"Tamam, Park. Muhbirine biraz daha yüklen. Pazartesi gününden beri herhangi birisi Bighit çetesinin lideriyle iletişime geçti mi öğrenmemiz gerek." Polis memuru hemen ayağa kalkıp bilgilendirme salonundan çıkarken Jungkook geriye kalan polis memurlarına yöneldi. "Sokaklar fazla sessiz. Sanırım en çok bu zamanlarda tehlikeli olduğunu hepimiz biliyoruz. Güney Yakası'na, özellikle de Yards'ın arka taraflarına yoğunlaşmamız gerek. Konuşmaktan fazla korkmayan görgü tanıklarıyla görüşmeye devam edin. Mağdur dükkân sahipleri muhtemelen en iyi seçeneğimiz. Kimseyi unutmayın." Dikkatini kendisi iki yıl önce başkomiserliğe terfi edildiğinde, polis memuru olarak kalan eski ortağına verdi. "Jackson, Jinyoung'ı yanına al ve Hector Bighit'in kız arkadaşını bir kez daha ziyaret et. Kadın onun nerede olduğunu biliyor. Onu konuşturmak sadece an meselesi. Sadece teşvik edecek bir şey bul ve kullan." Jungkook, Busan'daki en son çete çatışmasına adı karışan belli başlı suçluların ve kurbanların sabıka kaydındaki vesikalıklarının ve güvenlik kameralarından alınmış fotoğraflarının olduğu koca beyaz tahtaya göz attı. İçinden bir ses eğer ekibi Bighit'i yakında yakalamayı başaramazsa kurbanlara ait kısma daha çok fotoğraf ekleneceğini söylüyordu. Ellerini çırptı. "İşe koyulun!"
Sandalyeler anında geriye itildi ve adamlar konuşmaya başlayarak strateji yaptılar. Jungkook cam kapıyı itip geçti ve ofisine girdi. Acemi polis memuru Jinyoung da onun peşinden geldi. Ukala ve patavatsız birisi olan Jinyoung henüz sınırlara dair hiçbir şey öğrenmemişti.
"Komiser Jeon?"
"Sana nasıl yardımcı olabilirim, Jinyoung?"
"Cumartesi günü düzenlenecek yardım gecesine katılacak mısınız?"
Kahretsin! Tamamen aklından çıkmıştı. Tabii böyle olması çok doğaldı. İki nüfuzlu çete arasındaki anlaşmazlığın tam ortasında kalmak onu haftalardır çok uzun saatler boyunca çalışmaya mecbur bırakmıştı. Fakat politikacılar keyiflerine göre partiler ve yardım geceleri düzenliyorlardı ve biriminin amiri olduğu için katılması bekleniyordu. Bu söz konusu gece, Jinyoung sayesinde Busan'nın tamamen farklı bir hâl alacak en berbat mahallesindeki okul sonrası etüt programına para toplamak içindi. Jinyoung'ın amcası bütün cinayet masasına davetiye alan belediye konseyinde görevliydi. Çalışmaları gerekirken hepsi penguen gibi takım elbiselere bürünecekler ve karides kokteyli yiyeceklerdi.
"Başka bir şansım yok zaten."
"Neden? Sorayım dedim. Amcam kulağınızı biraz bükmek istiyor."
"Harika. Hepsi bu mu?"
"Evet." Ama genç memur ilk kez huzursuz göründü. "Sizi bu önemsiz saçmalıkla rahatsız etmek istemiyorum ama amcamın ofisindeki kimse size telefonla ulaşamamış." Jinyoung sessizleşti.
"Evet?"
"İki kişi katılacağınızı bildirmişsiniz." Jungkook gözlerini tavana çevirdi ve Jinyoung aceleyle konuşmaya devam etti. "Amcam zaten çocukların çoğu partnerlerini getireceği için fazladan bir tabağın ücretini ödemenin sorun olmayacağım söyledi ama... çocuklar sizin genelde yalnız takıldığınızı..." Bu doğruydu. İşi özel hayatla karıştırmak onun normalde müsaade ettiği bir durum değildi. Birini en yakın iş arkadaşlarıyla tanıştırmak, genelde partnerine ilişkinin ilerleyeceğine dair boş bir umut veriyordu çünkü nadiren ilerliyordu.
Jungkook kendi biriminden yakında emekli olacak görev dağıtım operatörü ve resmî olmasa da kişisel asistanı olan Katty'e davetiyeyi bulup ondan kendisi adına cevap vermesini istediğini hatırlar gibi oldu. O da ya kazara onun yanında birini getireceğini söylemişti ya da ona meşhur şakalarından birini yapıyordu. Ama bu yardım gecelerinde bir tabak bin dolara kadar çıkıyordu. Bir belediye meclis üyesinin boş yere faturayı ödemesine izin de veremezdi. Politikacıları memnun etmek ne kadar sinir bozucu olsa da onun yararınaydı.
"Onlara birisini getireceğimi söyle."
"Adı ne?"
"Bunu neden bilmeleri gerekiyor?"
Jinyoung'ın nefesi kesildi. "Masadaki isim kartı için."
Tanrım! Jungkook sabırsızlıkla elini saçında gezdirdi. "Sana sonra haber veririm."
Jinyoung çabucak dışarı çıkarken Jungkook sandalyesine yaslanıp üç gün önceki o sabahtan beri sık sık yaptığı gibi Taehyung'la koridordaki o hararetli karşılaşmayı kafasında tekrar canlandırdı. Her seferinde o anla ilgili farklı bir şey hatırladı: onun çiçeksi, temiz kokusunu, pürüzsüz boynunu ve o seksi aksanını... On yedi yaşındaki kız kardeşini yetiştirdiğini iddia etmişti. Jungkook yirmili yaşlarının başında böyle bir yükü omuzlayan çok fazla genç düşünemiyordu. Taehyung'a bu konuda bir seçenek sunulmadığı oldukça bariz bir olasılıktı. Taehyung'la ilgili daha çok şey öğrenme ihtiyacı içini kemiriyordu ve bunun nedenini çözemiyordu. Ondan bariz bir şekilde etkilenmesine rağmen genç bir oğlana yönelik bu dinmek bilmeyen merak onun için çok sıra dışıydı.
Kısa süreli bir tereddüdün ardından ulusal arama motoruna Taehyung, Kim yazdı. Soyadını sabah onun dairesine verilen posta kutusunun üstünde görünce öğrenmişti. Aksanına dayanarak aramasını ülkenin güneyiyle sınırlı tuttu. Ekranda Daegu'da iki hafta önce Kim Chae-Yeong tarafından aynı zamanda reşit olmayan Kim Eun-Ji için de verilmiş bir kayıp ilanı görününce olduğu yerde kaldı. İlan, onların kayboluşlarına dair çok az bilgi içeriyordu ama anneleri onların renkli fotoğraflarını vermişti. Taehyung'un fotoğrafı ergenlik zamanlardan kalmaydı. Eun-Ji'nin ki de yakın zamanlarda çekilmiş bir yıllıktan alınmış gibi duruyordu. İki kardeşin de sabıka kayıtları yoktu.
Jungkook, Taehyung'un fotoğrafına baktı. İnkâr edilemeyecek kadar güzel olsa da çok zayıf ve yorgun görünüyordu ve birinin onu, fotoğrafını çekecek kadar önemsemesine şaşırmış gibi bakıyordu. İçinde beliren huzursuzluk kırıntısını göz ardı etti. Jungkook arama ekranına geri döndü ve Kim, Chae-Yeong, Daegu yazdı. Kadının reşit olmayan bireyleri düşüncesizce tehlikeye atma, metafetamin ve reçeteli ilaç bulundurma, alkollü bir halde kamuya açık alanlarda bulunma, fuhuş ve madde etkisi altındayken araç kullanma gibi bir dizi sabıka kaydı bütün ekranı kapladı. Jungkook bu suçlamaları bütün gün inceleyebilirdi ama en çok ilk sırada yer alan ilgisini çekti.
Jungkook 2003 tarihli, birini düşüncesizce tehlikeye atma suçuna tıkladı. Chae-Yeong'ın sabıka kaydına dair bilgileri okudukça her detay onu daha da öfkelendirdi. Taehyung on yaşındayken dört yaşındaki Eun-Ji'nin karnını doyurmak amacıyla yiyecek çalmaya kalkıştığı için Daegu Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmüştü. Polis memuruna annelerinin iki hafta önce olan Noel'den beri eve gelmediğini söylemişti. Dört ay öncesine dayanan son sabıka kayıtlarına bakılırsa Chae-Yeong, yıllar önce iki küçük çocuğunu açlığa terk ettiğinden beri pek de değişmemişti. Taehyung uzun süredir Eun-Ji'ye bakıyor gibi görünüyordu. Nasıl devlet himayesi altına alınmadıklarını Jungkook'un aklı almıyordu.
Kayıp raporunda bir şey zihninin bir polis gibi düşünen kısmını kurcaladı. Çocuklarıyla açıkça pek bir alakası olmayan Kim Chae-Yeong gibi bir kadın neden onlar kaybolunca bir ilan verirdi ki? Dahası, yıllarca ihmal edilmenin ardından Taehyung'un, Eun-Ji'yi liseden mezun olmasına sadece birkaç hafta kala yanına alıp Daegu'yu terk etmeye iten neydi? Jungkook'un bunu öğrenmesine imkân yoktu. Berbat bir şekilde akşamdan kalmış olması ve bir cenazeye giderken genç bir oğlanı arzuladığını fark etmenin verdiği sinir bozukluğu yüzünden pek de etkileyici bir ilk izlenim bırakamamıştı. Onun kapısını çalıp aslında kendisini ilgilendirmemesi gereken özel meselelerine de burnunu sokamazdı.
Onu en korkutan şey ne miydi?
Onun meselesini kendi meselesi haline getirmek istemesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tell Me Pretty Lies || Taekook
FanfictionKim Taehyung her şeyi bırakıp Daegu'dan Busan'a 17 yaşındaki kız kardeşiyle gelmiş ve şehrin gözde ama sessiz bir bölgesindeki eski yapılı, çok katlı bir binaya taşınmıştı. Yeni şehir, yeni bir sayfa.. diye düşünen Taehyung'un hayatı, karşı dairesin...