olaylar biraz hızlı ilerleyebilir çünkü hem az bölüm olmasını istiyorum hem de çok olay kurguluyorum...eğer çook hızlı gittiğimi düşünürseniz söylemeniz yeter,yavaşlamaya çalışırım.şimdi merak ettiğim bir şey var ıvory'nin hangi kardeşiyle olan ilişkisini daha çok beğeniyorsunuz?çünkü bu kurguyu aklıma ilk sokan kardeşleriyle arasında geçenlerdi.iyi okumalarr.bu arada koymam gerekir mi emin değilim ama tw:ed olabilir biraz.
Zaman acımasızdır,demişti annem.Tamamiyle ona benzeyen kız kardeşim Cissy'e bakarken.Dalgalı bir deniz gibi,gelir ve gider.Ne götürdüğünü gidene kadar anlamazsın.Yine de bazen onu evlenmeye ailesi zorlamış olsaydı diye düşünüyordum.Olduğu hayatı sevmese ve dört kızını da o hayata sürüklemek istemese hayatım nasıl olurdu?Bu kadar spontene bir hayat yaşamaktan korkuyordum.Mezun olup evlenmekten deli gibi korkuyordum.Daha Fransa'yı görmemiştim.Çok merak ettiğim İtalya'nın dar sokaklarından geçmemiştim.Dünyam buradan ibaret olmamalıydı anne,sana en çok bu yüzden kızıyorum.Bazen eğer kardeşlerim olmasaydı bu mirastan vazgeçer miyim diye düşünüyordum.Slytherin bina başkanı ve prensesi,Black varisi ve okulun popüler kızı Ivy Black.Erkeklerle oyalanmayı seven,partiler ve danslarla gününü gün eden kibirli kız olduğumu düşünüyorlardı çünkü ben hepsinin öyle düşünmesini istemiştim.Hiç kimse daha fazlası için çabalamamıştı.Daha fazlası olduğumu düşünmemişlerdi ve artık bu durum midemi bulandırıyordu.Hepsi annem yüzündendi.Bana insanların senden korkmasını sağla Pandora,demişti.Kendini sevmenin tek yolu bu.Ama öyle değildi,sıralama yanlıştı.Dünyada en çok kendimi seversem insanlar benden korkardı,bana bencil derlerdi.Sıralama yanlıştı,hepsi annemin suçuydu.
"Ve beni öptü..."Hikayenin ortasında biraz uzaklaşmıştım ama sonunu duyabildim.Cissy,Lucius ile ilk öpüşmesini anlatıyordu.
"Ay çok şeker!" diye bağırdı Andromeda.
"Öğk."dedi Bellatrix.
"İlk öpücüğünüz çıkmaya başladıktan 7 ay sonra mı oldu?"dedim ben.Ve Black kız kardeşlerin bütün zıtlıklara karşı uyumu sayın seyirciler."Herkes senin gibi çıkmaya başladıktan 5 saat sonra yapmıyor Ivy."diye göz devirdi Andy."Flört.Kimseyle çıkmadım."diye düzelttim ablamı ama Bella çoktan elini ağzıma dayamış Cissy'i devam etmesi için destekliyordu.Çenemi omzuna koydum ve,"Susmasını istemiyor musun?"dedim fısıldayarak."Her halükarda anlatacak,çabuk bitsin istiyorum."dedi ve arkasından geleceğini bildiği kahkahamı engellemek için elini tekrar ağzıma koydu.Komik bir ses çıktığında ikimizin de gülesi gelmişti.Birbirimizi çimdikleyerek susmayı başardık ve en küçük kardeşimizi dinledik.Andy olmasa ne yapardık onu bile bilmiyorum çünkü berbat ablalardık.Cissy'nin konuşması bittiğinde hava kararmak üzereydi bu yüzden kalkıp büyük salona ilerledik.Yemek yeni kuruluyor olmalıydı.Ev cinlerinin bir belirip bir kaybolmasını izlemek çok eğlenceliydi ama vaktim yoktu.Sabahtan beri üzerimde olan kalın kazağı çıkarıp ince bir şey giymek istiyordum.Zindanlara doğru ilerlerken Bella Lily Evans ile birlikte geçen sene evden kaçan kuzenimizin grubuna bakıp yüzünü buruşturdu."Şu bulanıkların yok olması için her gece dua ediyorum."dedi nefretle.Sesindeki hiddet beni korkutsa da onaylarcasına mırıldandım."En azından başka bir okulda eğitim görse hepsi."
"Ivy!Onların eğitim alması bile bize hakaret."dediğinde onaylarcasına mırıldandım.Andy'nin belirgin bir şekilde yutkunduğunu fark ettim.Korkuyla titredi ve kolumdan çıkıp ilerlemeye başladı.Kolundan tutup sormak istedim ama yalnız kalmak istediğini belli edercesine elini kaldırdı.Cissy ne oldu şimdi,diye fısıldadı.Onu duymazdan geldik.Zorlukla Sirius'a gülümsedim.James Sirius'u dürttü ve bir şey söyledi.Gülümsediğimi gördüğünde Sirius göz kırptı.Ona asla düşman olamazdım.Benim ağabeyim gibiydi.7 yaşında yengemin en sevdiği vazoyu kırdığımda eline topunu alıp kırık vazonun yanındaki perdenin arkasına saklamıştı.Annesi bulsun ve ona kızsın diye.Dizim yarıldı diye ağlayıp annemin elini tutmak isterken annem çay saati var diye gelmediğinde Sirius gelip elimi tutmuştu.Acımı alabileceği bir büyü bildiğini ve onu yaptığını söyleyip beni sakinleştiren de oydu.İkinci sınıfta üç erkek asamı alıp 'seni kim koruyacak şimdi.' diyip bana dokunmaya çalışmışlardı.Kaçmayı başarmıştım,yine de Sirius'a anlatmıştım.Ertesi gün çocukları dövdüğü için uzaklaştırma bile almıştı.Sirius'a düşman olamazdım.Üzerimizi giyinip büyük salona indiğimizde hala herkes gelmemişti.Bu yüzden ayakta dolanıp insanlarla sohbet etmeyi tercih ettim.Slytherin'in prensi ve çok sevgili kuzenim Regulus'la kitaplar hakkında derin bir sohbete giriştim.O giderken içeri giren Andy'i fark ettim ve kolundan çekip sarıldım.Benden birkaç santim uzundu,ayrıca daha zayıf olduğu içim omzudaki çıkıntılar boynuma batıyordu.Benden ayrıldı ve saçımı okşayarak gülümsedi.Bir şeyler oluyordu hissediyordum,ancak sorgulasam da yanıtlanmayacak soru işaretleriyle vakit harcamayacaktım.Andromeda önümden ilerliyordum ki beni belimden kaldırıp kucağına alan güçlü ellerle durduruldum.Korkuyla bağırdığımda bir kaç kişi bu tarafa dönmüştü.Beni tutan kişiyi tanıdığım için kahkaha attım ve beni döndürmesine izin verdim.Üzerime giydiğim krem uzun saten eteğimin yırtmacının açıldığını fark ettiğimde beni indirmesi için omzuna vurdum ve yüzüne baktım.Kumral dalgalı saçları yukarı doğru kıvrılmıştı,anlaşılan hala saçlarına karşı çok özenliydi.Demek ki hala saçlarını dağıtacak kimse yoktu hayatında.Bal rengi gözleri gözleri,ince ama şekilli dudakları ve yüzünde ki bir sürü benle birlikte Atlas Rosier buradaydı.