*
"Hyung tamam, eve geçince haber vereceğim. Bu kadar endişelenmene gerek yok" diyen küçük kardeşinin sesini telefonda işittiğinde, odada ikinci turunu tamamlıyordu genç adam. Bir eli dalgalı saçlarında, diğer eli kulağına yasladığı telefondaydı.
"Erkenden uyuyorsunuz tamam mı Yeonjun? Telefonu Soobin'e verir misin? Sana pek güvenmiyorum" dediğinde kardeşinden bir oflama nidasi aldı. Kırk yılın başında bir gece arkadaşında kalacaktı, ağabeyi olayı fazla büyütüyordu.
"Bebeğim, sence de fazla takmıyor musun? Altı üstü bir gece arkadaşında kalacak" diyip sevdiği çocuğun beline kollarını doladı Prens. Kafasını küçüğünün omzuna yaslayıp, şeftalinin tatlı kokusunu ciğerlerine hapsetti.
"Taehyung Hyung, sen birtanesin! Lütfen ağabeyimi sakinleştir. Fazla paranoyak!" diyen Yeonjun, yardım istercesine konuştu. Artık telefonu kapatıp, Soobin ile PC oyunları oynamak istiyordu.
"Ne! Ben paranoyak falan değilim tamam mı? Sadece senin için endişeleniyorum!" dedi inkar edercesine. Bir yandan da belinin üzerinde olan elin üzerine kendi elini yerleştirdi. İnce uzun kemikli parmaklarının üstünde küçücük kalmıştı kendi eli.
"Tamam Hyung, tamam. Hadi kapatıyorum. Sizede iyi seviş- pardon iyi geceler" diyen Yeonjun'a tam bağıracakken, telefon suratına kapandı. Küçük kardeşinden böyle ahlaksız bir sey duymak, kendisini domates gibi kızartmıştı. Erkek kardeşi her şeyin farkındaydı. Farkında olmaması imkansızdı zaten. Sürekli beraber uyuyorlar, birbirlerine tatlı öpücükler bahşediyorlardı. Ya sürekli Taehyung'un kendisine 'bebeğim' diye hitap etmesi yok mu? Anlamaması için erkek kardeşinin kör olması gerekiyordu.
"Ne dediğini duydun mu?" diyip irileştirdiği koca kahve gözleriyle sevdiğine baktı genç adam. Şaşkınlık ve utançtan dolayı yüzü kızıllaşmıştı.
"Hımm, neyi duymuşum?" diyip küçüğünün boynuna naif bir öpücük kondurdu Prens. Fakat kafasını çocuğunun boynundan ayırmadı. Hala derin soluklar çekiyordu ciğerlerine. Küçüğünün eşsiz kokusu, bağımlılık yapmıştı.
"Taehyung" diyip gözlerini teninde gezen dudaklarla yumdu Jeongguk. Avuç içerisinde sımsıkı tuttuğu telefon gevşemiş, yeri bulmuştu. Fakat o yoğunluktan bunu fark edememişti bile.
Prens ise çocuğun beyaz tenine ıslak öpücüklerini konduruyor, tişörtün altına kayan eliyle, küçüğünün göbeğini okşuyordu. Jeongguk ise boynunu diğer tarafa eğerek, eşsiz tenini sunmakla meşguldü.
Bütün soluğu kesilmişti küçük bedenin. Teninde hissettiği sıcak nemli soluklar, tüylerini diken diken ediyordu. Yumuşak baskı, onu bir sarhoş edasıyla mayıştırıyordu. Sevdiği adamın her dokunuşu paramparça ediyordu kendisini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tiger prince / Taekook
خيال (فانتازيا)Maddi durumu yüzünden bir hayvanat bahçesinde çalışmak zorunda kalan Jeon Jeongguk, bütün çalışanlar tarafından korkulan, yanına yaklaşmaya bile bin bir cesaret gerektiren bir kaplanın bakıcılığını üstlenir. Oysa ki o kaplan 15. Yy Güney Kore Krali...