15

132 13 2
                                    

İki aydır taehyungun yanına gidip geliyordum. Hastaneden çıktığından beri yaklaşık 3 ay geçmişti.
Ailesi evde değildi iş gezisine çıkmışlardı. Bende Taehyungun bakıcılık görevini bizzat üstlenmiştim.

Taehyung neredeyse iyileşmek üzereydi. Hastaneden sonra onunla geçirdiğim vakitler onun uyanmasını beklerken kaybettiğim 3 haftayı telafi etmiştim.

Şimdi ise Taehyung her sabah akşam onlara gidip yorulamamı istemediği için ailesi gelene kadar onunla kalmamı teklif ettiği icin valizimi hazırlamış çoktan yola çıkmıştım.

Size şu son 2 aydan bahsedeyim. Uyandığında ben ve jimin yanındaydık taehyungun, ilk kısa bir süre jimine bakması canımı yaksada jimin fark edip gittiğinde kendime gelmiştim.

Sonra yine ağlayarak sarılan ben olmuştum. Ah.. ona kısa bir sürede çok hızlı bağlanmıştım ona. Her gün hastaneyede kesintisiz gitmeye özen göstermiştim. Bazen yemek yemeyi unutmuştum mesela.

Bilmiyorum ama yinede pişman değildim. Bu hissettiklerimin ne olduğunun farkındaydım ve ondan uzak kalmak istemiyordum. Jimini istiyorsa alabilirdi ama yinede onunla olmak istiyordum. Bencildim..

Ama inanın jimin zaten taehyungu sevmiyordu. Yani.. onun hoşlandığı başka biri vardı bana öyle söylemişti. Eğer o da hyungtan hoşlansaydı aralarından çekilirdim ama hoşlanmıyordu?

Ah..

-taehyung uyandığında

Jimin gittiğinde anında duygusallığıyla birlikte ağlamaya başlamış direkt taehyunga sarılmıştım. Hafif bir ses çıkardığında canını yaktığımı sanıp çekilmiş sadece yüzüne bakmıştım.

Zorlanarak ilk kurduğu cümlede de gözlerime bakarak, gülümsemeye calısarak

"Ne oldu neden ağlıyorsun kook?"

Özlediğim sesini duymamla beraber daha da artan duygularım ile gülümseyerek göz yaşlarımı dökmeye devam ettim.

"Hey hadi am-"

Oturmak için ellerinden güç almış ancak henüz yeni yeni uyandığı için başarısız olup tekrar olduğu yere kalan taehyunga baktım.

"Dinlen hyung lütfen hareket etme."

Titrek sesimle konuşmuş ardından eğildiğim yerden doğrulmuş, ayağa kalkmıştım.

"Ben doktorlara haber vereyim bekle tamam mı!"

Onaylayarak kafasını sallayan hyunga bakarak gülümsedim kocaman, ardından odandan hemen çıktım ve doktorlara bağırmaya başladım.

- şimdi ki zaman kook

Hyung evinin önüne gelmiş beş dakikadır kapıya bakıyordum. Anahtar vardı elbette ama bilemiyordum bir kararsızlık vardı üstümde.

Yinede daha fazla zaman kaybetmeden içeri geçmek için anahtar deliğine, anahtarı yerleştirdim ve çevirdim. İçeri girdikten sonra,

"Hyung ben geldim!"

Ses gelmediğinde uyuduğunu düşünmüştüm. Bu yüzden bana verilen boş odaya doğru yürümeye başlamıştım. Hyungun evi gerçekten büyüktü.

Gerçi hala neden hizmetlileri yoktu anlayamamıştım. Hyungumun ailesi oldukça zengin ve nazik bir aileydi. Ben bunları düşünürken çoktan bana verilen odama gelmiş ve valizimi bırakmıştım.

Etrafıma bakındığımda odanın adeta bana göre düzenlemiş olduğunu düşünmüştüm. Mavi renkteki duvar, mavi beyaz bir yatak ve diğer uyumlu renklerle karışık duran odama hayranlıkla bakarken, içerden ses gelmişti.

Hyungu uyuyorsa, uyanmış ve kook'un yanına geliyor olmalıydı. Kook derin bir nefes aldı ve kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında sallana sallana yürüyen hyungunu görünce hemen yanına geçiverdi.

Hyungunu tuttuğu gibi gözlerine dikmiş olduğu gözlerini hyunguda gözlerine daldığında, gözlerini yere çevirmişti. Belinde olan hyungunu elini hissettiğinde ister istemez heyecanlanmaya başlayan kook, taehyungu koltuğa doğru götürmeye başladı.

"Minik bebek kookiem gelmiş,"

Kook gülmüş ve hyungunu koltuğa oturturken, Kendisinde yanına atmış ve hyungunun hayran olduğu gözlerine bakarken, dudaklarını aralamıştı.

"Hyungie"

"Demek hyungun ile 1 hafta kalacaksın ve onu hızlıca iyileştireceksin hm?"

Kook kocaman gülümsemesiyle hyunguna sariliverdi. Ardından çekilmiş ve hyunguna tekrar bakmıştı. Kendinden emin bir şekilde,

"Kesinlikle! Hyungunu ben iyileştireceğim. Ayrıca hyung bu hafta kesinlikle salpalana salpalana yürümeyi bırakacaksın ve benim alışveriş merkezine geleceksin hmm?"

Saçının üstünde hissettiği, uzun kemikli eller ile kook kesinlikle hyungunun saçını dağıtacağından emindi. Gülerek hyungunu dinledi. Kesinlikle çok mutluydu.

"Küçüğüm planını çoktan yaptıysa bana uymak düşer."

-> jungkooktan

Kalbimin tekrar kontrolden çıktığından emindim. Sanki dağın tepesine koşarak çıkmışım gibi atıyordu. Daha bir kaç ay önce sevgiyi unutmuşken ben.. şu anda küçüğüm kelimesine zaafım olmuştu.

Elimi göğsüme bilinçsizce attığımı hyungun, endişeli yüzü ve elimin üzerine geldiğinde hissetmiştim. Hadi ama bir de elimi mi tutuyordu. Beni kesinlikle öldürmek istiyordu.

"İyi misin küçüğüm?"

"Ha?"

Daha hayal dünyamdan yeni çıkabilmemle birlikte, elime ve eline  bakarken içimden kalbimin yavaşlaması için dua ederken sonunda dudaklarımı araladım.

"Hahahha hyung süper sağlıklıyım."

"Hm güzel o halde bebegim."

Bu son damla olmuştu herhalde, yanaklarım kızarmıştı. Yanaklarımın ısındığından oldukça emindim. Hemen kalkmış mutfaga yönelmişti.

"Acıkmıssındır hyung, ben bir şeyler yapayım."

"Takıl istedigin gibi küçüğüm."

"Ahahaha tamamm!"

Hızlıca mutfağa gitmiş tezgaha yaslanmıştım. Önüme doğru eğilmiş ellerimi kalbime atmıştım. Hadi ama bana sevgilisi gibi davranıyordu ya da ben çok paranoyaktım.

Hem jimin hyung'a ilgisi oldugunu söyleyen oydu. Şimdi ne olmuştu? Hızlı hızlı nefes alırken içten içe hyung'a hem kızıp hemde hosuma giden seyleri düşünüyordum.

Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan şey ise, hyungun çoktan mutfağa gelmiş bir elini sol tarafımdaki tezgaha diğer elini ise kafamın sağ tarafında ki dolaba dayamış olup ve yüzüme yüzünü yakınlaştırması olmuştu.

"Sen gerçekten iyi misin bakayım ufaklık?"

Uzun bir aradan sonra yeni bölüm attım. Hiç yazasım gelmiyordu dürüst olmak gerekirse.. bir daha ki bölümü 1-2 ay içerisinde atarım sanırım.

Daha hızlı gelmesini istiyorsanız vote ve yorum ile etkileşimde bulunabilirsiniz.

ugly hand  // taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin