Bölüm 1

95 3 0
                                    

Hayatım zaten mükemmel falan değildi. Sadece eksikti. Sevgiden, mutluluktan eksik. Anneden, babadan eksik. Şimdi ise yeni okuluma yeni sayfa açmaya gidiyordum. Yanımda para lafını duyunca çılgınlar gibi sevinen müdür diğer yanımda bana hayatı zindan eden ikizim. Sonunda sınıfa girdiğimizde tüm öğrenciler bize bakıp garip sesler çıkarıyorlardı.

"Sınıf bu okulumuza yüklü miktarda bağış yapan Selim Beyin ikizleri Raquel ve Rachel."

"Parayı duyunca köpeğe dönüyor herif"

"OOhaaaa!"(Oğulcan)

"Çüşşş!"(Anıl)

"Ebesinii!"(Ayaz)

"Yuhhhh"(Baran)

"Ne bağırıyosunuz lan?"(Melis+Ecesu)

"Melis bu akşam eve gelemeyebilirim kanka."

"Ne halin varsa gör Ayaz!" Kendinden emin ve duygusuz adımlarla

Duygusuz adımlarla ne Rachel anlatsana biraz, hadi aydınlandır beni. Sen yürürken mutlulukla mı yürüyorsun gerizekalı?

Bir sus ya. İç sesim adına pardon gençler. En arkadaki arkadaki boş yere oturdum. Sıra arkadaşım okulu korkudan altlarına sıçırtan Ateş'ti. Buraya gelmeden önce detaylı araştırma yapmış olabilirim. Ateş önce şaşkın bir şekilde bana baktı ve daha sonra bizim korktuğumuz(!) bakışlarla beni yerimden kaldırmaya çalıştı.

"Kalk" Ukalaca sırıtıp iki ayağımı sıranın üzerine koydum. Bu sırada müdür çoktan çıkmıştı.

"Kalk dedim"

"Bende sana bir soru sormak istiyordum. Çakmağın var mı?"

"Var."

"Versene cimri(!)"

"Kalk diyorum kızım. Kalksana!" Ateş kükrediğinde resmen sınıftaki bir kaç erkek korkudan bayılmak üzereydi. Önüme döndüm ve sırt çantamdan bir defter bir de kalem çıkartıp bir şeyler karalamaya başkadım. Herkes -şaşkınca bana bakarken Ateş sinirden kuduruyordu. Ya sabır çekip o da önüne döndü. Tek kaşımı kaldırıp sınıfa korkunç bir şekilde baktım. Hepsi önüne dönerken sınıf kapısı yeniden açıldı. Gelen bir kız ve öğretmendi. Öğretmen sınıfta göz gezdirip memnunca sırıttı. Sonra gözü ayakları sırada resim yapan bana takıldı.

"Kızım burası Dingo'nun ahırımı!?"

"Siz geldiğinize göre dingonun ahırı değil Ali babanın çiftliği" sınıf 'ooo' derken ben dedterime bakıp sırıtıyordum.

"Terbiyesiz sen öğretmeninle nasıl böyle konuşursun ve bir de yüzüme bak. Ayı oynamıyor burada"

"1 siz kendinize öğretmen mi diyorsunuz iç çamaşırınızı gösteren eteğiniz ve önü 4 düğme açık transparan gömleğinizle başka bir şeylere benziyorsunuz ve 2 ayı oynamıyor ama oynayan başka şeyler görüyorum"

"Çabuk müdürün odasına. Çabuk!"

"Emredersin sürtük" Sırıtmamı genişletip gevşekçe müdürün odasına doğru yürüdüm. Hoca morarmıştı. Olaydan 3 dakika sonra zil çalmıştı. Ben elimde kahve müdürün karşısındaki koltukta müdürle gülüşüyordum. Paragöz falan ama kafa adam. Dışarıya çıktığımda bir kız ve iki çocuk bana ağızları açık bir şekilde bakıyorlardı. 3 saniye boş boş bakıp yanlarından geçtim. Kantine girip bir masaya oturdum. O masa Ateş'in masasıydı.

"Su. Bana tost alsana"

"Kızım bak sınırlarını zorlama. Kızlara bir şey diyemiyorum ama artık sikeceğim ebeni!"

Karşı ÇetelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin