13

235 22 55
                                    

Bugün enerjim yerinde bir kaç ficime yeni bölüm atmayı planıyorum.

Ayrıca hayalet okuyucu olmayın lütfen. Vote veyahutta yorum yaparsanız daha hızlı bölüm atarım.

Gelecek adlı bir fice başladım. Texting sevenler için ideal bir fic.
İyi okumalar.

>gelmedi
•°°

Alarmım çaldığında anında yatağımdan kalltkım. Saat gelmişti. Yatagımın yanında olan, Tavşanlı terliklerimi giydim. Ardından ceket askısısının karşısına geçtim.

Hemen elime bebek mavisi oldukça hoş görünen ceketi aldim. Üstüme geçirdiğim gibi odamdan çıktım. Karşıma çıkan hoseok hyung'a kocaman gülümsemiş, yanağına bir öpücük bırakmış ve onu şaşırtmıştım.

"Kookie neler oluyor hm?"

"Ben gidiyorum hyunieeee."

"Nereye gidiyorsun işte canım onu soruyorum?"

Kısık sesle sanki taehyung buradaymışcasına, beni duyacakmış gibi lakin ben duymasını istemiyormuş gibi sessizce konuştum. Hoseok hyungda ne oldugunu merak eden bakışlar atıyordu.

"Hyungie taehyung ile lunaparka gideceğiz. Geldiğimizde daha detaylı anlatacağıma söz veriyorum."

"Ah tamam bebeğim. Dikkat et kendine."

"Tamam hyungieeee."

Elini saçıma atmış düzeltmişti. Gözlerime bakmış, anlıma bite geçirmişti. Acıyan anlıma elimi atmış ve hyung'a bir yavru köpek edasıyla bakmıştım.

"Aptal heyecandan ne yapacağını sasırıyorsun. Kıskanıyorum bak. Henüz ben daha-"

"Kaçtım hyungg!"

Heyecanla dağılan saçımı bile unutmuştum.
Gülümseyerek yanından ayrılmış çıkış kapısının yanına gelmiştim. Beyaz spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım.

Önüme bakarak kapının girişinde saçımı düzelttim. Henüz daha hyungu göremiyordum. Bir kaç dakika sonra ise gülümsememi soğutan şey ise taehyung'un burada olmamasıydı. Oldukça dakika bir insandı aslında.

Geç kalması için bir sebebi vardı muhtamelen yani sebepsizce neden geç kalacaktı ki..? Bu yüzden somurtmak yerine Bir saat kadar taehyung'u kapının önünde gülümseyerek bekledim.

Gelmediğinde endişe etmeye başlamıştım. Ne gelmeyeceğine dair bir mesaj atmıştı ne de aramıştı. En azından bunu yapacagından adım gibi emindim. Telefonu çıkartıp, menüye girdim ve aramaya bastığımda telefonun açıldığında rahat bir nefes vermek üzereyedim ki,

"Alo kimsiniz?"

"Ben tae hyungu aramıştım orada değil mi?"

"Efendim telefonun sahibi ağır bir kaza geçirdi."

Jungkook gözlerinin dolmaya başladığına emindi. Neredeyse Telefonu elinden düşürmek üzereydi. Tamamen afallamış kalbinin duracağını sanmıştı. Sesi titreyerek konuşmaya çalışmıştı.

"Ne? Nerede hyung şuanda? Hangi hastane? Nasıl olmuş?"

"Öncelikle sakin olun efendim. ****** Hastanesi'nde şuanda ameliyathanede. Daha çıkmadı. Diğer bilgileri bilmiyorum burada olan bir kaç polis var onlara geldiğinizde sorabilirsiniz."

"Tamam tamam! Teşekkür ederim efendim!"

"Ne demek."

Aramayı sonlandırıp, bir taksi çağırmak için tuşladı bu sefer numaraları jungkook. Elleri titriyor, dolan gözlerinden dolayı görüş alanı kapanıyordu.

Sonunda tuşlamayı başarıp bir taksi çağırmıştı. Başarı ile telefonu cepine atmış taksiyi bekmeye başlamıştı.

°•°

Taksi geldiğinde anında binmişti jungkook. Bindiği gibi hastaneyi tarif etmiş. Sonra da taksicinin sürmesini beklememişti.
Taksici kısa sürede hastaneye gelmişti. Jungkook ücreti ödedikten sonra arabadan indi.

Aceleciydi. Hayatında bu derece, bu kadar kısa sürede sevdiği, sevmeyi başardığı bir adamın trafik kazası geçirdiğini duyuyordu.

Taehyung'un dikkatli bir adam olduğunu biliyordu.
Girişte gördüğü polislerin yanına gitti ilk önce.
Bir şeyler öğrenmek istiyordu. Ayrıca polisler burada beklemezdi. Daha başka bir şeyler vardı anlaşılan.

"Siz yakınımısınız?"

Jungkook o kadar yakın olmadıklarını bildiği için aklına gelen ilk yalanı fırlattı polise. Gerci bu yalan onun en büyük hayallerinden biriydide.

"Sevgilisiyim efendim.. neden böyle oldu? Yani tam olarak sebebini biliyor musunuz?"

"Ah anladım efendim.. ağır yaralı beyefendi. Arabayı incelediler kısa sürede. Arabanın frenleri tutmuyormuş. Kısıtlı olduğunu düşünüyoruz."

Kısıtlı mı? Böylesine iyilik meleği olan kim taehyung? Kimin tarafından neden öldürülmek istenecekti?
Aklımı kurcalayan sorularla aklıma gelen isim kaşlarımı çatmamı sağladı. Lanet olsun ki tahminim vardı.

"Ah anladım.. Lütfen öyleyse biran önce suçluyu yakalayın polis bey!"

"Onunla ilgileniyoruz zaten efendim."

Polisle vedalaştıktan sonra direkt hastaneye giriş yaptım. Görevliye taehyung'un kaçıncı katta olduğunu sordum.
Söylediği kata gitmek için anında asansöre gittim. Sıranın gelmeyeceğini anladığımda koşarak merdivenlere gittim.

Anlaşılan taehyung'un ailesi daha gelmemişti. Kata geldiğimde kimse yoktu.

°°•

Ben geleli bir saat olmuştu. Hala ameliyattan çıkan giden yoktu. Öyle stresliydim ki sesli sesli ağladığımın farkında bile değildim.
İçimden tanrıya dua ediyordum. Hyungum için. Ne ara bu kadar ağlayacak kadar sevmiştim onu ben bile anlamamıştım.

Ona bir şey olma korkusu beni bitiriyordu. Bu denli ona aşık olacağımı kim tahmin edebilirdi diyemem?
Çünkü böyle olacağını biliyordum. Bana böyle iyi yaklaşan beni yargılamayan.. beni destekleyen sayılı kişilerden biriydi.

Zorba değildi. İyimserdi. Kalbi temizdi. Aşık olunmaya oldukça müsait biriydi bana göre. Özellikle bir kaç ay öncesine kadar sevgiye ve ilgiye aç olan bana..

Gözlerimi elimin tersi ile silerken ameliyathanenin kapısına bakıyordum.
Arkama yaslandığımda gözlerimin karardığını hissettim. Gözlerimi açık bırakmak için ne kadar çabalasamda başarısız olmuştum.

Bölüm sonu

Şüphe ettiğiniz biri var mı? Ya da daha farklı birinden böyle darbe almış olasılığını düşünüyor musunuz merak ediyorum.

Bu ficim sevileceğini biliyordum ama tahminimi biraz geçti. 1,17k okunma için teşekkür ederim.
Lakin yorum istiyorum.

Yorum sayısına göre bölümleri hızlandıracağım.
Diğer bölümlerde görüşmek üzere.

ugly hand  // taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin