Daren kendini okulun yakınlarındaki parkta bir banka bıraktığı an telefonunu çıkarıp Şafak'ı aradı. Her yerinin ne kadar acıdığını ancak fark etmişti. Yüzü ne haldeydi bilmiyordu. Neyseki etrafta pek insan yoktu çünkü ağzı burnu fena dağılmıştı muhtemelen. Arın'ın da ondan pek bir farkı yoktu. Aklına Arın gelince yine sinirlendi ve eğer telefonu üç saniye daha açmazsa sinirini Şafak'tan çıkaracaktı. İçinden üçe kadar sayarken ikiye geldiğinde telefon açıldı, böylece Şafak bir gün daha yaşamayı hak etti.
"Ne oldu lan? Sen beni aramazsın." dedi Şafak.
"Sesini özledim ondandır. Hatta seni de özledim acilen yanıma gelmen lazım."
"Tamam geliyorum yarım saate."
"Yarım saate gebermiş olurum gerizekalı."
"Niye lan?"
"Gel kendin gör."
"Dayak mı yedin lan?!" diyip güldü Şafak.
"Gelmezsen sen de yiyeceksin benden."
"Tamam tamam geliyorum. Okulun yakınındaki alışveriş merkezindeyim zaten."
"Bekle bir saniye... HALA SİNA'YLA MISIN?! İKİ SAATTEN FAZLA SÜRE GEÇTİ! BENLE BU KADAR GÖRÜŞMÜYORSUN OROSPU ÇOCUĞU!"
"Cheesecake'im bitsin geliyorum."
"Cheese neyin?!?!"
"Cheesecake. Hem de neli biliyor musun? Bir saniye," dedi ve Sina'ya neli olduğunu sordu. "Framboğazlıymış." Ardından da Sina'nın 'Framboğaz değil frambuaz!' deyişini duydu Daren. Şafak ise 'Her neyse sanki onun ne olduğunu biliyor ya.' diye yanıtladı.
"Seni duyabiliyorum Şafak."
"Tamam."
"Hadi gel yoksa gebereceğim amına koyayım."
"Sina da gelmek istiyormuş. Dayak mı yedin dedim diye merak etmiş."
Daren iç çekti. "Kan görünce kusmuyorsa gelsin."
"Tamam geliyoruz."
"Hadi öptüm bye!"
"Iy öpme beni. Sapık herif." dedi Şafak ve telefonı kapattı. Daren de parkta tek başına oturarak beklemeye başladı. Yanında peçete falan da yoktu ki en azından yüzündeki kanı silsin. Mecbur Şafak'ı -ve Sina'yı- bekleyecekti. Şu günü atlatsın, Şafak'a trip atacaktı çünkü onun yerine Sina ile ilgileniyordu. Aslında Daren'le ilgilendiğinin çeyreği kadar bile Sina'yla ilgilenmiyordu ama yine de trip atacaktı işte.
Yaklaşık on beş dakika sonra ona doğru yaklaşan iki çift ayak sesi duydu ve sesin geldiği yöne döndü. Onlara döndüğü gibi Şafak gülmeye başladı. Şafak'ın aksine Sina şaşırmış görünüyordu. Çocuk daha önce hiç kavga görmemişti galiba.
"Oy çen büyüdün de dayak mı yedin?" dedi Şafak, Daren'in yanına kendini atarken.
"Dalga geçersen sen de yiyeceksin canım benim."
"Neler olduğunu anlatırsan dalga geçmem."
Daren anlatmaya başlamadan önce dönüp öbür tarafına oturmuş Sina'ya baktı. Ona güvenmeli miydi? Sina şirin biriydi. Başkalarına yardım ederdi ve daha önce birinin sırrını başkasına söylediğini de görmemişti. Ama yine de...
"Ayıcıklı beslenme kabın üzerine yemin et kimseye söylemeyeceğine dair." dedi Daren. Bakmasa bile şu an yanındaki Şafak'ım gülmemek için mücadele ettiğini tahmin edebiliyordu.
"Ayıcıklı beslenme kabım üzerine yemin ederim kimseye söylemeyeceğim."
"Tamam."
"Hadi anlat o zaman." dedi Şafak. "Kimden dayak yediğini söyle önce."
Daren derin bir nefes aldı. "Arın'dan dayak yedim." Cümlesini bitirdiği gibi Şafak kahkahalarla gülmeye başladı. Bu çocuk gerçekten Daren'in sabrımı zorluyordu. Bir iki yumruk da Şafak yese fena olmazdı. Şafak'ın gülmesinin bitmesini beklerken Sina'ya baktı. Hiçbir şey anlamamıştı. Bildiği kadarıyla Daren ve Arın arasında bir şey yoktu, neden kavga etmiş olsunlardı ki? Mecbur hikayeyi daha detaylı anlatması gerekecekti. Ah Şafak, keşke getirme Sina'yı deseydim sana, diye içimden geçirdi Daren.
Şafak gülmeyi bırakıp biraz soluk aldı. Gülmekten nefesi kesilmişti. Hala gülümserken, "En azından sen de ona birkaç kez vurduğunu söyle." dedi.
"Onun da yüzü gözü dağıldı tabii ki de. Hatta kafası kanıyordu en son. Muhtemelen hastaneye gitmiştir."
Şafak çocuğu mezun olmuş gururlu anne modunda gözünde olmayan bir yaşı sildi. "Yavrum büyümüş de dayak mı atıyormuşşş!" dedi.
"Bir şey soracağım," diye araya girdi Sina. "Nasıl oluyor da normal bir şeymiş gibi konuşabiliyorsunuz? Daren'in ağzı yüzü kan içinde, kim bilir Arın ne halde ve siz sanki oyun oynamışlar gibi konuşuyorsunuz."
"Bizim için normal bir şey çünkü bu." dedi Şafak ve Daren aynı anda. "Neyse boşverin şimdi onu. Daren neler oldu onu anlat çatlayacağım yoksa."
"Tamam ama bir yandan yüzümdeki kanları temizleyeceksin. Öyle bedavaya yok hikaye."
"İyi be! Kolonya var mı yanında? Ve peçete?"
"İkisi de yok. Olsa gelmenizi mi beklerdim sence?"
"Ne bileyim gerizekalısın sen beklersin." dedi çantasını kurcalarken. Çantasından her şeyin çıkma ihtimali vardı, yani mutlaka bir peçete ve bir kolonya vardı ama çantanın neresindeydi?
"Ben vereyim isterseniz." dedi Sina. Gayet mantıklı bir seçenekti çünkü Şafak hala bulamamıştı.
"Olur, tamam." diyerek teklifi kabul etti Şafak. Çantasının içinden kolonya, ıslak mendil ve peçete çıkardı Sina ve onları Şafak'a verdi.
"Hadi anlat artık Daren." dedi Şafak, peçeteye kolonya dökerken. Daren de iç çekip anlatmaya başladı. Nova'dan hoşlandığından bahsederek başladı yoksa Sina konuşulanların çoğunu anlamayacaktı. Anlatırken Şafak, kolonya döktüğü peçeteyi yaraya değdirince Daren acıyla inleyerek anlatmayı bıraktı.
"Dur, bekle." dedi Sina, Şafak'ın parmaklarının arasındaki peçeteyi alırken. Daren de Şafak da neler olduğunu anlamamıştı. "Yaranın üstüne doğrudan bastırmamalısın." Anlatırken bir yandan da gösteriyordu. "Önce etrafı temizlenir ki mikrop kapmasın. Sonra yara temizlenir."
Daren, Sina'nın tam olarak ne yaptığını göremiyordu bu yüzden bir Sina'ya bir Şafak'a baktı. Sina anlatırken Şafak'ın ona nasıl baktığını görmüyordu ama Daren gayet de güzel görüyordu. Dalga geçebileceği bir konu çıktığını fark edince şeytani bir şekilde gülümsedi. Bunu fark eden Şafak çenesini açmaması için ona öldürücü bakışlar attı. Bu elbette kısa sürecekti. Hele bir Sina gitsin Daren nasıl hemen ötmeye başlayacaktı.
Neler yaşandığını anlatmayı bitirdiği sırada yüzündeki kanı temizlemeleri de bitmişti. "Yarın okula gelmeyeceğim bu arada." dedi Daren.
"Devamsızlığın yetiyor mu ki?" diye sordu Şafak.
"Yetmiyor. Bu yüzden gidip rapor yazdıracağım yine. Şimdiden gidip yazdırayım diyorum, şu yakındaki hastanede. Gelecek misiniz?"
"Yok," dedi Sina. "Eve gitmeliyim artık. Annem merak etmiş beni."
"Metroyla mı gidiyordun sen eve?" dedi Şafak.
"Evet."
"Tamam zaten hastane metronun orada, biliyorsun. Birlikte gideriz oraya kadar."
"Olur." dedi Sina içtenlikle. Sonrasında da kalkıp yürümeye başladılar.
***
Okullar açılmadan son bi bölüm atayım da okullar açılınca ne olur bilemiyorumVe şimdi yine texting olcak biraz düz yazı şimdilik bu kadar hehe
Evinizi basan yok çünkü hemen bölümü atıp kaçıyorum öptüm byee 🏃♀️
Oy vermeyi unutmayın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖯𝖫𝖠𝖸 𝖶𝖨𝖳𝖧 𝖥𝖨𝖱𝖤 «𝘏𝘎𝘖𝘐̇»
FanfictionDaren ve Arın. İkisi de aynı kıza aşık olmuşlardı ve sadece biri onla birlikte olabilirdi. Ya da ikisi de olamayabilirdi, kim bilir? [Daren x Arın, Texting + Düz yazı]