*
Korkuyordu genç çocuk, gözleri bile titriyordu evinin kapısına bakarken. Düşünceleri kalbini hızlandırıyor, nefes almak bile imkansızlaşıyordu onun için. İçinde yeşerdiği merak, boğuyordu onu. Acaba demeden duramıyor, insana dönüşen kaplanın şaşkınlığıyla dudaklarını dişliyordu. Eline aldığı anahtar, bir türlü varamıyordu kilite. Çünkü her uzattığında, titreyen minik elleri, soğuk terler döküyordu.
Sabah şokun ve korkunun verdiğiyle evden çıkarken, kaplan Prens'i kendi evine kitlemişti. Bunun farkında değildi, sadece korkunun verdiği telaşla bunu yapmıştı. Şimdi ise evinde insana dönüşen kaplanın olması, onu daha çok tedirgin ediyordu.
İçinden kendini cesaretlendiriyor, kendine verdiği gazla anahtarı kapının kilidine sokuyordu. Böyle kaçarak bir çözüme kavuşamazdı. Gercekleri öğrenmesi gerekiyordu. Hissettiği çekimi geri plana atmalı, böyle bir olayın nasıl gerçekleştiğini öğrenmeliydi.
Evet, evet bunu kesinlikle yapmalıydı!
Kapıyı hafif bir şekilde açıp, ayakkabılarını çıkardı. Kalbi çok hızlı atıyor, soluklarını yutuyordu. Terleyen avuç içlerini, pantolonuna sürtüp, titrek adımlarını evin içerisinde gezdirdi. Gerilim saçan ortam, notalarda yayılıyor, kendini sanki korku filminin içindeymiş gibi hissediyordu. Nerdeyse kalbi çıkacaktı.
Koridor sonunda gördüğü beden, baştan aşağıya titremesine neden oldu. Bütün bedeni uyumuş gibiydi. Kalp atımı daha da gürleşiyor, hissettiği elektirik içinin cızlamasına neden oluyordu. Birazdan düşüp bayılacaktı.
Tanıdık esmer beden yaslandığı duvarda, dizlerine sarılarak kafasını, kucağına gömmüş bir vaziyette, kendi halinde sallanıyordu. Devasa bedeni küçülmüş gibiydi âdeta. Minik bir çocuk gibi sallanıyor, burun çekme sesleri boş koridorda yankılanıyordu.
Ağlıyor muydu o?
Kaşlarını çatan küçük çocuk ise, çekingen adımlarını , kaplan prense doğru attı. Üç bin beş yüz atan kalbi, artık onu zor duruma düşürüyordu. Eğer biraz daha böyle devam ederse Hoseok hyungu gibi yere yığılacaktı.
Dizlerine gömülü kafasını kaldıran Prens, saniyesinde dolu gözlerini, küçük çocukla kesiştirdi. Kesişen iki göz ile, ayni anda göğüslerine birer darbe aldılar. İkisininde karnı kasılıyor, ciğerleri boğuluyormuş gibi hissediyordu.
Taehyung, sevdiği çocuğu görmesiyle başından aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Hızla çömeldiği duvarda doğrulup, koşar adımlarını minik bedene doğru attı. Anında kollari çocuğun minik beline dolanmıştı. Seftalinin tatlı kokusu burnuna ilistiğinde, dudaklarından içli bir hıçkırık firar etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tiger prince / Taekook
FantasíaMaddi durumu yüzünden bir hayvanat bahçesinde çalışmak zorunda kalan Jeon Jeongguk, bütün çalışanlar tarafından korkulan, yanına yaklaşmaya bile bin bir cesaret gerektiren bir kaplanın bakıcılığını üstlenir. Oysa ki o kaplan 15. Yy Güney Kore Krali...