devam-1

237 6 4
                                    

Sabahın ilk ışıkları , kopkoyu karanlığı yararak gökyüzünü kaplarken , açtı gözlerini Ayda. Daha güneş tam doğmamışti. Gülümseyerek uyuşuk uyuşuk gerindi. Kuş sesleri çok tatlı geliyordu, günün en sevdiği saatleriydi, ve en önemlisi yurdundaydi. Daha mükemmel bir sabah olabilir miydi ?

Ama maalesef erken sevinmişti. Yanında alık alık onu izleyen adamı görünce silindi gülümsemesi. Zaten bütün gün ensesinde olacağını biliyordu ama , bu saatte de mi rahat vermeyecekti ? Daha uyanır uyanmaz sinirlerini germisti kadının.

- Ya ne ararsın bu saatte tepemde yine sen ! Bağlayayım mi yine seni onu mu istersin ?

- Sana da günaydın , Ayda Bike.

- Hay, bikene...

- Bir şey mi dedin , duymadım ? Ayrıca, ben artık tutsak olmadığım için , maalesef beni baglayamazsin.

- Defol git dedim başımdan. Defol da uyuyayım aydı. Kabus olup rüyama da girersin sen yakında.

Yaklaşıp , kadının saçını yüzünün kenarından , kulağının arkasına koydu.
- Sen bu saatten sonra hayatta uyumazsin Ayda. Kimi kandirirsin ? Hani bir zamanlar her gün yanımda uyanırdın ya , unuttun heralde ?

Yüzündeki eli itip, dirseginin üstünde doğrularak yaklaştı Ayda adama.

- Unuttum ben, sende unutsan iyi olur. Hem üstünden 19 bahar geçti ya hani, belki değişmiştir benim huylarım.

- Cık, bence hiçbir huyun değişmedi.
Göz devirerek tekrar yerine uzandı Ayda.

- Hatta hiçbir şeyinin değişmediğine eminim, ama tek değişiklik var. O da gülerken bile gözlerinden gitmeyen acı...
Dışardan bakınca bile fark edilir , ya da ben fark ederim. Ama işte o, biraz üzer beni. 

Tekrar dirseginin üstünde doğruldu kadın.
- Sen ne anlatırsın ya ?

- Affet derim artık.

- Bence sen kendi yaptıklarını kendine unutturdun, yoksa benim bıraktığım adam bu kadar yüzsüz değildi. Gerçi, zaten ondan eser yoktur ya.

- Yüzsüz?

- Yüzsüz, kötü kalpli, bencil ,

Bir hisimla bu lafları sayıp,arkasına döndü kadın. Sinirlenmişti yine, bu ara çok agresifti zaten.
Bir süre sessizlik oldu , ses gelmeyince, merak etmeye başladı. Dayanamayip arkasını dönünce , adamın orda olmadığını gördü. Gitmişti.
Çok mu sert davranmisti acaba...
Olsun, daha fazlasını hak ediyordu.

Bunun üstünde fazla durmamaya çalışıp , kalkıp giyindi Ayda. Oba da el atması gereken çok şey vardı. Artık, Dağ obasının üstünden sürgün hükmü kalktığı için , legal bir şekilde ticaret yapabiliyorlardi. İpek yoluna gidecek kervanı hazırlamaları gerekti.

Meydana varınca , Tilbe'yle , Çolpan'ın , kervanı hazırlamak için işlere çoktan başladığını gördü. Kardesini görünce keyfi yerine gelmişti.

- Oooo, Çolpan Han'ım, koskoca Dağ Hanı ne diye çalışır , biz yapariz, sen yorulmayasin.
Yaklaşıp, kardeşinin yanağını sıktı tek eliyle.
Çolpan , etrafına bakındı hızlıca bu hareketi gören oldu mu diye .

- Abla ! Naparsin sen herkesin içinde !
- Ayy, affet Çolpan Han'ım, düşünemedim ben.
Bir yandan da yalandan korkmuş gibi yapip başını öne eğmişti.

Ablasının bu hareketine gülen Tilbe 'ye, sinirlı bir bakış atıp, ablasına döndü Çolpan.

- Önemli değil, Ayda Bike.
Eee hatayı kendinde ara, bu saat olmuş hâlâ uyursun. Gel de işlerin ucundan tut o zaman.
Ayda sadece gülerek karşılık verdi ona.
Yaklaşıp, Ayda'nin kulağına konuştu Çolpan.

Destan🤍 ~AydaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin