde fazla durmamaya çalışıp , kalkıp giyindi Ayda. Oba da el atması gereken çok şey vardı. Artık, Dağ obasının üstünden sürgün hükmü kalktığı için , legal bir şekilde ticaret yapabiliyorlardi. İpek yoluna gidecek kervanı hazırlamaları gerekti.
Meydana varınca , Tilbe'yle , Çolpan'ın , kervanı hazırlamak için işlere çoktan başladığını gördü. Kardesini görünce keyfi yerine gelmişti.
- Oooo, Çolpan Han'ım, koskoca Dağ Hanı ne diye çalışır , biz yapariz, sen yorulmayasin.
Yaklaşıp, kardeşinin yanağını sıktı tek eliyle.
Çolpan , etrafına bakındı hızlıca bu hareketi gören oldu mu diye .- Abla ! Naparsin sen herkesin içinde !
- Ayy, affet Çolpan Han'ım, düşünemedim ben.
Bir yandan da yalandan korkmuş gibi yapip başını öne eğmişti.Ablasının bu hareketine gülen Tilbe 'ye, sinirlı bir bakış atıp, ablasına döndü Çolpan.
- Önemli değil, Ayda Bike.
Eee hatayı kendinde ara, bu saat olmuş hâlâ uyursun. Gel de işlerin ucundan tut o zaman.
Ayda sadece gülerek karşılık verdi ona.
Yaklaşıp, Ayda'nin kulağına konuştu Çolpan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Destan🤍 ~Ayda
FanfictionDiğer hikayenin devamı burdan, çünkü diğer hesabıma giremiyorum :((