Sabah saat sekizi bulduğunda tüm saray halkı uyandırıldı. Herkesin özel hizmetkarlarına onları şık giyindirilmesi tembihlendi. Güzel bir kahvaltı sofrası hazırlandı ve yemek saati bildirildi.
...
Victoria
Kraliçe Amelia,sevgili yengem, ince işlemeli elbisesini düzelterek masanın en uç kısmında duran ve sırt kısmı boyu kadar olan sandalyeye yavaşça oturdu.Biz Kraliçe Amelia gelmeden masadaki yerlerimizi almıştık. "Günaydın." Yengemin kadife gibi sesi yemek odasında yankılandı. Nezaket gereği yengemin sağ tarafından başlayarak herkes 'günaydın' diyerek iyi dileklerini sunmaya başladı.
Sıra bana gelince hafifçe gülümsedim. "Günaydın."
Son kişi olmamama rağmen büyük bir sessizlik oldu. Kafamı yan tarafa çevirerek Joseph'e baktım. Elini yanağına koymuş duvardaki tabloyu inceliyordu. Dirseğimle hafifçe kolunu dürttüm. İrkilerek gözlerini tablodan çekti ve bana baktı. 'Ne var?' anlamında kafasını salladı. Gözlerimle etraftakileri işaret ettim. Neden bahsettiğimi anlayarak göz devirdi. "Günaydın."
Joseph'in aykırı davranışlarına herkes garip bir anlayış gösterdi ve günaydın dileklerine devam ettiler. Bütün bu gelenek son bulurken tabaklarımızı doldurduk.
Ağzıma bir parça ekmek attım ve etrafı izleyerek çiğnemeye başladım. O sırada aşağıdan ayağıma hafif bir tekme geldi. Ne olduğunu anlamaya çalışıp karşımda oturan kişilere bakmaya başladım. Tekmenin karşıdan geldiği barizdi. Charles ile göz göze geldiğim an eliyle birkaç işaret yaptı. Bu küçükken kendi aramızda oluşturduğumuz alfabeydi.
'İzin isteyip çalışma odasına çıkacağım.'
Kafamı salladım ve ellerimle cevap verdim.
'Biraz zaman geçtikten sonda yanına gelirim.'
Kafasını hafifçe aşağı indirdi daha sonda kaldırdı. Çatal ve bıçağını tabağın içine çapraz bir şekilde koyarak gülümsedi. "İzniniz olursa odama çıkacağım."
Kraliçe Amelia tabağın yanında duran peçeteyi alarak ağzını hafif dokunuşlarla sildi. "İzin senin Charles çıkabilirsin."
Charles "afiyet olsun." dedi ve sandalyeyi ses çıkarmamaya çalışarak geri ittirdi. Ayağa kalkıp yukarı çıkan ceketini hafifçe aşağı indirdi ve yemek odasını terk etti.
Çatak bıçak seslerinin hakim olduğu birkaç dakika boyunca karnımı iyice doyurdum. Kraliçe kahvaltısını bitirip herkese masadan kalkması için izin verdi ve bahçeye çıkacağını söyleyip diğer kral ve kraliçelere gelmeleri için mesajı verdi.
Sandalyeden kalkarak kapıya doğru ilerledim. Lenora bir anda yanımda belirdi ve koluma girdi. "Biz yatak odasına bakmaya çıkıyoruz."
Onaylar bir ses çıkardım. "Charles çalışma odasına çıktı yanına gideceğim."
Başını salladı ve kolumdan çıktı. Arkadan gelen Kai'nin ona yetişmesini bekledi.
Onları beklemeden uzun koridoru hızlıca yürüdüm ve karşıma çıkan merdivenleri aynı hızla çıkmaya başladım. Elbisemi iki elimle kaldırıp merdivenlerden daha rahat çıkmayı sağladım. Dönen merdivenler sonu gelmeyen bir tünele giriyormuş hissi yaratıyordu. Hızlı çıktığım için başımı dönmeye başlamıştı ve ellerim elbisemi tuttuğu için dengemi sağlamak daha zor olmuştu. Bir elimi elbisemden çekere korkuluğu tuttum ve hızımı birazcık azalttım.
Sonunda koridora ulaştığımda nefes nefese kalmış bir şekilde ayaklarımı yere sürte sürte yürümeye başladım. Bir kaç adımdan sonra çalışma odası solumda kalmıştı. Kapısındaki kocaman 'WİLLİAM' yazısına elimi kaldırarak hafifçe dokundum. Elimi kapıdan çekmeden aşağı kaydırdım ve kapı kolunu sıkıca tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELL
Teen FictionBüyük bir efsaneye göre Mell ülkesi 1800'lü yıllarda dört büyük eyalet ve bu dört eyaleti yöneten dört farklı kadından oluşuyormuş. Bu kadınların her biri öyle aşklar yaşamış ki aşkları masallara, hikayelere, dizilere, filmlere ve daha nice sanata k...