jur

191 13 5
                                    

Trabzon'a indiğimizde babam daha önce gittiği için babam bizi karşıladı.

Ama ben zorla getirildiğim için surat asıyordum.

Arabaya binip kaderime razı geldim.

"Hale daha fazla surat asacak mısın?"

"Evet baba. Almanya'ya dönene kadar surat asacağım."

"Hulusi amca takma kafana. Bu hep böyle."

"Alışın artık dönene kadar. Ne zaman döneceksek‽"

"Döneriz kızım. Ölene kadar burada kalacak halimiz yok."

"Size güvenmiyorum ben. Burada bırakırsınız beni."

"Alışınca sende seveceksin burayı güven bana."

"Bilemiyorum."

<>

"Burası mı?"

"Evet."

İçeriden çıkan ev sahipleri bizi karşıladı.

"Hoşgeldiniz!"

"Hoşgeldiniz!"

"Hoşbulduk!"

Arabanın kapısını kapatıp gözümü kısıp onlara baktım.

"Merhaba!"

"Hoşgeldin kızım!"

"Hoşbuldum!"

"Geçin içeri hadi."

Eve girip içeriye göz gezdirdim.

"Bu ev bizim değil. Bizim oğlanın evi."

Ev iki katlıydı, bağ evi gibiydi ama değildi.

Salona geçerken hala evi süzüyordum.

Tekrar müstakil evlerden hoşlanmadığımı fark ettim.

"Sizinki nerede?" diye sordu babam.

"Antrenmanda gelir şimdi." Dedi adını bilmediğim amca.

"Siz tanışın çok iyi anlaşırsınız." dedi babam.

"Aynen, kesinlikle." dedi Ahsen ağzının içinde.

Ona 'ne oldu' der gibi baktım ama pas vermedi.

"Belki dünür bile oluruz." dedi adını bilmediğim teyze.

Gözlerim büyüdü. Tekrar Ahsen'e döndüm, bu kez kafasını yana salladı.

Bir ara bunların adını sormalıydım.

Onlar kendi aralarında sohbet ederken laf yine bana gelmişti.

"Sen okuyor musun kızım?"

"Evet teyze, Arnavutça okuyorum, son senem."

"İyi iyi, okumak güzel."

"Bizimki liseden sonra okumadı."

"Olsun, herkes üniversite okuyacak diye bir şey yok."

"Haklısın kızım, ama çok istedik okumasını."

"Sen nerede okuyorsun kızım?"

"Berlin Üniversitesi."

"Maşallah maşallah."

"Hoşgeldiniz!"

Kafamı sesin geldiği yere çevirdim.

"Hoşbulduk oğlum, sende hoşgeldin."

"Hoşbuldum Hulusi amca."

"Bak bu benim kızım Hale, diğer kızımız da Ahsen, kızımın arkadaşı."

"Merhaba!" soğukça konuştu yeni gelen çocuk.

"Merhaba!" dedim bende aynı şekilde.

"Kızım, bu da benim oğlum Abdülkadir."

Kafamı salladım usulca.

"Sen kaç yaşındasın kızım?"

Teyze bana kafayı taktı. Teyze sevgilim var, aloo!

"21 teyzeciğim." dedim gülümseyerek.

"Sevgilin var mı?"

"Hanım sende kızı sorguluyorsun resmen."

"Ne var canım? Merak ediyorum."

"Var teyzeciğim."

"Türk mü? Yani siz Almanya'da yaşıyorsunuz ya orada da arkadaşların vardır ondan soruyorum."

"Hayır Türk değil, Arnavut."

"Sende o yüzden mi Arnavutça okuyorsun?"

"Hayır teyze Arnavutluk'ta çalışmaya başlayacağım 2 ay sonra. O yüzden Arnavutça."

"Adamla bir alakası yok yani?"

"Hayır yok."

"Güzel güzel. Yeni kültürler öğreniyorsun sende, ne güzel."

"Evet öyle oluyor."

Abdülkadir biz konuşurken salondan çıkıp merdivenlere yöneldi. O yukarı çıkarken bende sakinlikle arkama yaslandım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

çarşıbaşı. | abdülkadir ömürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin